Maltepe'de lise öğrencisi genç kızı minibüste başörtüsü nedeniyle darbettiği ileri sürülen kadının "halkın bir kesimini sosyal, sınıf, din, mezhep, cinsiyet veya bölge farklılıklarına dayanarak alenen aşağılama", "inanç, düşünce ve kanaat hürriyetinin kullanılmasını engelleme", "halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etme" ve "hakaret" suçlarından 7 yıl 10 aya kadar hapis cezası talebiyle yargılanmasına devam edildi.

Anadolu 19. Asliye Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya, tutuksuz sanık Ayhan Almila Kursar ile şikayetçi Fatma Dilara Aslıhan Yiğit ve taraf avukatları katıldı. Duruşmada, Kadın ve Demokrasi Derneği (KADEM) ile Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'nın avukatları da hazır bulundu.

Mahkeme hakimi, sanığın akıl sağlığının yerinde olup olmadığının tespiti amacıyla Adli Tıp Kurumu'ndan istenen raporun mahkemeye ulaştığını tutanağa geçirdi.

Adli Tıp Kurumu 4. Adli Tıp İhtisas Kurulu'ndan gelen raporda, sanığın 13 Şubat'ta işlediği suça karşı cezai sorumluluğunun tam olduğu yönünde görüş bildirildi.

Söz verilen sanık Kursar'ın avukatı Deniz Demir, rapora itiraz ettiklerini belirtti. Soruşturma aşamasında dosyaya giren rapor ile Adli Tıp Kurumu'ndan yeni gelen rapor arasında çelişki bulunduğunu ifade eden Demir, bu çelişkinin giderilmesi amacıyla yeniden rapor aldırılmasını istedi.

Duruşmada KADEM avukatları Derya Yanık, Şengül Karslı ve Kevser Nur Üyümez ile Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı avukatı Aslı Gültekin, davaya müdahil olmak istediklerini bildirdi.

Bu sırada söz alan sanık Almila Kursar, "Ben bu olayın bakanlık ve derneğin katılacağı kadar büyük bir olay olmadığını düşünüyorum. Psikolojik olarak farklı durumda olduğum bir dönemde ben bu olayı gerçekleştirdim. Benim çalıştığım iş yerinde de türbanlı arkadaşlarım var. Bu olayın politikaya çekilecek bir tarafı yok." dedi.

Tanık olarak dinlenilen sanık Kursar'ın annesi Sema Zeybek ise kızının 2000 yılından beri psikolojik rahatsızlıkları nedeniyle tedavi gördüğünü belirterek, şunları söyledi:

"Kızımın babası şizofrendi. Bu olaydan 2 ay kadar önce tedavi gördüğü hastanede çıkardığı yangından dolayı öldü. Bu durum Almila'yı çok etkiledi. Olaydan 15 gün kadar önceydi. Taksim'de doktor çıkışı bineceğimiz bir taksiye binmeye çalışan başı açık bir kadına saldırıp onu hırpaladı. Daha sonra dolmuşa bindik. Arkamızda oturan 2 kadınla tartışmaya girdi. Onların da başı açıktı. 11 Şubat'ta Bakırköy'de PTT'de işlem yaptırırken benimle tartışıp bana saldırdı. Oradaki güvenlik görevlisi beni kurtardı. Ne kızımın ne de ailemizin siyasetlik bir işi yok. Kızım sadece toplum içinde uyumsuzluk göstermiyor. Kendine de zarar veriyor. 6 kez ilaç içerek intihara kalkıştı. Ben anne olarak yaşadığımız olaydan dolayı basın yoluyla özür diledim. Evlerine de birkaç kez telefon ettim."

- "Bu suç, küçük bir kıza karşı inançları nedeniyle işlenmiştir"

Tanık beyanına karşı söz alan KADEM avukatı Şengül Karslı, tanığın beyanının, sanığın bilerek ve isteyerek nefret suçunu işlediğini gösterdiğini belirterek, "Bu suç kendini savunamayacak küçük bir kıza karşı inançları nedeniyle işlenmiştir." şeklinde konuştu.

Mahkeme hakimi, suçtan zarar görme olasılığına karşı Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ile KADEM'in davaya müdahil olarak kabulüne karar verdi.

Dava dosyasının Adli Tıp Kurumu Genel Kurulu'na gönderilerek, önceki raporlar arasındaki çelişkilerin giderilecek şekilde kesin rapor düzenlenmesinin istenmesine karar veren mahkeme hakimi, duruşmayı erteledi.

- İddianameden

Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı'nca hazırlanan iddianamede, Maltepe'de bir lisede eğitimine devam eden Fatma Dilara Aslıhan Yiğit'in, Pendik-Kadıköy hattındaki minibüste giderken, aynı minibüste yolcu olarak arkada oturan Almila Aykan Kursar'ın kafasındaki saç topuzunu tutarak koltuk demirine vurduğu, başörtüsünü çekip aldığı anlatılıyor.

Sanık Kursar'ın, bu sırada sarf ettiği sözlere Yiğit'in tepki göstermesi üzerine tekme attığı aktarılan iddianamede, minibüsteki yolcuların araya girmesiyle tarafların ayrıldığı belirtiliyor.

İddianamede, Kursar'ın Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi'nden alınan ceza sorumluluğuna ilişkin raporda, işlediği öne sürülen suça yönelik ceza sorumluluğunun azalmış olduğu yönünde görüş belirtildiği kaydediliyor.

Sanık Kursar'ın bu kapsamda "halkın bir kesimini sosyal, sınıf, din, mezhep, cinsiyet veya bölge farklılıklarına dayanarak alenen aşağılama", "inanç, düşünce ve kanaat hürriyetinin kullanılmasını engelleme", "halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etme" ve "hakaret" suçlarını işlediği aktarılan iddianamede, sanığın 2 yıl 4 aydan 7 yıl 10 aya kadar hapisle cezalandırılması isteniyor.

İddianamede, sanık Kursar hakkında Türk Ceza Kanunu'nun, "İşlediği fiille ilgili davranışlarını yönlendirme yeteneği azalmış olan kişiye verilecek ceza altıda birden fazla olmamak üzere indirilebilir. Mahkum olunan ceza, süresi aynı olmak koşuluyla kısmen veya tamamen, akıl hastalarına özgü güvenlik tedbiri olarak da uygulanabilir." hükmünü düzenleyen "akıl hastalığı" başlıklı 32/2. maddesinin de dikkate alınması talep ediliyor.