MÜSİAD'dan yapılan açıklamaya göre, MÜSİAD Dayanıklı Tüketim Malları (DTM) Mobilya ve Orman Ürünleri Sektör Kurulu tarafından MÜSİAD İnegöl Şubesi ev sahipliğinde "Mobilyada 4. Sanayi Devrimi" ana başlıklı Türkiye İstişare Toplantısı düzenlendi.

Toplantıda konuşan MÜSİAD Genel Başkan Yardımcısı Bostan, teknoloji ve bilimin öncülük ettiği dönüşüm sürecinden mobilya sektörünün de etkilendiğini, mobilya sektörünün Sanayi 4.0’dan ayrı düşünülmemesi gerektiğini bildirdi.

Bostan, şunları kaydetti:

"Bunu ilk telaffuz etmeye başladığımızda, ham maddesi orman ürünleri olan bir sektörün, teknolojiyle, hele ki Sanayi Devrimi’yle nasıl bir yakın ilişkisi olabilir diye düşünülüyordu. Fakat bu yeni dönemin, üretim aşamalarından tasarıma kadar her kademede etkili olduğu görüldüğünde, sektör temsilcileri başta olmak üzere herkes, geleceği kurgularken bu kavramdan uzak durulamayacağını idrak etti. Çünkü bu dönem, yalnızca teknolojik gelişmeleri işaret eden bir süreç değil. Tüketici alışkanlıklarını, beğenileri ve karar verme aşamalarını etkileyen, yepyeni bir çağ bu... Dolayısıyla tüketicinin beğenisine sunduğunuz ürünü de, o ürünü sunma biçiminizi de bu değişime uygun olarak yeniden planlamanız gerekiyor."

- "Dünyadaki dönüşüm doğru okunmalı"
 

Adnan Bostan, Türkiye’de mobilya sektöründe son 15 yılda büyük bir gelişme yaşandığını, sektörün Türkiye’nin 2023 ihracat hedeflerine 10 milyar dolarla katılma hedefi bulunduğunu bildirdi.

Sektörün 2023 hedeflerinin son derece gerçekçi ve ulaşılabilir bir hedef olduğunu vurgulayan Bostan, "Üretici ve ihracatçı firmalarımıza önemli görevler düşüyor. Çünkü ihracat pastasından bu payı alabilmek için toplantımızın da ana temasını oluşturan dünyadaki dönüşümü doğru okumak ve isabetli bir gelecek planı yapmak şarttır. Üretim araçlarına yapıldığı kadar tasarıma ve inovasyona da yatırım yapılmalı ve bu alandaki yenilikler yakından takip edilmelidir." ifadelerini kullandı.

Sektör mensuplarının önümüzdeki süreçte birlikte hareket ederek büyümeyi sürdüreceğini kaydeden Bostan, "Bundan sonra yeni bir hikaye yazılması lazım, buna ihtiyaç var. İnşallah hep beraber yazacağız. Sivil toplum kuruluşlarımızın hepsi buna destek vermeli. İnegöl bir arada oldu, beraber oldu ve bugünlere geldi. Biz birlik ve beraberlik içerisinde olduğumuzda çok güçlü oluyoruz." değerlendirmesinde bulundu.

- "Yaklaşık bin firmamız 30’un üzerinde işçi çalıştırmakta"

MÜSİAD DTM Mobilya ve Orman Ürünleri Sektör Kurulu Başkanı Ercan Ata da mobilyanın Türkiye ekonomisinin lokomotif sektörlerinden biri olduğunu vurgulayarak, şunları kaydetti:

"Sektör olarak sadece 15 yıldan fazladır cari açık vermeyen bir dış ticaret hacmine sahip olmanın ötesinde, Ar-Ge ve tasarım odaklı katma değerli üretimimiz, çoğunluğu KOBİ olan 36 bin tesisle Türkiye’nin istihdamının önemli bir yüzdesini sağlamaktadır. 1993 yılında 25 ve üzeri işçi çalıştıran sadece 76 firma var iken, bugün yaklaşık bin firmamız 30’un üzerinde işçi çalıştırmakta ve tüm sektörün istihdamı kayıtlı 165 bin kişidir. Bu rakama yan sanayi ve ölçülemeyen istihdamı eklediğimizde 500 bin kişiyi bulmaktadır. Sektör olarak Türkiye’nin bir mobilya ülkesi olduğundan bahisle yola çıkıyor ve dünyanın her köşesinde ülke tanıtımında önemli rol oynuyoruz."

- "Temel misyon 'Türk mobilyası kimliği' ile marka oluşturmak olmalı"

DTM Mobilya ve Orman Ürünleri Sektör Kurulu Başkan Yardımcısı Davut Altunbaş ise mobilya sektöründe markalaşmak gerektiğine işaret etti.

Altunbaş, "Türkiye mobilya sanayicilerinin temel misyonu, Türk mobilya marka ve ürünlerinin olgunlaşmasını sağlamak ve dünya standartlarına uygun, kaliteli ve özgün tasarımlı mobilyalar ile rekabetçi fiyatlara sahip olan 'Türk mobilyası kimliği' ile marka oluşturmak olmalıdır. Marka oluşumu, firmalar ve devlet tarafından teşvik edilmeli, markalaşma ön plana çıkarılmalıdır." ifadelerini kullandı.

Markalaşmanın önündeki en büyük engellerin kurumsallaşamamak, şirket vizyonu belirlememek, kalifiye ve her mobilya alanında uzman tasarımcı, Ar-Ge uzmanı sağlamamak ve gelişen dünya trendlerini takip etmemek olduğunu vurgulayan Altunbaş, "Kurumsallaşma adımlarından sonra gerçekleşecek olan markalaşma sürecinde firmaların ilk ve tek yapmaları gereken adım güven olgusunu oluşturmaktır." değerlendirmesinde bulundu.