İSTANBUL (AA) - Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "İslam ülkelerinin Batı'ya verdikleri yüzlerce milyar dolarlık silah siparişlerinin gerçek kazananları kimlerdir? Buradan kim kazanıyor? Her gün beş kez aynı kıbleye yönelen kardeşlerin kimi zaman köken, kimi zaman mezhep, kimi zaman ideolojik farklılıklar üzerinden birbirlerine düşman edilmeleri kimlerin işine yarıyor? Ülkelerimizin yeniden yapay sınırlarla parçalanması aslında kimlerin işine geliyor? Bu sorulara verilecek hasbi cevapların bize yeni bir perspektif kazandıracağına, meselelere daha farklı yaklaşmamıza vesile olacağına inanıyorum. Bunu başardığımızda hem tuzakları bozacak hem de birilerinin bizim kaynaklarımız üzerinden palazlanmasının önüne geçeceğiz." dedi.

Erdoğan, Türkiye'de milletin kendi içinde, "Dert insanı söyletir." diye bir sözü olduğunu belirterek, kendisinin de "kalbiyle kelimeleri arasına perde koymadan" konuşmak istediğini dile getirdi. İslam dünyası olarak son yıllarda gerek ekonomik gerekse siyasi ve sosyal açıdan oldukça sancılı bir süreçten, "bir fitne döneminden" geçildiğinin altını çizen Erdoğan, "Asırlar boyunca ilim, irfan ve hikmet yolcularının merkezleri olan şehirlerimiz, maalesef bugün yıkımla acıyla gözyaşıyla kıvranıyor. Sadece sakinlerine değil, dünyanın dört bir ucundan mazlumlara eman yurdu olmuş beldelerimizden bugün çocuklarının cansız bedenlerine sarılan annelerin feryatları yükseliyor." diye konuştu.

Halep'in asırlık camilerinin çoğunda ezan seslerinin artık duyulmadığını vurgulayan Erdoğan, şunları kaydetti:

"Göz kamaştırıcı Şam'ın parıltısı söneli çok oldu. Bağdat'ın zengin kütüphaneleri, yüzlerce yıllık el yazma eserleri talan edildi. Yemen'in ziyaretçilerini kendine meftun bırakan mekanları, giderek bir enkaz yığınına dönüşüyor. Şehirlerimizle beraber, tarihimiz, 1400 yıllık medeniyet müktesebatımız da gözlerimizin önünde tek tek yok oluyor. Enkaza dönen sadece binalarımız, eserlerimiz, maddi, manevi birikimimiz değil, aynı zamanda geleceğimiz, istikbalimizdir. İzleri silinen sadece İslam medeniyetinin o topraklara vurduğu mühürler değil, aynı zamanda onurumuzdur, haysiyetimizdir. Hepimizin yüreğini dağlayan bu manzaranın görünürdeki müsebbipleri elbette ki halkına zulmeden diktatörler, kan ve gözyaşından beslenen terör örgütleridir. DEAŞ, El Kaide, Boko Haram, YPG, FETÖ gibi katil sürülerinin Suriye'den Irak'a, Yemen'den Libya'ya kadar tüm bölgemizi büyük bir kan gölüne dönüştürdüğünü hepimiz görüyoruz. Ancak sahne önündeki figüranlar, perde arkasındaki asıl aktörleri, asıl senaristleri görmemize engel olmamalıdır."

- "İslam toplumları içeriden çökertilmeye çalışılıyor"

Hz. Mevlana'nın, "İnsanı ateş değil, kendi gafleti yakar" dediğini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Coğrafyamızdaki hadiselere Peygamber Efendimizin 'Müminin ferasetinden sakının, çünkü o, Allah'ın nuruyla bakar' hadis-i şerifinde olduğu gibi, basiret ve ferasetle yaklaşabilmeliyiz." dedi.

İslam dünyasının birliğini, beraberliğini, zenginliklerini, hepsinden önemlisi istikbalini yok etmeye yönelik kirli bir senaryonun uygulandığının altını çizen Erdoğan, şöyle devam etti:

"Kimi zaman etnik kimi zaman dini kimi zaman da mezhebi farklılıklar kaşınarak, İslam toplumları içeriden çökertilmeye çalışılıyor. Müslümanlar arasındaki fay hatları derinleştirilerek, enerjileri iç çatışmalarla tüketilmek isteniyor. Komşunun komşuyu, kardeşin kardeşi, Ali'nin Ömer'i hasım gördüğü, daha da kötüsü ötekileştirdiği, çatışmalı kavgalı bir toplumsal yapı hedefleniyor. Açıkçası Batı, kendi tarihinde ne kadar hastalıklı unsur varsa hepsini de İslam dünyasına ihraç ederek geleceğini garanti altına almaya çalışıyor. Gerilimler tırmandırılarak Müslümanların kaynakları silah şirketlerine, tefecilere, spekülatörlere, sıcak para baronlarına peşkeş çekiliyor. Böylece gençlerimize, kadınlarımıza, ihtiyaç sahiplerine, şehirlerimizin imar ve ihyasına harcanması gereken paralar, maalesef Batılı devletlerin şirketlerinin cebine giriyor."

- "Asıl hedef, İslam medeniyetinin hayat pınarlarını kurutmak"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Batı dünyasının iki, üç asır öncesi kolonyalist dönemde mazlumların kanları üzerinden kendilerine bir refah düzeni inşa ettiğini kaydetti.

Neo-kolonyalist dönem olarak ifade edilebilecek bugün de Batı'nın yine mazlumların kaynakları, emeği ve canları üzerinden refah düzenlerini tahkim etmenin, ömrünü uzatmanın gayreti içinde olduğunu dile getiren Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Elbette burada hedef yalnızca petrolümüz, doğal kaynaklarımız, insan gücümüz değildir. Yağmalanan sadece yeraltı ve yerüstü zenginliklerimiz de değildir. Burada asıl hedef, İslam medeniyetinin hayat pınarlarını kurutmaktır. Amaç Müslümanların omurgasını çökertmek, ekonomik, siyasi ve içtimai olarak, hepimizi fethetmektir. Çünkü Müslümanlar, son iki asırda yaşadıkları onca sıkıntıya, soruna ve saldırıya rağmen küresel alanda iddialarını sürdürmeyi başarmışlardır. Tevhid, adalet, hürriyet ve güzel ahlak gibi hasletler, İslam dininin taşıyıcı sütunları olarak halen dimdik ayaktadır."

Modern bireyi esir alan nihilizm ve materyalizmin kıskacından kurtuluşun yegane yolu olarak halen İslam'ın gösterildiğini vurgulayan Erdoğan, Batılı kurum, kuruluş ve değerlerin itibarının giderek daha fazla örselendiğini dile getirdi.

- "Batı gerçek yüzünü gösterdi"

Suriye'de 7 yıldır yaşanan vahşete karşı sergilenen kayıtsızlık, sınır kapılarında mültecilere maruz görülen insanlık dışı muameleler, Arakan'daki soykırıma tepkisizliğin, Batı'nın gerçek yüzünü gösterdiğini dile getiren Erdoğan, şunları söyledi:

"Demokrasi, insan hakları, özgürlükler gibi değerlerin yerini giderek daha fazla İslam karşıtlığı, Neo-Nazizm ve ırkçılık almaya başladı. Bu listeyi olabildiğince uzatmak mümkündür. Karşımızdaki bu tablo karşısında şu soruları samimiyetle sormamız kendimize gerektiğine inanıyorum: İslam ülkelerinin Batı'ya verdikleri yüzlerce milyar dolarlık silah siparişlerinin gerçek kazananları kimlerdir? Buradan kim kazanıyor. Her gün beş kez aynı kıbleye yönelen kardeşlerimin, kimi zaman köken kimi zaman mezhep kimi zaman ideolojik farklılıklar üzerinden birbirlerine düşman edilmeleri kimlerin işine yarıyor? Ülkelerimizin yeniden yapay sınırlarla parçalanması, aslında kimlerin işine geliyor? Bu sorulara verilecek hasbi cevapların bize yeni bir perspektif kazandıracağına, meselelere daha farklı yaklaşmamıza vesile olacağına inanıyorum. Bunu başardığımızda hem tuzakları bozacak hem de birilerinin bizim kaynaklarımız üzerinden palazlanmasının önüne geçeceğiz."

Müslümanların kendilerine biçilen rolü sorgusuz sualsiz kabul edemeyeceğini de vurgulayan Erdoğan, "İstikballerinin iç çatışmalarla karartılmasına rıza gösteremez, göstermemelidir. Kimler tarafından ortaya çıkarıldığı, beslendiği, büyütüldüğü artık tüm çıplaklığıyla ortaya çıkmış bu katil sürülerinin İslam düşmanlığının aracı yapılmasına seyirci kalamayız. Terör örgütlerinin eylemleri üzerinden tüm Müslümanların töhmet altında bırakılması, bu bahaneyle en temel haklarının dahi gasbedilmesi, gerçek niyeti ele veriyor." ifadelerini kullandı.

(Sürecek)