Sıcağa bağlı sağlık sorunlarının temel nedeninin vücudun aşırı sıvı ve mineral kaybından kaynaklandığını belirten Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Hişam Alahdab “Aşırı sıvı kaybından dolayı susuz kalan vücutta, baş ağrısı halsizlik, ağız kuruluğu, baş dönmesi dengesizlik ve mide bulantısı olabilir. Daha ileri aşamalarda kan basıncı düşmesi, yüksek ateş, baygınlık ve bilinç kaybı ile giden şok durumu gelişebilir. Bu tür zararları görmeye daha çok yatkın olan küçük çocuklar yaşlı insanlar ve kronik hastalığı olanlarla obez kişiler. Sıcaktan korunmanın yolları basit ve herkesin bildiği yöntemlerle yapılır. Basitçe aşırı sıcak ortamlardan kaçınmak, yeterli miktarda sıvı ve aşırı terleme varsa mineral tüketmek, mümkün olduğunca ve özellikle öğlen saatlerinde dışarı çıkmamak, dışarı çıkılıyorsa uygun kıyafetleri giymek ve güneşten korunmak gerekir. Aşırı sıcak havalarda sıvı tüketirken özellikle şekerli içeceklerden kaçınmak gerekir. Sıcaktan korunmanın en önemli yöntemi olan klimaları kullanırken bilinçli kullanmak gerekir” dedi.

Hastaların şikayetlerinde artış, sağlıklı bireylerde yeni hastalıklar meydana gelebilir

Klimaların başta solunum ile ilgili müzmin veya tekrarlayan hastalıkları olan hastaların şikayetlerinde artış, hastalıklarında alevlenme veya tamamen sağlıklı bireylerde yeni hastalıkların ortaya çıkmasına neden olabileceğini vurgulayan Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Hişam Alahdab “Düzenli bakımı yapılmayan klimalar ve soğutma sistemleri yüzümden küf mantarların, bakterilerin ve tozların birikmesine bağlı olarak ani ve müzmin alerjik hastalıklar ortaya çıkabilir, astım, alerjik nezle ve nadir de olsa ani veya sinsi alerjik zatürree görülebilir. Bu uygun olmayan havanın solunmasından kaynaklanan hastalıklar karşımıza gribal enfeksiyon benzeri (ateş, baş ve kas ağrıları, halsizlik) yakınmalarla çıkabilir. Sonrasında nefes darlığı öksürük, balgam yakınmalarına kadar ilerleyebilir. Ani alerjik hastalıklar ve nadir olan alerjik zatürree dışında, gene nadir olan müzmin alerjik zatürree daha sinsi ve uzun süren giderek artan halsizlik, nefes darlığı sıkışma hissi, öksürük gibi yakınmalarla ortaya çıkabilir. Astımı, alerjik nezlesi veya kronik bronşiti olan hastaların yakınmalarında artış gözlemlenebilir veya kontrol altında olan hastalığın kontrol dışına çıkması söz konusu olabilir. Alerjik hastalıklar dışında, bazı viral ve bakteriyel hastalıkların özellikle uygun bakımı yapılmayan veya eskiyen klimalar ve merkezi soğutma sistemlerinden bulaşabileceği rapor ediliyor. Klimaların neden olduğu bu hastalıkların önlenmesinde, klimaların bakımları ve temizliklerinin düzenli yapılması önemlidir” şeklinde konuştu.

Klima derecelerini birden düşürmeyin

Aşırı sıcak ortamdan hızlı bir şekilde aşırı soğuk ortama geçmek bazı hastalıkların riskini ciddi anlamda arttırdığını söyleyen Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Hişam Alahdab “Klimaların belirli zaman aralıklarında yavaş yavaş ısısını düşürerek kullanılması gerekir. Klimaların bilinçsiz kullanılması, üst solunum yolu hastalıkları ile yüz felci ve burun kanamalarına yol açabilir. Bir an önce serinlemek isteyen sıcaklardan bunalanlar klimalarının ayarını birden en soğuk konuma getiriyorlar. Oysa, klimalar belirli zaman aralıklarında yavaş yavaş soğutularak kullanılmalı. Böylece vücudun ısı değişikliğine adaptasyonuna izin verilir. Örneğin dışarıda sıcaklık 35 derece ise klima çalıştırılacak ortamda sıcaklık, 5`er derece düşürülmeli ve son olarak 25 derecede sabitlenmeli. Klima kullanırken üst solunum yolu enfeksiyonu geçiren, kronik solunum hastalığı olan kişiler ile tüm çocuk ve yaşlıların özel özen göstermeleri gerekir. Klimaların yanlış kullanımı sinüzit rahatsızlığı olan kişilerde göz dibi iltihapları, beyin iltihabı, akciğer problemlerine, orta kulak rahatsızlığı geçirmiş kişilerde yüz felci, denge işitme sorunları, tonsilit gibi problemlerin olmasına yardımcı olabilir” dedi.

Hava kirliliği yüksek olan günlerde kapalı mekanlar tercih edilmeli

Ani soğuğun aynı zamanda adale tutulmalarına da neden olabileceğine dikkat çeken Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Hişam Alahdab “Aşırı sıcak havalarda kirli buharlar ve oluşan ozonun saatlerce asılı kaldığı biliniyor. Hava kirliliği özellikle öğleden sonraki saatlerde artabilir ve özellikle kronik akciğer hastalığı olanlarda, çocuklarda ve yaşlılarda sağlık sorunlarını tetikleyebilir. Hava kirlilik oranı yüksek olan günlerde kapalı mekanların tercih edilmesi özellikle risk altında olan insanlar için uygun bir davranış olur. Sıcakta kalmaması gereken hastaların ise gölge ve esintili bir mekânda olmaları yeterlidir. Klima her zaman şart değil. Klima kullanılacaksa, klimaları bilinçli kullanmak ve bakımlarını düzenli yaptırmak, eskidiyse yenilemek gerekir” diyerek klima kullanımına ilişkin ipuçları verdi.

  • Klimanın bakımı mutlaka yapılmalı
  • Filtreler temizlenmeli
  • Doğrudan klimanın soğuk rüzgarına maruz kalınmamalı
  • Sıcak / soğuk ortamlar arasında kademeli geçiş yapılmalı
  • Uyku esnasında uygun ayarlar yapılmalı ve fark etmeden soğuğa maruz kalınması önlenmeli