Basın çalışanlarının demokrasiye çok büyük katkılarının olduğunu ve bunun için sözlerinin başında teşekkür etmek istediğini belirten Yıldırım, şöyle devam etti:

“Çünkü 15 Temmuz’u beraber yaşadık. 15 Temmuz’un kahramanlarını sayarken önce yüce Türk milleti, Cumhurbaşkanımız, Hükümetimiz ve medya... Tabii savcılarımız var, kolluk kuvvetlerimiz var, memleketini milletini seven askerlerimiz var ama medyanın oradaki duruşu, durumdan vazife çıkarak meseleye sahip çıkması bu büyük felaketin bertaraf edilmesinde Türkiye’nin istiklalinin, istikbalinin muhafaza edilmesinde çok büyük katkısı var. Onun için sizlere, görsel ve yazılı basınımızın temsilcileri olarak çok teşekkür ediyorum. Bu kahramanlıkla siz artık görevlerin en güzelini yaptınız.”

RTGD’nin 1978’den bu tarafa sektöre önemli hizmetler yapan güzel bir meslek örgütü olduğunu dile getiren Yıldırım, derneğin medya sektörü çalışanlarının mesleki bilgi ve birikimlerinin gelişmesine çok büyük önem verdiğini ve katkı sağladığını aktardı.

Başbakan Yıldırım, RTGD’nin sektör mensuplarını takdir ve teşvik verici özelliğinin de bulunduğunu ifade ederek şunları söyledi:

“Bu yaptığınız tören, artık bir geleneğe de dönüştü. Medya Oscarları Töreni, 1979’dan beri yapılıyor. Bu gece 38. defa bu ödüller sahiplerini bulacak. Radyo Televizyon Gazetecileri Derneği, tek kanallı siyah beyaz TRT’li günlerden bu günlere uzanan zaman diliminde verdiği ödüllerle haklı bir yer sahibi oldu. Eskilerin dediği gibi, ‘Marifet iltifata tabiidir’, ‘Alıcısı olmayan mal, zayidir.’ Gerçekten sektör için de bu ödüller aynı zamanda arkadaşlarımız için bir motivasyon kaynağı olarak görülebilir. Medya sektörü açısından o yayın mevsiminin en kapsamlı, en yansız değerlendirmesi olarak ele alınıyor ve bunlar çok tiziz bir şekilde değerlendiriliyor ve sonuçta ödüle hak kazananlar burada ödülleriyle buluşmuş oluyor.”

"SİZ KAMPANYANIN VAZGEÇİLMEZ BİR UNSURUYDUNUZ"

Yıldırım, başta dernek başkanı olmak üzere, dernek yöneticileri ve üyelerini bu uzun soluklu çalışmalarından dolayı da tebrik etti.

RTGD yönetiminde kadınların ağırlığının fazla olduğuna dikkati çeken Yıldırım, bir işe kadın değince de o işin güzel olmasından doğal bir şey olmayacağını vurguladı.

Dernekteki kadın ve erkelerin el ele, birlikte güzel işler yaptığını aktaran Yıldırım, bu güzel işlerin de artarak devam etmesini temenni etti. Başbakan Yıldırım, şunları kaydetti:

“Gece gündüz demeden yılın her günü, her anı yürütülen bir faaliyet, eğer bir istek olmazsa, aşk olmazsa yapılamaz, başarılı olmak da mümkün değil. Biz bunun en yakın şahidiyiz. Kampanya döneminde gece gündüz demeden bizimle birlikte koşturdunuz gördük. Hiç yorulma nedir bilmediniz, ‘Öf’ bile demediniz. ‘Aman ha yeter ki her türlü haberi, her türlü bilgiyi vatandaşlarımıza gecikmeden, zaman kaybetmeden aktaralım.’ Aslında biz kampanya yaptık. ‘Evet’ kampanyası yapanlar oldu ‘hayır’ kampanyası yapanlar oldu ama siz burada kampanyanın vazgeçilmez bir unsuruydunuz, bir paydaşıydınız ve sizin yaptığınız bu yayınlar, vatandaşlara kitleler halinde düşüncelerimizin aktarılması, bir anlamda kanaatlerin oluşmasına da çok büyük katkı sağladı. Medya mensuplarının Türkiye’nin, demokrasisinin daha güçlenmesi ve ülkemizin gerek özgürlüklerin, kişi hak ve hürriyetlerinin çok daha yerleşik hale gelmesi için çok önemli ve çok ciddi bir ihtiyaç olduğunu bir kez daha paylaşmak istiyorum.”

"EĞER KONUŞUYORLARSA SİZE GÜVENİYORLAR"

Demokrasisi gelişen ülkelerde halkın özgür haber alması sayesinde sorunların tartışarak, konuşarak çözüme kavuşturulacağını anımsatan Yıldırım, bunları bastırmak ve gündemden düşürmenin çözüm olmadığını, daha sonra büyüyerek tekrar geleceğini belirtti.

Açık toplumlarda, demokrasisi gelişen toplumlarda her şeyin konuşulması gerektiğini bildiren Yıldırım, eğer konuşulmuyorsa o zaman bu durumun düşünülmesi gerektiğini ifade etti.

Yıldırım, genel müdürlük yaptığı dönemde yaşadığı bir olayı da şöyle anlattı:

“Yıllar önce genel müdür olarak göreve başladığımda bana yanımda çalışan arkadaşlar, ‘Efendim eskiden buradaki yolcular, hiç seslerini çıkarmazlardı, konuşmazlardı. Gemilere biner giderlerdi, selam bile vermezlerdi. Şimdi öyle bir durum yok. Sürekli tenkit ediyorlar’ dediler. Ben de dedim ki 'Bundan endişe duymayın arkadaşlar. İnsanlar, ne zaman konuşmaz, sizden umudunu kestiği zaman. Eğer konuşuyorlarsa size güveniyorlar. Düzelteceğinize inanıyorlar da onun için bir şey söylüyorlar. O yüzden iyi yolda gidiyoruz merak etmeyin bir müddet sonra konuşmalar da azalacak, size takdirlerini teşekkürlerini de sunacaklar.' O yüzden vatandaşın sesine kulak vermek ve onun söylediklerine göre iş yapmak en doğrusudur. Vatandaştan kaçarak, onunla yüzleşmekten kaçarak siyaset de hizmet de yapamazsınız ve vatandaşı mutlu da edemezsiniz. Onun için bu anlayışla biz 15 yıldır vatandaşımızın her defasında desteğini arkaya alarak bugünlere geldik. Bu anlayışımıza da devam edeceğiz.”

Başbakan Yıldırım, AKPM'nin Türkiye'yi tekrar denetime tabi ülkeler grubuna aldığını ifade etti.

Yıldırım, bu karara yönelik, "Bu çok haksız, maksadını aşan bir karardır. Şiddetle kınıyorum. Bu kararın arkasında görüyoruz ki Türkiye'yi bölmeye çalışan terör örgütünü terör listesinden çıkarma gayretinde olan ülkelerin milletvekilleri var. Bizimkiler de onlara katıldı, bizim HDP'li milletvekilleri de hiç şaşırmadık." ifadelerini kullandı.

Talihsiz bir karar alındığını vurgulayan Yıldırım, "Bu şu tehlikeyi beraberinde getiriyor, Avrupa'da son yıllarda İslam korkusu, İslamofobi, ırkçılık yükselişte. Avrupa'nın makul partileri, Avrupa'nın bir anlamda sessiz çoğunluğuna hitap eden, vicdanı olan partiler de gelecek korkusuyla maalesef bu marjinal partilerin söylemlerinden korkuyorlar ve onlarla yarışa giriyorlar. Bu kötü bir gidiştir." değerlendirmesinde bulundu.

"TÜRKİYE BELKİ BİR KAYBEDER AMA AVRUPA BİRLİĞİ İKİ KAYBEDER"

Başbakan Yıldırım, bu gidişatın Avrupa Birliği için de bir tehdit oluşturduğunu ve Türkiye-Avrupa Birliği ilişkilerine hiçbir katkı sağlamadığını vurgulayarak sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bu işten Türkiye belki bir kaybeder ama Avrupa Birliği iki kaybeder. Bunun da bilinmesi lazım. Çünkü Türkiye DEAŞ'a, PKK'ya karşı Suriye ve Irak'taki otorite boşluğundan doğan göçmen akınına karşı verdiği mücadele ve yaptığı fedakarlıkla sadece bu bölgede ölüm korkusu içerisinde olan insanları kurtarmıyor, aynı zamanda Avrupa'nın da güvenliğini sağlıyor."

Yıldırım, Avrupa'nın bu gidişat yerine Türkiye ile ilişkilerini geliştirmesi gerektiğini vurguladı.

"HALKIN KARARI MAHKEMEYLE DÜZELTİLMEZ"

Türkiye'nin anayasa değişikliğine yönelik bir referandum gerçekleştirdiğini anımsatan Yıldırım, "Bu referandum süresince her şeyi konuştuk. Bu siyasetin tabiatından kaynaklanan bir iştir. Seçim sathı mahalline girdiğiniz, meydanlara indiğiniz zaman herkes tezini en iyi şekilde savunmak için gereken şeyleri söylüyor. Biz de onu yaptık. Artık bu iş bitti. Vatandaş kararını verdi. 'Karar eksikti, fazlaydı, şu kadar oy fark vardı vesaire...' Hukuki meşruiyet bellidir, yüzde 50 artı 1. Başından beri onu söyledik. Hayır oyları bir fazla olsaydı o geçerli olacaktı." dedi.

Evet oyları bir fazla olsa onun geçerliği olacağını aktaran Yıldırım, şunları kaydetti:

"Efendim şimdi Türkiye'de çok büyük ayrışma var, ne olacak?' Ben soruyorum, İngiltere'nin birlikten çıkarken yaptığı oylamada fark bizimkinden az. Orada bu konuşuluyor mu? Yani 'birlikten çıkmayalım' diyenler 'Yok biz bunu tanımayız böyle şöyle olmaz' muhabbeti var mı? Demokrasi halkın iradesine, kararına saygı göstermektir. Halkın kararı mahkemeyle düzeltilmez. Böyle bir usul yok. Neyse, artık hukuki yolları herkes kendine göre deneyecek, yapacak. Ona yapacak bir şey yok. Buna da saygımız var ama şiddet, sokağı hareketlendirmek bunlar asla kabul edilemez. Çözüm yeri hukuktur, Meclis'tir. Ülkenin bütün sorunları konuşulur."

Yıldırım, bundan sonra önlerine bakacaklarını, yeni sistemin uyum yasalarını çıkaracaklarını, gereken uzlaşmaları yapacaklarını vurgulayarak "Gerçi buradan hocama fazla iş kalmadı. 40 yıllık hayali gerçeğe döndüğü için hocam yeni başka bir mevzu seçip orada bir kitap yazabilir." diye konuştu.

"DEMOKRASİNİN VAZGEÇİLMEZ ARACIDIR"

Başbakan Yıldırım, geleneksel hale gelen Radyo Televizyon Gazetecileri Derneği Ödül Töreni'nde bulunmaktan mutluluk duyduğunu ifade etti.

Ödül alan ve almayan tüm basın mensuplarını tebrik eden Yıldırım, işini titizlikle yapan ve ülkenin, milletin bilgilenmesine katkı sağlayan herkesin makbul olduğunu söyledi.

Yıldırım, salondaki medya mensuplarına hitaben, "Medya bizim 4'üncü kuvvetimizdir. Demokrasinin vazgeçilmez aracıdır. O bakımdan biz sizi kendimizden ayrı tutmuyoruz. Çünkü biz olmasak sizin işiniz yok, siz olmazsanız bizim işlerin tadı tuzu kalmaz. Onun için bazen güzel bazen iyi bazen gergin birlikte yaşamayı en güzel şekilde beceren ve örneğini ortaya koyan medya ile siyasettir. Medya ile siyaset iyi anlaşıyorsa ondan sonra herkes haydi haydi anlaşır. Bir problem çıkmaz." şeklinde konuştu.

Törene, Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Ahmet Arslan, TBMM Başkan Vekili ve Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın, AK Parti Genel Başkan Yardımcıları Hayati Yazıcı ve Cevdet Yılmaz, AK Parti, MHP milletvekilleri ile medya ve sanat camiasından isimler katıldı.