Yıldırım, "Bizim zamanımızda okula bırakın vali, bakan, başbakan sadece ara sıra müfettiş gelirdi. Siz şimdi çok şanslısınız. Bakanlarımız, başbakanlarımız, müsteşarımız, valilerimiz, belediye başkanlarımız geliyor, okullarda sizi ziyaret ediyor, sizlerle tanışma, sohbet etme fırsatı buluyor. Ne kadar güzel bir şey." ifadesini kullandı.

Kendisinden önce konuşma yapan Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz ve Ankara Valisi Ercan Topaca'nın eğitime ilişkin birçok rakam verdiğini hatırlatan Yıldırım,  "Bunlar bir şeyi ifade ediyor, Türkiye büyüyor, gelişiyor. Büyüyen, gelişen Türkiye'nin geleceği de sizsiniz, öğrencilerimizsiniz, gençlerimizsiniz. Size çok ama çok güveniyoruz. Çünkü Türkiye'nin geleceğini size emanet edeceğiz." diye konuştu.

Bir eğitim-öğretim yılının daha geride kaldığını belirten Başbakan Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Karne alıyorsunuz, karne almakla beraber tatili de hak ettiniz. Şimdi yalnız bir şey görüyorum; biz karne alıncaya kadar karnemiz elimizde olmazdı, şimdi herkesin elinde karne var, heyecan azalıyor. Her ne kadar ne alacağımızı tahmin etsek de yine de karne alırken heyecan doruğa çıkıyor. O karneyi öğretmenlerimizin elinden aldıktan sonra ya çok fazla seviniyorduk ya da az seviniyorduk. Onun için siz artık önümüzdeki günlerde dinlenmeyi, gezmeyi tozmayı fazlasıyla hak ediyorsunuz. Çünkü bir öğretim yılı boyunca çalıştınız, ödevlerinizi yaptınız, okulunuza düzenli geldiniz, şimdi artık tatil zamanı. Hem öğretmenlerimiz hem de öğrencilerimiz için çok yoğun bir dönem geçti artık bugün ara veriyoruz. Buradan Türkiye'nin dört bir yanında, Hakkari'den Kırklareli'nden Sinop'tan Hatay'a yurdun her köşesinde eğitim-öğretim yapan bütün öğretmenlerimize, öğrencilerimize selam gönderiyoruz. Altındağ Cebeci Ortaokulu'ndan 18 milyon öğrencimize, 1 milyon öğretmenimize selam gönderiyoruz. Milyonlarca veliye, anneye, babaya selam gönderiyoruz."

Öğretmen ve öğrencileri, yıl boyunca gösterdikleri gayret ve verdikleri emek için kutlayan Yıldırım, "(Karnem daha iyi olabilirdi) diyenler olabilir. Şimdi diyeceksiniz ki 'Sağlık olsun, bir daha ki sene daha iyi olur.' Olmuş işe üzülmenin bir faydası yok, inşallah seneye daha iyi olur. En son iş takdir almaksa takdir almadan sonra bir şey yoksa o zaman takdir alanların da bir şey demesine bir şey yok. Bu yıl yapamadıklarınızı, eksik kalanları seneye tamamlarsınız, kazanmak, başarmak istersek inanın önünüzde hiçbir engel duramaz." tavsiyesinde bulundu.

"SİZLER TÜRKİYE'NİN GERÇEKTEN UMUDUSUNUZ"

Başbakan Yıldırım, Cebeci Ortaokul öğrencilerinin projelerinin yer aldığı sergiye işaret ederek, şöyle konuştu:

"Arkadaşlarınız kendi becerileriyle kıt imkanlarıyla bilgisayar programı yazmışlar, kimisi elektrik üretiyor, kimisi robotlarla yük taşıyor, kimisi gece uyanan bebeğin uyandığını annesine haber veriyor. Çok güzel işler yapmışlar. Bunları görünce Türkiye'nin geleceğine, aydınlık yarınlarına olan güvenimiz çok daha artıyor. Çünkü sizler varsınız. Herhangi bir sebeple istediği sonucu karnesinde göremeyen yavrularımız, öğrencilerimiz, hiç şüphe etmiyorum; yeni eğitim, öğretim yılında bu durumlarını düzeltecekler, daha güzel notlar alacaklar. Size her zaman inanıyoruz, güveniyoruz. Sizler Türkiye'nin gerçekten umudusunuz, geleceğisiniz. Hepinizle gurur duyuyorum."

Her yeni eğitim-öğretim yılının başında Türkiye'yi yarınlara taşıyacak gençlerin öğretmenlere emanet edildiğini vurgulayan Binali Yıldırım, "Sizler de yıl boyunca büyük emek, gayret gösteriyorsunuz, onların en iyi şekilde yetişmeleri için elinizden geleni yapıyorsunuz. Zamanı geldiğinde ülkemizi bugün karne heyecanı yaşayan evlatlarımıza teslim edeceğimizi çok iyi biliyoruz. Şu anda sizlerin ellerinde şekillenen sadece bu yavrularımız değil, aynı zamanda Türkiye'nin geleceğidir. Her bir öğretmen arkadaşımızın bu şuurla hareket ettiğini, buna göre çalıştığını biliyorum." dedi.

Türkiye'nin imkanlarının eskiye göre daha fazla olduğunu anlatan Başbakan Yıldırım, şunları kaydetti:

"O zaman internet, bilgisayar yoktu, ben ilkokulda okurken elektrik de yoktu. Fiske derdik veya idare lambasıyla yer sofrasının üzerinde, o azıcık ışık, beri tarafı karanlık, okuyup ödev gayret ederdim. Kitap da yok, ders malzemesi hiç yok. Babam rahmetli Erzincan'a gitmişti, oradan lisede okuyanların kitaplarından bir tanesini almış gelmiş, bana soru soruyordu. Havuz problemi, şu kadar musluktan bu kadar su akıyor, şu kadar delikten de şu kadar su çıkıyor, iki saat sonra havuzda ne kadar su kalır? İlkokul üçüncü sınıf öğrencisiyim. Soru bana bakıyor, ben soruya bakıyorum. Daha yeni yeni okumasını öğreniyorum. Yapamadım diye babam da kızdı, attı beni sokağa. 'Karın, kışın ortasında bu kadar emek veriyorum, yazıklar olsun hala bunu yapamadın.' diye. Zavallı anam tabii ana yüreği, dışarıda kar yapıyor, babam yatınca hemen geldi, aldı beni içeri. Şimdi niçin bunu anlattım, hepimizin, her ananın, her babanın en önemli hedefi, çocuklarının kendilerinden daha iyi yetişmesi, kendilerinin elde edemediği fırsatları yemezler içmezler, yavruları için harcarlar, hasrederler. Çünkü onları geleceğe hazırlamak, onlar için parlak bir gelecek hazırlamak en önemli hedefleridir."

Yıldırım, bir öğrenci için en güzel örneğin öğretmeni olduğunu söyledi. Öğrencilerin annesi ve babasından daha çok öğretmenleriyle vakit geçirdiğini vurgulayan Yıldırım, kendi döneminde ilkokula başlayan çocukların öğretmenlerine hayran olduğunu dile getirdi.

Hep öğretmen olmayı istediğini ama ortaokulda aynı zamanda coğrafya öğretmeni olan okul müdürünün "Sen şimdi öğretmen mi olacaksın? Öğretmen olmayacaksın, git benim halimi görmüyor musun?" diyerek, sınav kağıdını yırtması nedeniyle öğretmen olamadığını anlatan Yıldırım, insanın gelecekteki kaderinin bir anlamda her zaman kendi kararıyla olmadığına dikkati çekti.

Kelimelerin Türkçesinin kullanılması gerektiğinin altını çizen Yıldırım, "Yabancı kelime kullanmayın hep Türkçesini kullanın. Benim size önerim o çok fazla yabancı kelimelere kendinizi alıştırmayın, dilimizi yaşatmamız lazım. Dil bir ülkenin kimliğidir, bir ülkenin bağımsızlığının sembolüdür." diye konuştu.

"ÜLKEM ADINA SİZLERE TEŞEKKÜR EDİYORUM"

Öğretmenlerin çocukların idealleri, hayalleri ve değerleri olduğuna işaret eden Yıldırım, "Bunun ne kadar büyük bir onur, bir o kadar da sorumluluk olduğunu çok iyi biliyoruz. Canı gönülden inanıyorum ki bu ağır sorumluluğun hakkıyla üstesinden geleceksiniz. Bu yolda harcadığınız emek için ayrıca milletim adına, ülkem adına sizlere teşekkür ediyorum." ifadelerini kullandı.

Yıldırım, öğretmenlerin çok tatil yaptığını düşünenlerin yanıldığını vurgulayarak, öğretmenlerin okul kapandıktan sonra da çalışmaya devam ettiğini, okulun açılması öncesinde de hazırlık yaptıklarını aktardı.

Öğretmen olmadığını ama öğretmenliğin zorluklarını bildiğini belirten Binali Yıldırım, eşi Semiha Yıldırım'ın ilkokul öğretmenliği yaptığı sırada bir gün hastalandığını, kendisinin sınıfın boş kalmaması için onun yerine derse girdiğini, çocukları susturmakta zorluk yaşadığını, ertesi gün okul müdürünün eşine "Hocam dersler boş geçsin de beyini gönderme." dediğini anlattı.

Başbakan Yıldırım, öğretmen olmak isteyen kişilerde Hazreti Eyüp sabrı olması ve gönülden mesleğini yapması gerektiğini dile getirdi.

Bugün 18 milyon öğrencinin karnesini alarak, yaz tatiline çıkacağını ifade eden Yıldırım, şöyle konuştu:

"Hükümet olarak bize tatil yok, siz şanslısınız, sizin karne tatiliniz var, bizim o da yok. Öğretmenlerimiz gibi biz de çalışmaya devam edeceğiz. Ülkemizin ihtiyaçlarını gidermek için gece gündüz demeden Cumhurbaşkanımız başta olmak üzere hükümetimiz, bakanlarımız, bütün valilerimiz, belediye başkanlarımız, herkes çalışmaya devam edecek. Sizlere daha iyi şartlar hazırlamak için çalışacağız. 2019 yılına kadar tekli eğitime geçeceğiz. Türkiye'nin her yerinde artık sabahçı-öğlenci olamayacak. Öğrenci sabah gelecek, akşam çok karanlığa kalmadan gidecek. Daha rahat. Analar, babalar da çocuklarını merak etmeyecek. 2019'a kadar 71 bin derslik yapmamız gerekiyor, sadece Ankara 7 binden fazla derslik yapıyor. En fazla 10 şehirde problemimiz var, diğerlerinde sorun yok, diğerleri hazır."

Yıldırım, büyük şehirlerdeki eksik dersliklerinde önümüzdeki iki yıl içerisinde tamamlanacağını bildirdi.

Eğitimin bir ülke için ne kadar önemli olduğunun ilk günden beri farkında olduklarını belirten Yıldırım, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Başbakan olduğu dönemde eğitimde seferberlik başlattığını anımsattı.

Kitapların sene başında hazır olmasının kolay olmadığını dile getiren Yıldırım, öğrencilerin ilk günden kitaplarını alarak, derse başladığının altını çizdi.

EN BÜYÜK KAYNAK EĞİTİME

15 yılda en büyük kaynağı, eğitime ayırdıklarını kaydeden Başbakan Yıldırım, şunları söyledi:

“Mesela 2003’te AK Parti olarak biz göreve başladığımızda eğitimin bütün harcamalar içerisindeki payı 11 milyar lira. Şimdi ne kadar? 122 milyar 414 milyon. Kaç kat artmış? Hadi siz hemen söyleyin bakalım, 11 milyardan 122 milyara, evet, 10 kattan fazla artmış. 2017 bütçesinin yüzde 20’sini, 5’te 1’ini de eğitime ayırdık,  yani gelen 5 liranın, vergiler, diğer gelirlerin 1 lirasını eğitime ayırıyoruz, eğitime verdiğimiz önem bu şekilde.

Türkiye’nin eğitim standartlarını mümkün olan en iyi seviyeye taşımak için hiçbir fedakarlıktan kaçınmıyoruz, çocuklarımızı mümkün mertebe ne okulsuz bıraktık, ne de öğretmensiz bıraktık Geçtiğimiz 15 yıl içinde 270 bin yeni derslik yaptık. Derslik olunca vatandaş çok anlamıyor, yani kaç tane okul ediyor Yusuf Bey mesela 270 bin derslik? 27 bin okul yapmışız, yeni 27 bin okul. 15 yılda yeni mevcut öğretmenlerin üzerine 561 bin yeni öğretmen, yani mevcudun daha fazlası. 100 öğretmen varsa diyelim ki 120 öğretmen daha onun üzerine atamışız.

Ha, biz bir de ilkokulda okurken 3 sınıf bir arada okurduk, öyle her sınıfa ayrı öğretmen yok. Birinci, ikinci, üçüncü sınıflar bir öğretmen, dört, beş başka bir öğretmen, iki tane öğretmen var, biri eğitmen, biri öğretmen.

Evet, ne günlerden geçtik, ne günlere geldik. Ama o günlerde güzeldi, o günler terör yoktu, o günler dünyada karışıklık yoktu, o günler daha fazla kardeşlik vardı, daha fazla dayanışma vardı şimdi de var, ama dışarıda da hepimizi üzen olaylar var. Bak Türkiye olarak biz 3 milyondan fazla kardeşimize savaştan canını kurtarmak için el aman diyen insanlara kucak açtık ekmeğimizi paylaştık. Bunu her ülke yapmıyor, yapamıyor, yapamazlar, çünkü onların geçmişinde bizim geçmişimiz gibi bir özellik yok, birçoğunda yok. Biz 600 yıl ecdadımız 3 kıtada mazlumların hamisi, düşmanların da korkulu rüyası olduk ve insanlığa huzur getirdik, barış getirdik, kardeşlik getirdik, hoş görü getirdik. Biz gelenekten aldığımız değerleri geleceğe taşıyoruz bugün de bu özelliğimiz devam ediyor.

Evet, 18 milyon öğrencimiz 1 milyon öğretmenimizle büyük bir aileyiz. 3 milyar ders kitabı bugüne kadar yaklaşık dağıtmışız. Kara tahtalardan yavaş yavaş iletişimli, etkileşimli veya akıllı tahtalara geçiyoruz. Ben Bakanken başlatmıştık, şimdi herhalde 400 bini geçti. Yeni okullar açılıyor onlara da konuyor. Okulların her birine internet fiber kabloyla internet bağlama projesi var o da herhalde büyük oranda yapıldı, yapılıyor. Bilimin, teknolojinin, yeniliğin gerektirdiği ne varsa bütün imkanları, sizin için bu imkanları her zaman yapacağız, çünkü siz bizim geleceğimizsiniz. Hedefimiz öğrencilerimiz, öğretmenlerimizin istedikleri bilgiye anında ulaşabilmeleri için gerekli altyapıyı oluşturmak. Bilgiye ulaşmak çok önemli bir şey eskiden bilgiye ulaşamıyorduk.”

Başbakan Yıldırım ortaokul yıllarından bir anısını şöyle paylaştı:

“Ben ortaokulda okuyordum yaz tatili için öğretmen dedi ki Alpullu Şeker Fabrikası hakkında bir ödev hazırlayacaksın. Alpullu Şeker Fabrikası belki biliyorsunuz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün cumhuriyetin ilk yıllarında açtığı ilk şeker fabrikasıdır. Nerede Alpullu bilen var mı? Neyse daha oraya gelmedik. Hadi bizde bilemeyince derdik yani daha oraya gelmedik hocam. Kırklareli’nde kurulan bir fabrika. Ben İstanbul’dayım aradım, taradım bilgi yok atladım gittim Kırklareli’ne. Fabrikaya, fabrikadakilerden öğrendim ona göre ödev yazdım.

Siz şimdi çok şanlısınız hemen elinizde telefonlar, bilgisayarlar açıyorsunuz internetten istediğiniz bilgi dakikasında, saniyesinde önünüzde bu çok büyük bir imkan. Şimdi yeni hedefimiz var, nedir? Müfredatı günün ihtiyaçlarına, gelişmeleri dikkate alarak uygun bir şekilde yenileyeceğiz, Bakanlığımız bunun için çalışıyor. Amaç size daha doğru bilgiler, daha doğrusunu en kısa, en yalın şekilde anlatacak müfredat, müfredatın diğer yeni Türkçesine içerik. Öğretmenlerimizin, öğrencilerimizin, velilerimizin, herkesin görüşü, değerlendirmesi, raporları elde Milli Eğitim Bakanlığı bütün bu aldığı görüşleri toplayarak bir çalışma yaptı. Önümüzdeki yıldan itibaren birinci, beşinci ve dokuzuncu sınıflarda yeni müfredatla eğitim-öğretim başlayacak. Yıl yıl diğer sınıflara da geçmiş olacağız. Biz millet ne isterse hep onu yaptık, milletin istemediği hiçbir şeyi yapmadık. Türkiye’nin ihtiyaçları, gençlerin ihtiyaçları neyse onu yapmaya gayret ediyoruz.”

Yıldırım konuşmasının sonunda şunları kaydetti:

“Şimdi heyecanınızın doruğa eriştiğini görüyorum. Sözlerimi bitirirken, fedakar öğretmenlerimizin 15 Temmuz alçak darbe girişiminde ülkemizin bekası, birliği, beraberliği için ön saflarda yer aldığını hepimiz biliyoruz. Bu vesileyle şehit öğretmenimiz Yusuf Elitaş’ı rahmetle anıyoruz. Ayrıca 15 Temmuz’da yine o alçak darbe girişiminde yaralanan, gazi olma şerefine erişen 15 öğretmenimize de hayırlı uzun ömürler diliyoruz. Ve bu vesileyle bugün sona eren eğitim-öğretim yılının ve akabinde devam edecek yaz tatilinin siz sevgili öğrencilerimize hayırlı, uğurlu olmasını diliyorum. Yeni senede de başarılarınızın artarak devamını diliyorum.

Köylerimizde, beldelerinizde, ilçelerinizde, yurdun her köşesinde sizin gibi bu heyecanı yaşayan bütün yavrularımızı da buradan selamlıyoruz, gözlerinden öpüyoruz. Anne, babalara selamlarımızı, sevgilerimizi gönderiyoruz. Karnesi zayıf geldi diye üzülmeyin daha önünde yeni bir sene var zayıf olur düzeltir. Benim de ortaokulda ilk karne 11 tane ders vardı 9 tanesi zayıftı. Bir tek beden eğitimiyle, müzik iyi diğerleri zayıf. Rahmetli dedeme dediler ki, ya bu çocuk okumaz gönderelim köye gitsin çobanlık yapsın. Bende dedeme dedim ki, dede daha öğretim döneminin yarısı duruyor bana bir şans ver dedim. O da sağ olsun bana destek oldu, ikinci sömestrde, ikinci dönemde hiç zayıfım kalmadı. Azmedince olur, azmin elinden hiçbir şey kurtulmaz. Tatilde ailelerinizi, büyüklerinizi ziyaret etmeyi ihmal etmeyin. Boş vakitlerinizde kitap okumayı, etkinliklere katılmayı, arkadaşlarınızla buluşmayı, onlarla hoşça vakit geçirmeyi ihmal etmeyin. Hepinize huzurlu bir yaz tatili diliyorum. Allah hepinize zihin açıklığı versin, yolunuzu açık etsin. Ramazan’ımız mübarek olsun. Yaklaşan Leyle-i Kadirimiz mübarek olsun, Ramazan Bayramımız ülkemize, milletimize, İslam alemine mübarek olsun.

Hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum, Allah’a emanet olun, sağ olun.”