Yıldırım ve Guterres, basına kapalı yapılan görüşmenin ardından ortak basın toplantısı düzenledi.

Başbakan Yıldırım, toplantıda konuşmasında, Guterres'i ağırlamaktan duyduğu memnuniyeti ifade ederek, "Görevi devraldıktan sonra, ilk ülke ziyaretlerinden biri olması bizim için önemli ve anlamlıdır. Bu hususun BM ile güçlü işbirliğimizin, Türkiye'nin bölgede yaşanan sorunlara çözüm konusunda aktif katılım sağlamasının bir tezahürü olarak görmekteyiz. Genel Sekreterle bugünkü görüşmemizde ülkemizle BM arasındaki yakın iş birliğimizi birçok yönüyle ele aldık." diye konuştu.

BM'nin kurulduğu günden bu yana uluslararası toplumun karşı karşıya olduğu sorunların değişiklik gösterdiğini ve boyut olarak farklı bir durumun tezahür ettiğini dile getiren Yıldırım, şöyle devam etti:

"Bununla beraber uluslararası barış, istikrar ve refahın temini için mevcut olan en kapsayıcı platform hala BM olmaya devam etmektedir. Türkiye'nin de kurucusu olduğu BM ile ilişkilere ülke olarak önem veriyoruz. Güçlenen ekonomimiz, yürüttüğümüz aktif ve çok boyutlu dış politika ile ülkemizin BM sistemine yaptığı katkılarda da son yıllarda kayda değer artışlar görülmektedir. Diğer yandan bu yeni sorunların çözümüne gerçekçi katkılarda bulunmak için BM'nin esaslı bir reform ihtiyacı olduğu da bir gerçektir. Türkiye, bu reform talebinin en kuvvetli savunucusu olan ülkelerden biridir. Dünyada yaşanan karışıklıklar, göçle mücadele ve bölgesel anlaşmazlıkların sona erdirilmesinde BM'nin daha etkin rol alması için böyle bir reformun kaçınılmaz olduğunu düşünüyoruz."

"TÜRKİYE'NİN ORTAYA KOYDUĞU ÇABALARIN SONUÇLARINI GÖRÜYOR OLMAKTAN MUTLULUK DUYUYORUZ"

Başbakan Binali Yıldırım, çok boyutlu krizlerin, bölgesel anlaşmazlıkların had safhaya ulaştığı bir dönemin yaşandığına işaret ederek, Türkiye'nin dış politikasının önemli özelliklerinden birini, "dostlukları artırmak, düşmanlıkları azaltmak" şeklinde sıraladı.

Bu çalışmalara en yakından başladıklarını anlatan Yıldırım, şunları kaydetti:

"Suriye'deki iç savaşın sona erdirilmesi konusunda Türkiye'nin ortaya koyduğu çabaların bugün sonuçlarını görüyor olmaktan büyük bir mutluluk duyuyoruz. Ayrıca yıllardan beri anlaşmazlığımız devam eden ülkelerle sorunlarımız çözdük ve ilişkilerimizi her bakımdan geliştirdik ve geliştirmeye gayret ediyoruz. Türkiye, birçok konuda BM'nin barış ve kardeşlik çabalarına katkı sağlamaktadır. Eş başkanlığını yürüttüğümüz Arabuluculuk Dostlar Grubu, Medeniyetler İttifakı gibi inisiyatiflerde Türkiye, etkin olarak yer almakta, uluslararası insani zirve toplantısını gerçekleştirmekte ve gelişmiş ülkelerle az gelişmiş ülkelerdeki bağların güçlendirilmesine çok büyük katkı sağlamaktadır. İstanbul'un, temsil edilen BM kuruluşlarının tek çatı altında toplanıp bir merkeze dönüştürülmesi konusunu da Türkiye olarak önemsiyoruz ve bu konuda düşüncelerimizi Sayın Genel Sekreterle paylaşma fırsatı bulduk. Ayrıca Suriye ve Irak'taki yaşanan gelişmeleri, DEAŞ'la mücadele konusunu, PKK, YPG ve PYD gibi terör örgütlerinin bölgedeki faaliyetlerini, ülkemizin bu konudaki hassasiyetlerini Sayın Genel Sekreterle paylaşma fırsatı bulduk ve bölgede kalıcı istikrarın sağlanması için yapılması gereken işler, atılması gereken adımlar konusunda da görüşlerimizi ifade etme fırsatı bulduk."

“TÜRKİYE, SURİYE VE IRAK’TA YAŞANAN SORUNLARIN BAŞLADIĞI İLK GÜNDEN BU YANA İNSANİ BAKIMDAN BİRÇOK GAYRETİ ORTAYA KOYDU”

Yıldırım, özellikle Halep'te son yaşanan olaylardan sonra ateşkesin temin edilmesi ve Halep'ten çıkan sivillerin emniyete alınıp, onlara gerekli yaşam imkanlarının sağlanması konusunda da Türkiye'nin öncü rol oynadığını, 10 binlerce insana kalacak yer, yiyecek aş imkanı sağladığını anlattı.

Başbakan Yıldırım, Türkiye'nin Suriye ve Irak'ta yaşanan sorunların başladığı ilk günden bu yana insani bakımdan birçok gayreti ortaya koyduğunu ifade ederek, "Türkiye, bugün 3 milyon civarında Suriyeli, Iraklı mülteciye ev sahipliği yapmaktadır ve bunu yaparken de doğrusu başka ülkelerden kayda değer bir destek almadan bunu başarmış durumdadır. Bunu da bütün dünya görmektedir, bilmektedir. Biz istiyoruz ki, bu bölgedeki sorunların sonlandırılmasında herkes üzerine düşen görevi yapsın, yük paylaşımında cimrilik göstermesin." diye konuştu.

Kıbrıs'ta devam eden barış görüşmelerinin olumlu bir sonuca ulaşması bakımından Türkiye'nin her zaman yapıcı bir tutum izlediğini ve bundan sonra da bunun sürdürüleceğini belirten Yıldırım, "Ancak buradaki ince nokta Kıbrıs Türk halkının geleceğinin teminat altına alınması ve beklenmedik bir tatsız olayın yaşanmamasıdır. Güvenlik ve garantilikler konusu, Türkiye için vazgeçilmez hususlardır. Ayrıca adada kurulacak yeni yönetim şeklinde adil, eşit, her iki tarafın temsil edileceği bir yapının oluşturulması da olmazsa olmaz hususların başında gelmektedir." ifadesini kullandı.

Yıldırım, görüşmede, Orta Doğu barış sürecindeki görüşlerin de paylaşıldığını dile getirerek, 15 Temmuz darbe girişimi ve sorumlularına ilişkin aydınlatıcı bilgiler verildiğini, bu konuda BM'nin üstleneceği rol olup olmadığı konusunun da değerlendirildiğini aktardı.

Başbakan Binali Yıldırım, "Bilinmelidir ki Türkiye, bir hukuk devletidir, darbe girişimine kalkışanların bunun karşılığını da hukuk içerisinde görmelerinden daha doğal bir şey yoktur. Bu konuda da Türkiye hukuk içerisinde gereken çalışmaları kararlılıkla sürdürmeye devam edecektir." değerlendirmesinde bulundu.

"BUGÜN DÜNYADA MÜLTECİ KONUMUNDA 55 MİLYON İNSAN BULUNUYOR"

Başbakan Yıldırım, bir gazetecinin, "Görüşmede, Suriyeli mülteciler konusunda somut bir adım atıldı mı?" sorusu üzerine, dünyada mülteci konumunda 55 milyon insan bulunduğunu belirterek, bu sayının BM'ye tabi ülkelerin 120'sinin nüfusundan daha fazla olduğunu söyledi.

Bu durumu en yakın bilen ve tecrübe eden ülkenin Türkiye olduğunu aktaran Yıldırım, şunları kaydetti:

"Türkiye mültecilere yaklaşımında asla cimri olmadı, menfaat peşinde olmadı. Biz insanlığımızın gereğini yaptık. Komşularımız ölümden canlarını kurtarmak için bize sığındı. Biz de kapımızı açtık, ekmeğimizi paylaştık. Biz bize yakışanı yaptık. AB'nin mülteci akınını önlemek için bizimle yaptığı bir anlaşma var. Bu anlaşma ağır aksak da olsa yürüyor. İstiyoruz ki, bu konuda duyarlılık daha fazla olsun. Diğer taraftan da asıl çözüm, bu mültecilere bakmak değil, asıl çözüm bunların memleketlerine geri dönüp, orada yaşamlarını sürdürmeleri. Bugünlerde dile getirilen güvenli bölge, uçuşa yasak bölge konusunu da bu çerçevede değerlendirmek lazım. Onu, Amerikalı dostlarımızla görüşüyoruz. Oluşturulacak güvenli bölge, mültecilerin herhangi bir tehlike yaşamadan yerleşecekleri, hayatlarını sürdürecekleri, terörden arındırılmış bölgeler olmalı."

Başbakan Yıldırım, bu konuda BM'ye de önemli görevler düştüğüne dikkati çekerek, "Doğrusu Sayın Genel Sekreter'in bundan önceki görevi dolayısıyla mülteciler konusunda çok ciddi gayretleri oldu. Türkiye'ye sayısız defa geldi, mültecilerin sorunlarıyla yakından ilgilendi. Dolayısıyla bu konuyu en iyi bilen insanlardan birisi. Öyle ümit ediyorum ki, yeni görevinde de bu kanayan yarayı tüm insanlığa mal edecek. Bundan sonra bu sorunların daha fazla yaşanmaması için gerekli uluslararası tedbirlerin alınması da mümkün hale gelecektir." dedi.