Türkiye'nin Bağdat Büyükelçisi Fatih Yıldız, dünyanın en tehlikeli başkentleri arasında gösterilen görev yerinde sadece diplomatik çalışmalarıyla değil, halkla kurduğu yakın ilişkiyle de dikkati çekiyor.

Büyükelçi Yıldız, şiddetin susmadığı Bağdat'ta Iraklıların pek de alışık olmadığı "halk diplomasisi" yürütüyor. Diplomatik misyon faaliyetlerinin dışında zamanının büyük bölümünü Bağdat sokaklarında, farklı kesim ve katmanlardan Iraklılarla iletişim kurarak geçiriyor.

Çarşı pazarı, kahveleri, tarihi yerleri ziyaret ederek insanlarla sohbet eden Yıldız, Bağdat'ın yoğun trafiğine takıldığı anlarda bile birkaç dakikalık da olsa aracından inerek çevredekilerin halini hatırını soruyor.

Türkiye'nin bu ülke ve insanına verdiği önem ve desteği anlatan, halkla Arapça bazı sözcüklerle de diyalog kurmaktan kaçınmayan Yıldız, samimiyetini karşı tarafa anında yansıtıyor.

Büyükelçi Yıldız'ın siyasetin soğuk yüzünü kıran bu "sıra dışı" aktivizmi, şiddetin yorgun bıraktığı Iraklılara da umut veriyor.

- Bağdatlılar ona "sevimli ve mütevazı" diyor

Iraklıların yerel ağızda sevimli anlamına gelen "habbab" ve "mütevazı" diye nitelendirdiği Fatih Yıldız, "Bir Türk'ün ve Türk diplomatın Bağdat'ta kendisini yabancı hissetmesine imkân yok. Irak'ın her yerinde bulunan Türkler insanlarla çabuk kaynaşabiliyor ve iletişim kurabiliyorlar. Benimki de bunun yansımasıdır." diyor.

Yıldız, halkla yakın ilişki kurarak yaşanan bunca savaş ve acının Bağdat'ı ve Iraklıları esir almadığını göstermeye çalıştığına işaret ederken, "Bağdatlılar, güler yüzlüler, hayatı seviyor ve çok samimiler." diye ekliyor.

Bağdat'ı karış karış gezmeye çalışan, bundan da büyük mutluluk duyan Yıldız'ın sosyal medyada da ciddi bir Iraklı takipçi kitlesi var. Büyükelçi Yıldız, Bağdat'ta hiçbir devlet yetkilisinin gitmediği yerleri bu kitle için yeniden keşfediyor ve kentteki eski sosyal yaşama dair kalıntılara dokunarak yeniden hayat vermeye çalışıyor.

- "Türkiye'ye büyük sevgi ve teveccüh var"

Bağdat'taki her anını sıcak iletişime ayırmaya çalışan, Abdulkadir Geylani'de namaz kılıp, İmam Azam'da dua eden, Kazimiye'deki Muharrem ayı etkinliklerine katılan Büyükelçi Yıldız, Irak'taki yabancı büyükelçilerden birinin, "Fotoğraflarda o her yeri gezen insan hakikaten siz misiniz, yoksa foto montaj mı?" esprisiyle karşılaştığını söylüyor.

Irak Başbakanı Haydar el-İbadi'nin de yoğun temposuna ilişkin, "Sizi takdir ediyorum ve kendinize dikkat edin." değerlendirmesinde bulunduğunu belirten Yıldız, bu durumu şöyle açıklıyor:

"Bu, en başta Türkiye ve Türk insanına dair bir mesajdır. Aynı zamanda kendimizi Bağdatlı olarak görüyoruz. Burada bize bu değerli mirası bırakan ecdadımızın ekmeğini yiyoruz. Iraklılardan olumlu tepkiler alıyoruz. Büyük teveccüh gösteriyorlar. Türkiye'ye büyük bir sevgi ve teveccüh var. Türkiye, buradan dönüp bakılan bir ülke. Bu da bize meslek hayatımızda şevk ve neşe veriyor."

Terör örgütü DEAŞ saldırıları nedeniyle yerlerinden edilerek Bağdat'ta sığınanları da unutmayan Yıldız, Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı (TİKA) ve Türk Kızılayı'nın yardımlarını kendi elleriyle onlara ulaştırıyor.

Yıldız, Bağdat'ın dışına çıkarak ülkenin güneyindeki kentlerde de Türkiye'nin insani yardımlarına öncülük ediyor.

Büyükelçi Yıldız'ın, bu dinamizmin bir "sosyal mühendislik çalışması" olup olmadığını merak edenlere cevabı ise şöyle:

"Bunun için ayrı bir çalışma ekibimiz kesinlikle yok. Bu, Bağdat'ta Türk olmanın dengesidir. Bağdatlılar da bırakıldıklarında sosyal yaşamı yakalayabiliyor. Onlarla ön yargılarla iletişim kurmuyoruz, kendimiz oluyoruz ve ortak bağ kredimizi değerlendiriyoruz."

- En büyük destekçisi eşi Nesrin Hanım

Türkiye'nin Bağdat Büyükelçiliği, buradaki birçok ülke temsilciliğinin yer aldığı korunaklı Yeşil Bölge'nin dışında Veziriyye bölgesinde bulunuyor.

Halkla iç içe olmak için bunu da bir fırsat bilen Büyükelçi Yıldız, Veziriyye'nin taş fırın ekmekçisi, manavı ve kasabını eşiyle birlikte gezerek, alışverişini de buradan yapıyor.

Eşi Nesrin Yıldız, Büyükelçi Yıldız'ın zor görevinde en büyük destekçisi. Üniversitede tanıştıklarını belirten Nesrin Hanım, "Aynı bölümden mezun olmamıza rağmen, ona olan sevgimden dolayı meslek hayatıma hiç başlamadan yanında olmayı tercih ettim." dediği eşini, "çok çalışkan ve hep güler yüzlü" olarak tanımlıyor.

Büyükelçi'nin Bağdat'taki birçok programında yanında olan Nesrin Yıldız, Iraklıları da "çok sıcak ve samimi" bulduğunu söylüyor. Yıldız, Bağdat'ı adeta açık hapishaneye dönüştüren güvenlik gerekçeli beton bariyerler hakkında ise şunları anlatıyor:

"Halkın kendi refah düzeyini hiçbir beton duvar olmadan yaşayamaması açısından üzüntü verici. Bizim için de konvoya üst düzey güvenlik önlemleri alınıyor. Ama ben ve eşim çok güler yüzlü ve neşeli insanlarınız. Araçta giderken ortamı şenlendiriyoruz. Bulunduğumuz yeri mutlu ortama çevirebiliyoruz. Bazen güvenlik sebebiyle uzunca bekletiliyoruz, ama bundan da hiç sıkılmıyoruz. Huzursuz ve umutsuz da değiliz. İnşallah Irak daha iyi bir yere gelir.”

- Büyükelçilikte güvenlikten onlar sorumlu: "30 aslan" özel harekâtçı

Büyükelçi Fatih Yıldız, Irak devleti tarafından güvenlik için tahsis edilen polislerle de güzel bir iletişim ve arkadaşlık bağı geliştirmiş. Yıldız, Irak Polis Bayramı'nda buradaki polislere karanfil dağıtarak bayramlarını kutlayan Bağdat'ın ilk yabancı misyon temsilcisi olmuştu.

Türk güvenlik ekibinin yeri ise ayrı. Büyükelçilikte 30 özel harekâtçı güvenlik görevlisi bulunuyor. Büyükelçi Yıldız, kendisinin programlarına da eşlik ederek koruma görevi yapan özel harekâtçıların emeğini unutmayarak, "Bizi burada koruyan 30 aslanımız var." ifadesini kullanıyor.

Büyükelçilikte görevli özel harekâtçılar da Yıldız'ın yoğun temposundan şikâyetçi değil. İsminin açıklanmasını istemeyen güvenlik müdürü, "Büyükelçi'nin halktan biri olması ve bize yakın olması bizdeki sorumluluk bilincini çok daha üst seviyelere getiriyor. Onu koruma görevinden de büyük keyif alıyoruz." diyor.

Bir başka koruma görevlisi ise Bağdat'taki görevine ilişkin şunları söylüyor:

"Büyükelçi Yıldız'la çalışmak bizim için güzel deneyim oldu. Birbirimize bir ömür unutamayacağımız güzel duygularla bağlandık. Bu, bize çok sevdiğimiz görevimizde daha da şevk veriyor."