İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Kültür Daire Başkanlığı ve Edebiyat Sanat ve Kültür Araştırmaları Derneği (ESKADER) tarafından gerçekleştirilen program, Fatih Ali Emiri Efendi Kültür Merkezi'nde yapıldı.

Oturum başkanlığını üstlenen gazeteci Bedir Acar, "Hürrem Sultan", "Deli İbrahim", "Genç Osman", "4. Murat" gibi eserleri Türk tiyatrosuna kazandıran Turan Oflazoğlu'nu "III. Selim Kılıç ve Ney" oyunuyla tanıdığını söyledi.

Oyun sayesinde ders kitaplarından çok farklı bir Osmanlı ile karşılaştığını aktaran Acar, "Kronolojinin dışına çıkan bir tarih vardır orada. Hem devleti için kılıç tutan bir komutan hem beste yapan bir müzisyen olarak bir padişahın insan yönüyle karşılaştım. Bu bakımdan Turan Oflazoğlu benim için alternatif bir tarih öğretmenidir." dedi.

Acar, Oflazoğlu'nun Türk tiyatrosunda bir deniz feneri gibi olduğunu vurgulayarak, Devlet Tiyatroları envanterinde Oflazoğlu'nun 38 oyununun yer aldığını, bunların yaklaşık 15'inin hiç oynanmadığını sözlerine ekledi.

- "Türk tiyatrosunun en parlak yılları 1960'lar"

Edebiyat tarihçisi ve yazar Prof. Dr. İnci Enginün, panelde yaptığı konuşmada, Oflazoğlu'nun yazdığı bir oyunu ilk kez izlediğinde oyun metnine hayran olduğunu dile getirdi.

Enginün, Türk tiyatrosunun en parlak yıllarının 1960'lar olduğuna dikkati çekerek, "Dekoru asgariye indirerek eseri ortaya çıkaran oyunlar daha etkili oluyor, eğer metin etkiliyse. Oflazoğlu ne yazdıysa okudum, hangi eseri sahnelendiyse gördüm. Tiyatro semineri derslerime de onun metinlerinden örnekler aldım. 1980'de kendisiyle tanıştım. Daha sonra ailece de görüşmeye başladık ve hemen hemen her eserinin ilk okuyucusu ben oldum." diye konuştu.

Oflazoğlu'nun eserlerini topluca ele alan bir kitap yazmak istediğini ifade eden Enginün, şöyle devam etti:

"Turan Oflazoğlu yarına kalacak 3-5 yazarımızın başındadır. Oflazoğlu kendisiyle görüşmek isteyenleri hiçbir zaman geri çevirmez ve onlara samimiyetle bilgileri aktarır. Çevre ve güncel olaylarla ilgisi çoktur. Zira her gerçek yazar evrensele ulaşmayı hedefler ama bu hedefe giderken kendi dar çevresini de göz önüne almamazlık edemez. Çünkü o da insanların içinde yaşamaktadır. Duyguları en iyi tanımanın yollarından biri çevrenize ve onların duygularını ifade ediş şekillerine dikkat etmektir. Tarihi konuları işlese de Oflazoğlu'nun oyunlarında mutlaka güncelle ilişkili bir taraf bulunur, tıpkı Shakespeare gibi. Çünkü aslında evrensel olan insandır ve Oflazoğlu da bu evrensel olan insanın peşindedir."

- "Oflazoğlu hem çok yerli hem çok yabancı bir türün büyük üstadı"

İnci Enginün, Turan Oflazoğlu'nun daima bir düzen içerisinde yazdığına işaret ederek, "Her ne kadar edebiyat tarihlerinde 1860'lardan itibaren bazı trajediler yazıldığını okusak da o zaman yazılmış oyunların çoğu melodramdan öteye gitmemiştir. Bizde gerçek anlamda tragedya 1960'larda birbirinden bağımsız olarak çalışan genç yazarlardan çıkar. Bunun sebebi, yerli kültürü bilmeleri ve buna yabancı işleme usullerini katmalarıdır. Bu bağlamda Turan Oflazoğlu hem çok yerli hem çok yabancı bir türün adeta büyük üstadı olur. Tragedya geleneği ile destan geleneğini de birleştiren bir yanı var." değerlendirmesinde bulundu.

Yönetmen ve dramaturg Hilmi Zafer Şahin de Turan Oflazoğlu'nun oyunlarının, tarih bilincinin sahneden seyirciyle paylaşılması olduğu yorumunu yaptı.

Oflazoğlu'nun çağdaş Türk tiyatrosunun soylu isimleri arasında yer aldığının altını çizen Şahin, şunları kaydetti:

"O soylu yazarlar diliyle, tavrıyla, içeriğiyle Türk tiyatrosuna bugün anlamında kimlik kazandıran, yazarlıktan başka düşleri olmayan insanlardır. Gündelik çıkarların, ideolojilerin, yaşam biçimlerinin karşılıkları değillerdir. O yüzden yazma ülküsünü en iyi kullananlardır. Bakışları, üslupları ve değerlendirmelerine baktığımızda bir ülkünün insanları olduklarını görürüz. Bu ülkünün en temel noktası da Türk tiyatrosunu yüceltmek."

- Oflazoğlu kendi şiirlerini okudu

Oyuncu ve yönetmen Murat Demirbaş ise her milletin bir öyküsü olduğunu söyleyerek, "Tiyatro oyunun konusunu tarihten alması, bir özellikten ziyade tiyatroyla ilgili bir kaygı ve Türk tiyatrosunun hangi temellerde şekilleneceği üzerine bir bakış açısıdır. Bu çok önemli bir tutum. Shakespeare, konusunu kendi İngiliz tarihinden alarak onu evrensel bir tema içerisinde işlediği için Shakespeare olmuştur. Goethe büyük bir şair olarak Alman ruhuna inanmış ve o ruhtan beslenerek yazdığı şiirler dünyada okunur hale gelmiştir. Biz, binlerce yıllık geçmişi olan, çok büyük devletler kuran bir millet olarak neden tarihimizden evrensel olacak oyunları üretmeyelim? İşte buna öncülük ettiği için Turan Oflazoğlu'nun elini öpmemiz gerekiyor." şeklinde konuştu.

Programın sonunda kendi şiirlerini okuyan Turan Oflazoğlu'na, ESKADER Başkanı Şerif Aydemir tarafından çiçek takdim edildi.