Çelik, "Çanakkale İli Tarım Sektörü Ortak Akıl Toplantısı"nda yaptığı konuşmada, dünyada 800 milyon aç, 1 milyar yoksul insan bulunduğunu, 39 ülkede gıdaya, 80 ülkede de suya erişimde sorun yaşandığını belirtti. 

Bu tablonun, geleceğin dünyasını gösterme açısından son derece önemli olduğunu vurgulayan Çelik, "Dünyada üretilen gıdaların yüzde 77'sini yüzde 20'lik kesim tüketiyor. Yüzde 80'ine ise yüzde 23'lük gıda kalıyor. Dengesizlikler her alanda almış başını gidiyor. Bu durum tabii ki sorunları da beraberinde getirecek." diye konuştu.

"Biz merhamet medeniyetinin temsilcileriyiz"

Çelik, Türkiye'nin bulunduğu bölgede de sorunları yaşandığını belirterek, şöyle devam etti: 

"3 milyon Suriyeliyi misafir etmişiz. Onlara ekmek veriyoruz. Ne yapacaksınız, başka yolunuz yok. Suriyelilerden şikâyet edenler de çıkıyor karşımıza. Ne yapalım? Denizlerde boğulmalarını başkaları gibi izleyelim mi? Biz merhamet medeniyetinin temsilcileriyiz. Atılan bombaları görüyorsunuz. Artık bebeklerin, çocukların nasıl katledildiğini izleyerek durmamız mümkün değil. Mutlaka bu vahşete karşı durmak ve en azından insanların bu vahşetten korunmalarıyla ilgili elimizden gelen gayreti göstermek adına buradaki 3 milyon sığınan vatandaşlara sahip çıkmak gayreti içerisindeyiz."

Bu sorunun yalnız Suriye'de değil dünyanın her yerinde yaşandığına işaret eden Çelik, şunları kaydetti:

"Somali'de 5 milyon insan açlıkla karşı karşıya, günlük ekmeği temin edemiyorlar. Afrika'nın genelinde ise 14 milyon insan açlıkla yüz yüze. Tarım kesimine diyorum ki uğraştığınız alan son derece önemli, kıymetli ve değerli. Dün de değerliydi bugün de değerli ama gelecekte daha da değerli olacak. Onun için bağımıza, bahçemize, ağılımıza, ahırımıza sahip çıkalım. Önümüzdeki 2030 yılına kadar 700 milyon insan yerlerinden hareket edecek, başka yerlere göç etmek zorunda kalacak. Şu anda 3 milyon insan bize geldi diye dünya kadar kıyamet kopuyor.

Avrupalılar 'Bize 100 bin Suriyeli gelirse halimiz ne olacak?' diyorlar ya 700 milyon insan yerinden hareket edecek. Onun için bazen Sayın Cumhurbaşkanı'mız diyor ya 'Dünya 5'ten büyüktür.' diye. Öyle köşklerde oturup kendi kafanıza göre kurallar koyarak dünyayı idare etmek mümkün değil. İdare edilemiyor artık. O sistemler eskidi. Yeni bir bakış açısına ihtiyaç var." 

Çelik, bilginin, emeğin, sermayenin; kitle imha silahları için, insanları yok etmek için değil insanları ihya etmek için kullanılması gerektiğini vurguladı.

"Damızlık üretim merkezleri oluşturduk" 

Yerli hayvancılığı öne çıkaracak çalışmalar yaptıklarına da değinen Çelik, "Şimdi 400 ila 500 bin hayvan ithal ediyoruz, 'etmeyelim arkadaşlar', bu olmuyor, Türkiye için uygun değil. Bu ithalat sadece bugün değil, 1970'de 80'de 90'da da var. Cumhuriyet'in kuruluşundan itibaren var." dedi.

Milli Tarım Projesi ile kendi kendine yeten bir hayvancılık sistemini, kendi halkının sofrada beklediği eti, sütü kendisi üreten bir hayvancılığı desteklediklerini anlatan Çelik, bu modelde 30 ilde mera hayvancılığı yetiştiricisi bölgesi ilan ettiklerini söyledi.

Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü: 

"38 ilimizde damızlık düve merkezi, 31 ilimizde damızlık koç ve teke merkezi, 13 ilimizde de damızlık manda üretim merkezleri oluşturduk. Amacımız, hayvancılık yapan üreticilerimizin, bu merkezlerden aracısız olarak kültür ırk değimiz verimli ırklardan uygun fiyatla alması ve hayvancılığı bu şekilde devam ettirmesi. Bu merkezler Türkiye'nin her yerinde oluşmaya başladı. Çok ciddi destekler var. Böylece ucuz mal temin edip hayvancılıkla uğraşan kardeşimiz inanıyorum ki daha hevesle ve şevkle çalışıp daha çok kazanacak. İşte biz üreticimizin daha çok kazanacağı bir hayvancılığı geliştireceğiz."

"Sütte sorun yaşamıyorsanız hayvancılıkta da yaşamazsınız"

Hayvancılığın gelişmesinin sütle yakından ilgili olduğunu vurgulayan Çelik, "19 milyon ton sütümüz var. Süt eğer yerini buluyorsa, sütte sorun yaşamıyorsanız, hayvancılıkta da yaşamazsınız." değerlendirmesinde bulundu.

Çelik, bu çerçevede Et ve Süt Kurumu olarak ilk kez süte müdahale ettiklerini hatırlatarak, yeni pazar arayışlarının devam ettiğini kaydetti.

"Milli Tarım Projesi çok önemli"

Milli Tarım Projesi'ne de değinen Çelik, Cumhuriyet'in kuruluşunun 100. yılı olan 2023'te tarımsal hasılayı 150 milyar dolara, tarımsal ihracatı da 17 milyar dolardan, 40 milyar dolara çıkarmayı hedeflediklerini bildirdi.

Çelik, bu projenin sivil toplum örgütleri, çiftçiler ve üreticilerle yapılan görüşmeler neticesinde hazırlandığını kaydetti. Çelik, Türkiye'nin ihtiyacının ve nerede neyin üretileceğinin planlandığı projenin, geleceğin Türkiye'si açısından önemini vurguladı. 

"Toprağımızı koruyacağız"

Çelik, toprakta sıkıntı olduğunu, üreticilerin bilinçli hareket etmesi gerektiğini belirterek, "Kimse üreticiye 'Toprakt bu kadar kimyasal ilaç kullanılmaz.' dememiş. Ne kadar çok gübre atarsan verim daha yüksek olur zannediliyor, hâlbuki tam tersi. Ne kadar çok su verirsen o kadar verim elde edilir zannediliyor. Yok, öyle bir şey." diye konuştu.

Toprağın kalitesinde ciddi sorunlar olduğunu belirten Çelik, toprağı korumak gerektiğini kaydetti.  Çelik, "Ülkenin birçok yerinde olduğu gibi Çanakkale'mizde deki ovalarımızı da tarımsal sit alanı ilan ettik. Sayıları 200'ü bulacak bu ovalara artık çivi çaktırmayacağız." dedi. 

"İstikrarlı yapı Türkiye'ye çok şey kazandıracak"

Türkiye'de peş peşe birkaç seçim yapıldığını, arkasından referandum geldiğini anlatan Çelik, "Şimdi bu yeni dönemde inşallah 2019'dan sonra 5 yılda bir seçim olacağı için 5 yıl herkes işine bakacak. Yani seçim seçim, her yıl hakikaten devlet bundan ciddi bir şekilde zarar görüyor. Ama 2019'da yeni sistemde seçim olacak. Devletin başkanı seçilecek. Hükümet kurulacak. Bir de 2024'te seçim olacak. Yani 4 ya da 4,5 sene herkes işine bakacak. Bu istikrarlı yapı Türkiye'ye çok şey kazandıracak." ifadelerini kullandı.