“Bakanlık olarak 50 araştırma enstitüsü, 13 AR-GE yetkisi olan gıda kontrol laboratuvarı, 9 veteriner kontrol enstitüsü, 1 AR-GE yetkili eğitim merkezi ile ülkemizin en büyük AR-GE organizasyonuna sahibiz. Kamu olarak uzman insan kaynağımızı, bilgi birikimimizi, kurumsal kapasitemizi özel sektörün ve üniversitelerimizin kullanımına açmış bulunuyoruz.”

Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik, AR-GE faaliyetlerine ilişkin aşağıdaki açıklamayı yaptı:
“Tarımsal kalkınmayı, hedeflediğimiz amaç doğrultusunda yapabilmemiz için faaliyetlerimizi bilimin rehberliğinde yapmamız önem taşımaktadır. Kamunun, üniversitelerin ve özel sektörün bu noktada üzerlerine düşen görevleri yapması ve işbirliği içerisinde hareket etmesi gerekmektedir. 
Tarımda hedeflerimize ulaşmamız için hem verimi hem de geliri arttırmak durumundayız. Bu kapsamda AR-GE çalışmaları büyük önem taşımaktadır. Bakanlığımız bünyesinde 73 merkezde Ar-Ge çalışmaları yapılmaktadır. Bazı enstitülerimizin tarihi Osmanlı dönemine uzanmaktadır. Yani 100 yıllık birikime sahip enstitülerimiz var. Ayrıca Bakanlığımız, özel sektörün AR-GE çalışmalarını da yetkilendirmekte, denetlemekte ve akredite etmektedir. Bu kapsamda 180 firma, AR-GE yapmak üzere Bakanlığımız tarafından yetkilendirilmiş bulunuyor. Ayrıca geçtiğimiz yıl önemli bir karar alarak AR-GE çalışmalarına verdiğimiz destek miktarını 10 kat daha arttırdık. Üst limiti 300 bin TL’den 3 milyon TL’ye çıkardık. Verdiğimiz bu destek, AR-GE’ye verdiğimiz önemi göstermektedir. Çünkü Bakanlık olarak AR-GE’yi tarımın olmazsa olmazı olarak görmekteyiz.
Bu anlamda AR-GE çalışmalarından güzel neticeler alıyoruz. Mesela genetik kaynakların korunması çalışmalarımız var. Bu kapsamda büyükbaş, küçükbaş ve kanatlı hibritlerinden 62’si, su ürünlerinde ise 4 çeşidi tescillenmiş durumda. Yumurta tavukçuluğunda 3 adet damızlık hat geliştirildi. 5 adet patates çeşidi tescillendi. 6 çeşidin ise tescil süreci devam ediyor. Geliştirdiğimiz sebze tohumu kullanım oranı %10’dan %60’a çıkarıldı. Buğday ekim alanlarının azalmasına rağmen, üretimde artış sağlandı. Diyet amaçlı kavuzsuz arpa üretimi başarıldı ve tescillendi. Şap hastalığına karşı geliştirilen aşılarla ithalat sonlandırıldı. Kimyasal gübrelere alternatif yerel mikrobiyal gübre üretilerek tescile sunuldu.
Ülkemizin AR-GE harcamalarının GSMH’ya oranı %1.06 düzeyinde. Tarım sektörünün GSMH içindeki payı yüzde 7. Genel AR-GE harcamaları içindeki tarımsal AR-GE’nin payı ise %3,5. Bu oranı 5 yıl içerisinde %7’ye çıkarmayı hedefliyoruz.
Ayrıca özel sektörden elini daha fazla taşın altına koymasını istiyoruz. Zira tarımsal AR-GE’de özel sektörün katkısı %3’lerde. Bu rakam son derece düşük bir rakam. Sektörün geleceği açısından ilk etapta bunun %30’lara ve daha sonra da ilerleyen zamanda %50’lere çıkarılmasını hedefliyoruz. Bu konuyu, tarımımızın geleceği açısından oldukça önemli görüyoruz. 
5 yıllık planlamamıza göre tarımsal AR-GE harcamalarımızı 1.6 milyar TL’ye çıkarmayı hedefliyoruz. Özel sektörümüzden bu noktada 900 milyon TL’lik katkı bekliyoruz. Bu 900 milyon TL’lik harcamanın 630 milyonunu dolaylı bir şekilde zaten biz karşılayacağız. 
Bakanlık olarak 50 araştırma enstitüsü, 13 AR-GE yetkisi olan gıda kontrol laboratuvarı, 9 veteriner kontrol enstitüsü, 1 AR-GE yetkili eğitim merkezi ile ülkemizin en büyük AR-GE organizasyonuna sahibiz. Kamu olarak uzman insan kaynağımızı, bilgi birikimimizi, kurumsal kapasitemizi özel sektörün ve üniversitelerimizin kullanımına açmış bulunuyoruz. 
Tarımda herkes için ekmek var. Tarımda gelecek var. Amacımız üretimdir, verimdir, kalitedir, tarımın geleceğidir. O nedenle herkese büyük sorumluluklar düşmektedir. Biz Bakanlık olarak bu sorumluluğun bilincinde; bütün imkânlarımızın özel sektörün hizmetinde olduğunu belirtmek isterim.”