Fakıbaba, Bakanlığın yayın organı Türktarım Dergisi'ne verdiği röportajda özel yaşamıyla ilgili detayları paylaştı.

Çocukluk döneminden bahseden Fakıbaba, "Çok küçük bir sokağımız vardı, orada top oynardık, sanki stadyum gibi gelirdi bize. Bazen paramız olmadığında top da olmazdı. Biz de bir bezin içerisine saman doldururduk, onunla oynardık." şeklinde anılarını aktardı.

Fakıbaba, çocukken okuldan sonra babasının dükkanında çalıştığını anlatarak, "Dükkanın önünde bir portakal sandığı vardı, hiç unutmam, onun üzerinde yorgan ipliğidir, taraktır, aynadır, ne varsa koyardım. Babamın dükkanına gelenler de benden alışveriş yapardı. Ben, paramı o yaşta kazanmaya başlamıştım. Bu durum çok hoşuma giderdi. Terzi çıraklığı da yaptım, dondurmacılık da yaptım. Hiçbir şey olmazsa babamın dükkanındaki gömleklerden üzerime atar, çarşıda satardım, 'gömlek.. gömlek.. gömlek..' diye bağırarak." ifadesini kullandı.

Sabahları babasından 25 kuruş harçlık aldığını belirten Fakıbaba, 10 kuruşa nohut dürüm alıp bir elinde nohut dürüm yiyerek, bir elinde kitap okuyarak okula gittiğini anlattı.

"Şimdi ameliyat yapabilir miyim?"

Fakıbaba, teyzesinin oğlundan esinlenerek doktor olmaya karar verdiğini, ilk mecburi hizmete gittiği Iğdır'ın ikinci memleketi olduğunu belirtti.

Belediye Başkanı olduğu 2004 yılından sonraki 5 yıl doktorluğu özlediğini ifade eden Fakıbaba, şöyle devam etti:

"Fakat tabii o 5 yıldan sonra bu istek gittikçe azaldı, şimdi unuttum diyemem ama çok ağırlaştık yani. Yani genel cerrahlık bir meslekti. Şimdi bir ameliyat yapabilir miyim? Herhalde 1-2 ay bir arkadaşımın yanında asistan olarak çalıştıktan sonra ameliyat yapabilirim diye düşünüyorum. Ben yaptığım işlerden hep zevk alarak yapmışımdır. İnanıyorum, yarın bana deseler bu binayı temizleyeceksin, yine zevkle ben bu binayı temizlerim. Yani benim için öyle bakan olmak, falan olmak arasında bir fark yok. Neticede ben bir doktorum ve Ahmet Fakıbaba'yım, bana sorduklarında hiçbir zaman ben Bakan, Belediye Başkanı, Milletvekili titrini kullanmadım. Doktor Ahmet Fakıbaba derim."

Fakıbaba, Şanlıurfa'da bulunduğu dönemde bahçeleri olduğuna işaret ederek, hayvanları çok sevdiğini ve çocukluğunda köyde vakit geçirdiğini ifade etti.

Türk insanının çok başarılı olduğunun altını çizen Fakıbaba, şunları kaydetti:

"Planlı, programlı bir işe yatkınlığımız yok. Ama bakın Cumhurbaşkanımız 15 yıl içerisinde, 2002'den 2017'ye kadar tek başına bir liderin neler yapacağını bütün Türkiye'ye ve dünyaya gösterdi. Esasında Cumhurbaşkanımızın çalışmalarından örnek alınması lazım, bizim ondan örnek almamız lazım. Büyük Atatürk'e teşekkür ediyorum, çok güzel şeyler yaptı ama onun arkasından devamı gelmedi. Bir rahmetli Menderes bir 10 yıl, arkasından bir Özal dönemi, arkasından Recep Tayyip Erdoğan dönemi. Geriye dönüp baktığımda kayıp dönemler var. Eğer o kayıp dönemler olmamış olsaydı yani Menderes, Özal ve Cumhurbaşkanımızın dönemi gibi diğer dönemler de devam etmiş olsaydı şimdi Türkiye çok farklı bir yerdeydi, yani çok farklı bir Türkiye ortaya çıkabilirdi."

Fakıbaba, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığını vatandaşla buluşturacaklarını belirterek, çiftçinin, üreticinin ve tüketicinin 24 saat ulaşabileceği, TİMER adında bir çağrı merkezi üzerinde çalıştıklarını aktardı.