Öğretmenler, Anadolu çocuklarını sevgiyle yetiştirip, bilimin ışığıyla aydınlatmak için en ücra köylerde zor şartlarda görev yapıyor.

Tarihin her döneminde toplumların en değerli ve kutsal mesleği olan öğretmenliğe gönül veren yüz binlerce eğitim sevdalısı, geleceği inşa etmek için küçük yüreklere sevgiyle dokunuyor.

Mustafa Kemal Atatürk'ün "Milletleri kurtaranlar yalnız ve ancak öğretmenlerdir" ve Hazreti Ali'nin "Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum" sözlerini kendilerine şiar edinen öğretmenler, yaşadıkları tüm zorluklara rağmen yılmadan çocuklara eğitim veriyor.

En ücra köylerdeki çocukları bilimin ışığıyla aydınlatmak için yollara düşen genç kahramanlar, kırsalda yaşadıkları zorlukları umursamadan geleceğin sanatçılarını, sporcularını ve devlet adamlarını yetiştiriyor.

- "Her yer bizim"

Diyarbakır'ın Kulp ilçesinin kırsal bir mahallesindeki okulda sınıf öğretmeni olan 24 yaşındaki Muhammet Demir, buradaki çocukları geleceğe hazırlıyor.

Celal Bayar Üniversitesi Eğitim Fakültesinden mezuniyetinin ardından kısa süre İstanbul'da ücretli öğretmenlik yapan Demir, daha sonra Kulp'a atandı.

Demir, AA muhabirine, öğrencilerin gözlerinde gördüğü masumiyeti ve kalplerindeki temizliği korumak için iyi bir öğretmen olmayı hedeflediğini söyledi.

Kulp'a atanmasının ardından ailesiyle endişeli halde geldiğini ancak mahalle sakinlerini tanıyınca korkusunun son bulduğunu belirten Demir, köylülerle okulu temizleyip sınıfı düzenlediklerini dile getirdi.

Demir, şöyle konuştu:

"'Okulum lüks olsun, elektriği hiç kesilmesin, sınıfı materyalle dolu olsun.' diye bir tercih yapamıyoruz. Burada olmayı tercih ederiz ya da etmeyiz, sonuçta burası bizim görev yerimiz. Görevi de en iyi şekilde yapmalıyız. Buradaki tüm çocuklara faydalı olmak onların başarısını katkı yapmak görevimiz. Benim öğrencilerim bir araya geldiğinde 'Öğretmenimiz Muhammet Demir'di, biz başarılı ve toplum için faydalı insanlarız, kendimizi diğer insanlar için fedakarlık yapmaya adamış insanlarız.' demelerini istiyorum."

- "Sınıfı süpürüp, siliyorum"

Köy okullarının genelde birleştirilmiş sınıfların bulunduğunu anlatan Demir, köyde lojman olmadığı için müdür odasını ev olarak kullandığını belirtti.

Odayı kendisine uygun bir şekilde düzenlediğini, kitaplık ve yatak ile mutfak eşyalarını yerleştirdiğini dile getiren Demir, bulaşıklarını leğen içerisinde kuyudan çektiği su ile yıkadığını ifade etti.

Öğrencilere daha çok zaman ayırmak ve onlara daha iyi eğitim vermek için köyde oturduğunu anlatan Demir, "Çünkü okul kapısı belirli saatlerde açılıp kapanan bir mekan olamaz. Onun için köyde kalmayı tercih ettim" şeklinde konuştu.

Var olan odada kendisine uygun bir şekilde düzen kurduğunu, kitaplığını, yatacak yerini, mutfak eşyalarını o oda içerisine yerleştirdiğini söyleyen Demir, bulaşıklarını da bir leğen içerisinde kuyudan çektiği su ile yıkadığını ifade etti.

Sınıfın temizliğini de kendisi yaptığını vurgulayan Demir, "Öğrencilere sınıfı temiz tutmalarını öğretiyorum. Böylelikle sınıfı temiz tutuyorlar. Kirlendikçe de süpürüp ve siliyorum." dedi.

- "Herkesin kapısı açık"

Hafta sonları eğitimlere katılmak için Diyarbakır'a gittiğini, bunun için ana yola varmak için 10 kilometre yürüdüğünü belirten Demir, şunları söyledi:

"Burada bize çok iyi davranıyorlar. Bazen davet ediyorlar gidip onlarla beraber yemeğimizi yiyoruz, bazen ben davetsiz bir şekilde gidiyorum. Kapının açılmadığı hiç olmadı, herkesin kapısı açıktır. Tanımadığım halde arabasını alıp getiriyorlar. Bir de üstüne 'hocam gel seni misafir edelim' diyorlar. Öğretmenin görev yeri seçimi gibi bir şey olmaması lazım. Öğretmen öğrencileri için en iyi şekilde görevini yapmak için her türlü fedakarlığı yapmak zorundadır, çünkü biz öğretmeniz."

- "Üretmenim"

Yörede kelimeler içerisinde "ö" harfi yerine "ü" harfinin telaffuz edildiğini ve öğrencilerinin kendisine "öğretmenim" yerine "üretmenim" dediğini aktaran Demir, bunu ilk başta garipsediğini söyledi.

"Ondan sonra baktım ki çocuklar doğru söylüyor çünkü biz burada bir şeyler üretmek için geldik." diyen Demir, şunları aktardı:

"Bir şeyler üretiyoruz. Öğrenciler o kapıdan girdiği andan itibaren burada üretim başlar. Burası sadece bir okul değil, burası bir üretim yeri sürekli bilgi ve sevgi üretiyoruz. Memleket için gelecek üretiyoruz."