Bunların yüzde 10-12'si erken gebelik kaybı, bir o kadar da düşük olacağını varsayarsak yüzde 40-45 canlı doğum oranlarını tek bir uygulamayla yakalayabilmekteyiz." dedi.

Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalı tarafından bir otelde, "Tüp Bebek'te Mükemmeliyet, Tüp Bebek Başarısızlığı, Bulmacayı Nasıl Çözebiliriz" kongresi düzenlendi.

Prof. Dr. Yaralı, basın mensuplarına yaptığı açıklamada, iki gün sürecek kongrede, hem klinik hem de laboratuvar aşamalarında tüp bebek başarısızlıklarında hasta yönetiminde neler yapılması gerektiğinin bütün boyutlarıyla ele alınacağını söyledi.

Tüp bebek başarısızlığının hastalar, hekimler ve embriyologlar açısından yorucu ve üzücü bir durum olduğunu ifade eden Yaralı, şöyle konuştu:

"Hastalar emeklerini, umutlarını ve paralarını harcayarak tüp bebek tedavilerini yaptıkları halde, belli oranda gebe kalabiliyorlar. Tekrarlayan durumlarda tüp bebek başarısızlıkları olabiliyor. Tüp bebek başarısızlıkları olan olgularda daha sonraki uygulamalarda başarı şansını artmaya yönelik olarak gerek klinik gerek laboratuvar kapsamında yapılacakları bu kongrede tartışacağız."

Kongreye tüp bebek alanında 400'ün üzerinde katılımcının davet edildiğini belirten Yaralı, yurt dışından 13 konuşmacının geldiğini ve kongrenin ana dilinin İngilizce olduğunu söyledi. Kongrenin bazı bölümlerinin Amerikan Üreme Derneğinin ana dergisinde özel bir sayı olarak yayımlanacağını dile getiren Yaralı, "Ülkemizin bu alandaki başarısını göstermek için de çok güzel bir örnek olacak." dedi.

Prof. Dr. Yaralı, Türkiye'de klinik tüp bebek uygulamalarının başarıyla uygulandığını aktararak "Tüp bebek uygulamalarındaki en önemli aşamalardan birisi laboratuvar aşamasıdır. Tüp bebekte başarı ya da başarısızlık uygulamalarının yüzde 80'i laboratuvardan geliyor." dedi.

- "Yüzde 40-45 canlı doğum oranlarını tek bir uygulamayla yakalayabilmekteyiz"

Türkiye'de bazı merkezlerde başarı oranlarının evrensel standartlara göre çok iyi durumda olduğunu anlatan Yaralı, her zaman iyileşmeye de ihtiyaç olduğunu söyledi.

Yaralı, "35 yaş altında hayatının ilk uygulamasında tek bir embriyo transferiyle yüzde 60'a yakın, yüzde 65 civarında gebelik oranı yakalanabilir. Bunların yüzde 10-12'si erken gebelik kaybı, bir o kadar da düşük olacağını varsayarsak yüzde 40-45 canlı doğum oranlarını tek bir uygulamayla yakalayabilmekteyiz." değerlendirmesini yaptı.

Tüp bebek merkezlerinin farklı gebelik oranlarıyla çalıştığını, bunun Türkiye için de geçerli olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Yaralı, burada tutarlı neticelerin farklı merkezlerde elde edilebilmesi açısından standardizasyonunun çok önemli olduğunu bildirdi.

Yaralı, kadının yaşı, daha önceki uygulama sayısı, yumurtalık rezervi, gebe kalamama süresi gibi faktörlerin tüp bebekte başarıyı etkilediğine işaret etti.

- "Yumurta dondurma evli olmayan bayanlarda da kullanılabiliyor"

Prof. Dr. Yaralı, daha önce geçirilmiş bir cerrahinin, bazı kanser tedavilerinin yumurtalık rezervinin azalmasına sebep olduğuna dikkati çekti.

Yumurtalık rezervinin azalması riski heyet raporuyla tespit edildikten sonra Türkiye'de de yumurta dondurmaya müsaade edildiğini ifade eden Yaralı, "Yumurta dondurulmasıyla da ilgili çok yol kat edildi. Yumurta vücudun en büyük hücresi olsa bile bu kapsamda şükürler olsun ki elimizdeki dondurma metotlarıyla gerek embriyo gerek yumurta safhasında gayet güzel neticeler alabiliyoruz." dedi.

Amerikan Üreme Derneğinin 2013'te yumurta dondurmayı deneysel bir işlemden çıkararak rutin bir işlem olarak tanımladığını vurgulayan Yaralı, şunları kaydetti:

"Ülkemizde de bazı koşullar yerine geldiği takdirde yumurta dondurma evli olmayan bayanlarda da kullanılabiliyor. Burada hasta seçimi çok önem arz ediyor. Özellikle ileri bayan yaşı 36-38 yaş sonrası ve risk faktörleri olduğu zaman yumurta dondurmanın farkındalığı. Bu farkındalık bir problem hala ülkemizde de yurt dışında da ama giderek bunda da bir iyileşme var."