Başbakan Binali Yıldırım, öğretmenlere seslenerek, "Sizlerden tek talebimiz, beklentimiz, mutlaka yavrularımıza, öğrencilerimize gelecek umudu, gelecek heyecanı aşılayın. Öğrencilerimize mutlaka vatan, millet, bayrak sevgisini aşılamayı ihmal etmeyin. En büyük belamız, terörle mücadelenin ilacı da birliğimizin, beraberliğimizin, toprak bütünlüğümüzün küçük yaşta gençlerimizin zihnine ilmek ilmek işlenmesidir, dokunmasıdır. Mutlaka sabrı öğretin." dedi.

Başbakan Yıldırım, Çankaya Köşkü'nde 24 Kasım Öğretmenler Günü dolayısıyla düzenlenen kahvaltıda 81 ilden gelen öğretmenlerle bir araya geldi.

Öğretmenlerin sınıftaki farklı özellikleri bulunan öğrencilere ders verdiğini belirten Yıldırım, bu mesleğin sadece para ile yapılacak bir iş olmadığını ifade etti.

Eşi Semiha Yıldırım ile üniversitede, öğrencilik yıllarında evlendiklerini ve çocuk sahibi olduklarını anlatan Başbakan Yıldırım, o dönemde hastalandığı için okula gidemeyen ilkokul birinci sınıf öğretmeni eşinin yerine derse girdiği bir günün anısını şöyle paylaştı:

"Benim de hoşuma gitti, öğrenci olurken birdenbire öğretmenliğe terfi ettik. Gittim sınıfa girdim ancak çocuklar, görmezden geliyor. Herhalde öğretmenlerine gözleri alışmış. Bekledim bekledim bir şey yok. Masaların üzerinde koşturuyorlar, birbirlerinin üzerine atlıyorlar. Bir gürültü, bir uğultu filan. Ondan sonra bağırdım, bir şeyler söyledim, hiç oralı olan yok. 'Ya nereden düştük buraya' dedim. Şöyle bir hamle yaptım, gittim, çocuğun birini kavradım havaya kaldırdım. Birdenbire ses kesildi. Hiç konuşan yok. Güç bela tamamladık dersi. Semiha Hanım ertesi gün gidince Müdür Bey çağırmış, 'o senin dersine giren kimdi' demiş? O da 'Beyim' deyince, 'Hocam, dersler boş kalsın tek de sen ona söyle bir daha gelmesin' demiş."

Yıldırım, her "bilirim" diyen kişinin öğretmen olmadığına işaret ederek, "Bu işin bir pedagojik formasyonu var, çocukların ruh halinden anlamak var. O yüzden bir öğretmen eşi olarak sizin ne kadar fedakarca görev yaptığınızı çok iyi anlayabiliyorum. Sizler için neler yapsak yeridir. İnşallah en güzelini de yapmanın da gayreti içinde olacağız." değerlendirmesini yaptı. 

Başbakan Yıldırım, "Hangi iş yaparsak yapalım mutlaka işimizi seveceğiz, daha da ötesi insanı seveceğiz. İnsan sevgisi yoksa, insanı yüceltme duygusu yoksa o zaman yaptığımız işin de çok anlamı yok. Bir çocuğu kazanacak, yeteneklerinin farkına varacak hatta onu hayata bağlayacak olan öğretmendir. Çünkü o yaşlar, gelecekteki kişiliğinin şekillendiği yaşlardır." diye konuştu.

- "Öğrencilere vatan sevgisi aşılayın"

Bilim insanları Albert Einstein ve Thomas Edison'un hayat hikayelerine değinen Yıldırım, şunları söyledi:

"Einstein ve Edison, her ikisi de okulda başarısız görülmüş öğrenciler. Öğretmenleri 'bu çocuktan bir şey olmaz' kanaatine varmışken ikisi de bugün bilime yön veren önemli buluşları yapan isimlerdir. Tabii her çocuk Edison veya Einstein kadar şansı olmayabilir. Özellikle de rekabetin yoğun yaşandığı günümüzde bu şans daha da gittikçe azalıyor. Bu nedenle ihtiyacımız olan şey, 'senden bir şey olmaz' diyerek karamsarlık aşılayan değil, Urfalı Aysel öğretmen gibi, 'sizler dünyayı daha güzel hale getireceksiniz' diyerek umut aşılayan öğretmenlerimizdir."

Öğretmenlerden, öğrencilerine umut aşılamasını isteyen Başbakan Yıldırım, "Bizim müzik öğretmeni Nuri Dağdelen gibi öğrencileriyle hayatın ritmini yakalamayı başaran öğretmenlerimize ihtiyacımız var." dedi.

Yıldırım, sözlerine şöyle devam etti:

"Engelli öğrencisini 4 yıl boyunca sınıfta kucağında taşıyan Sivas'lı Hakan öğretmen gibi fedakar öğretmenlerimize ihtiyacımız var. Lösemi hastası çocuklara umut ışığı olan Nesibe öğretmenlere, yeni yazılımlar geliştirerek okul sınırlarını aşıp, Türkiye için hizmet üreten bilişim teknolojisi öğretmenlerine, öğrencilerine okumayı yazmayı sevdiren onlarla kitaplar, dergiler çıkaran edebiyat öğretmenlerine ihtiyacımız var. Öğrencileriyle deney yapan, icat ortaya koyan, onları yarışmalara hazırlayan, daima yaptıklarıyla gurur duyan sizin gibi öğretmenlere ihtiyacımız var. Bu başarılara ve daha birçoklarına şu anda karşımda olan siz öğretmenlerimiz imza attınız. Hepinizi milletim adına kutluyorum."

Öğretmenlere olan saygı ve minnet duygularının sebeplerini anlatması durumunda saatlerin değil, günlerin yetmeyeceğine vurgu yapan Yıldırım, öğretmenlerin tarifi mümkün olmayan kutsal bir görevi yerine getirdiğine işaret etti.

Tüm öğretmenlerin görevlerini sevgiyle, aşkla, fedakarlıkla yaptığını bildiğini anlatan Başbakan Binali Yıldırım, öğretmenlere şöyle seslendi:

"Sizlerden tek talebimiz, beklentimiz, mutlaka yavrularımıza, öğrencilerimize gelecek umudu, gelecek heyecanı aşılayın. Öğrencilerimize mutlaka vatan, millet, bayrak sevgisini aşılamayı ihmal etmeyin. En büyük belamız, terörle mücadelenin ilacı da birliğimizin, beraberliğimizin, toprak bütünlüğümüzün küçük yaşta gençlerimizin zihnine ilmek ilmek işlenmesidir, dokunmasıdır. Mutlaka sabrı öğretin. Sabır ve paylaşmayı onlara anlatın. İnanıyorum ki o kocaman yüreklerinizde yüzlerce öğrenciye yetecek kadar sevginiz mevcut. Bizler de öğretmenlerimizi çok seviyoruz, sizler için daha güzelini, daha iyisini yapmaya hazırız. Bunu daima aklınızda tutmanızı istiyorum. Sizlerin nezdinde bütün meslektaşlarımıza, doğuda batıda, karda kışta, fedakarca görev yapan bütün öğretmenlerimize selamlarımı, saygılarımı iletiyorum."

- "Ay yıldızlı bayrağıyla bu ülke bizim ülkemizdir

"Orada bir köy var uzakta, o köy bizim köyümüzdür, gitmesek de gelmesek de o köy bizim köyümüzdür." dizelerini okuyan Yıldırım, "780 bin kilometrekare vatan toprağıyla, 50 bin köyüyle 970 ilçesiyle 81 iliyle ay yıldızlı bayrağıyla bu ülke bizim ülkemizdir, bu topraklar bizim topraklarımızdır." dedi.

"Erişemediğin yer senin değildir" sözünü hatırlatan Başbakan Yıldırım, bu anlayışla 15 yıldır ülkenin her köşesine ulaşmak için köprüler, yollar, tüneller yaptıklarını hatırlatarak, "Yeter ki yurdumuzun her köşesinde bayrağını dalgalandıran, ocağını tüttüren insanlarımız orada mutlu yaşasın ve geleceğe büyük bir umutla heyecanla baksın." diye konuştu.

Başbakan Binali Yıldırım, başta Başöğretmen Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, bütün öğretmenlerin Öğretmen Günü'nü kutladı.

- Çankaya Köşkü'nde duygusal anlar

Başbakan Yıldırım ve eşi Semiha Yıldırım'ın ev sahipliğinde Çankaya Köşkü'nde düzenlenen programa, 81 ilden 169 öğretmen katıldı. Salona eşi Semiha Yıldırım ile gelen Başbakan Yıldırım, masaları tek tek dolaşarak, öğretmenlerle tokalaştı, ayaküstü sohbet etti.

Programda, öğretmenleri temsilen kürsüye gelen Şanlıurfa Başören İlkokulu sınıf öğretmenlerinden Aysel Ösüz, "Öğretmenlik, vatana hizmet, yetiştirilecek her evlat ise vatana kazandırılacak cevherdir." dedi.

Öğretmenliğin hassasiyet gerektirdiğini belirten Ösüz, "Özenle yetiştireceksin yavruları, bayrağı anlatacaksın onlara. Uğrunda şehit düşenleri anlatacaksın. Çanakkale Savaşı'nda savaşa gidip de dönmeyen 15'lileri, cephaneyi korumak uğruna donarak şehit olan Şerife Bacı'yı anlatacaksın. Anlatacaksın ki bu vatanın kutsallığını bilsinler. Bilsinler ki boş durmasınlar, çalışsınlar. Bu mukaddes vatan toprakları için faydalı işler yapsınlar." diye konuştu.

Her çocuğun eğitim hayatı için anlatacağı bir öyküsü bulunduğunu, kendisinin de öğretmen olarak elinden geldiğince onların öyküsünde en güzel yerde durmak için çaba gösterdiğini kaydeden Ösüz, konuşmasına şöyle devam etti:

"Sayın Başbakanım, zatıalinizin huzurunda, yüreğimin derinliklerinden geçen Öğretmenler Günü mesajını paylaşmak istiyorum. İnanın bana tüm kalbimle şunu söylüyorum, iyi ki öğretmenim, iyi ki öğretmen olmuşum. Ben bu hayatta bir anneliği bir de öğretmenliği çok sevdim. Öğretmenler Günü'nüz kutlu olsun." 

Konuşması sırasında gözyaşlarına hakim olamayan Ösüz, salondaki öğretmenler tarafından ayakta alkışlandı. Başbakan Yıldırım da bu sırada duygulandı.

Öte yandan, programda Milli Eğitim Bakanlığı Öğretmenler Türk Halk Müziği Korosu'nca türküler seslendirildi.

(Bitti)