Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sırasında Genelkurmay Başkanlığı'ndaki eylemlerle ilgili aralarında sözde "yurtta sulh konseyi" üyelerinin de yer aldığı 221 kişinin yargılandığı "çatı" davası sanıklarından Veysel Özmen, olay gecesi tanımadığı bir subaydan saat 23.00 sıralarında kendisinin ve kışlanın güvenliğini sağlamak üzere silah aldığını söyledi.

Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi'nde görülen davanın duruşmasında, iddianamede Özel Kuvvetler Komutanlığı (ÖKK) personelinin saat 21.22'de karargahı işgal etmesinden itibaren gece boyunca darbecilerin kontrolündeki karargahın iç bölgesi ve nizamiye bölgelerinde silahlı olarak güvenliğini sağladığı belirtilen ve olay tarihine kadar binbaşı rütbesiyle Genelkurmay İstihbarat Başkanlığında görevli Özmen savunmasını yaptı.

Özmen, olay tarihinde bir başka subaya vekalet ettiğini, akşam saatlerinde sivil memurun getirdiği haftalık değerlendirme raporlarını Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar ve o tarihte Genelkurmay İkinci Başkanı olan Orgeneral Yaşar Güler'in sekreteryalarına bıraktıktan sonra odasına döndüğünü ifade etti.

Odasının, güney nizamiyeye yakın olduğunu, saat 21.30 sıralarında dışarıdaki koşuşturmayı duyduğunu, ne olduğunu anlamak için bahçeye çıktığını anlatan Özmen, şöyle devam etti:

"Güney nizamiyede normalden fazla silahlı, teçhizatlı asker gördüm. Önce tatbikat olduğunu düşündüm. Sorduğum bir personel, Genelkurmaya saldırı olacağını, herkesin mevzi aldığını söyledi. Daha önceki terör eylem ikaz emirleri nedeniyle bu durumu önemsemedim. Buradan kuzey nizamiyeye gittim, burada da fazla personel olduğunu gördüm. Milli Müdafaa Caddesi'nin olduğu yere doğru yürüdüm. Nöbetçi iki personel dışında kimse olmadığını gördüm. Nöbet kulübesinde beklemeye başladım. Arka taraftan, güney nizamiye bölgesinden silah sesleri geldi. Terör saldırısının başladığını düşündüm. Nöbet kulübesindeki telsizden yaralılar olduğu, acil ambulans gönderilmesi anonsu yapılmaya başlandı. Birkaç numarayı arayarak, neler olduğunu öğrenmeye çalıştım. Telefonlarıma hep askerler çıktı. Onlar da ne olduğunu bilemediği için ne olduğunu öğrenemedim. Cep telefonum yanımda olmadığı için başka yeri de arayamadım."

- Tanımadığı kişiden silah aldığını ileri sürdü

Bu sırada karşılaştığı, tanımadığı kamuflajlı birinin saat 23.00 sıralarında, "Silahlı olmayan var mı?" diye sorduğunu, tabancasının evde olduğunu söylediğini savunan Özmen, bunun üzerine bu kişinin MP5 makineli tabanca verdiğini aktardı.

Özmen, "Silah sesleri nedeniyle saldırı olduğunu düşündüm. Emniyetimi sağlamak ve karargahı koruyabilmek üzere silahı aldım" şeklinde savunma yaptı.

Rütbesiz iki askerle kulübede bulunurken ilerleyen saatlerde arka taraflara helikopterlerin inip kalktıklarını duyduğunu, halkın Genelkurmay Başkanlığı çevresinde toplanmaya başladığını gördüğünü ifade eden Özmen, "vatandaşların, karargaha yapılan saldırı nedeniyle kendilerine destek için toplandıklarını zannettiğini" öne sürdüVatandaşların kışlanın içine girdiğini aktaran Özmen, bu esnada helikopterlerden açılan ateş sesini duyduğunu söyledi. Özmen, içeri giren vatandaşların koşarak kışlayı terk etmeye başladıklarını belirterek, şöyle konuştu:

"Vatandaşlar karargahı boşalttıktan sonra yaşananların terörden farklı bir şey olduğunu düşündüm. Ancak yanımda telefon olmadığı ve haberlere bakamadığım için kimler tarafından yapıldığını, ne olduğunu anlayamadım. Saat 04.00 sıralarında ne olduğunu öğrenmek için güney nizamiyeye doğru yürüdüm. Ancak bir üsteğmen oraya doğru gidenlere ateş edildiğini söyledi. Bendeki silahı bu üsteğmene verdim. Ben de gece boyunca ayrılmanın tehlikeli olacağını düşündüğüm için bulunduğum mevzi bölgesinde kaldım."

Özmen, "FETÖ mensuplarının darbe girişiminde bulunduğunu sabah evine gittikten sonra öğrendiğini" ve örgütle ilgisi olmadığını iddia etti.

Mahkeme Başkanı Oğuz Dik'in, "Normalde sabaha kadar kulübede beklemek zorunda mısın? Niye bekledin? 12 yıldır istihbarattasın. İddianameyi de okudun. Sen ne gördün?" sorularını yönelttiği Özmen, "Kulübede beklemem gerekmiyordu. Darbe girişiminin olduğu açık. Ben bu işin yanıltılan kısmındayım." dedi.

Dik'in, "Kim yanılttı? Kim sana oraya geçmeni söyledi?" diye sorduğu Özmen, "Bir terör saldırısı olduğunu düşündüğüm için kendi inisiyatifimle geçtim." ifadesini kullandı.

"Tanımadığın adamdan silah alıyorsun" sözü üzerine Özmen, "Ambulans, çatışma sesleri vardı. Bunun üzerine bir değil, iki silah bile verilse alırdım." diye konuştu.

- Soru üzerine beyanını değiştirdi

Başbakanlığın avukatı Süleyman Ayhan'ın sorusu üzerine Özmen, MP5 silahın kendisine saat 23.00 sıralarında verildiğini söyledi. Bunun üzerine Ayhan, "21.26'da sende silah var. İdari tahkikat raporunda da var" dedi ve dosyadaki görüntüleri gösterdi. Bunun üzerine Özmen, önceki beyanını değiştirerek, "21.25'te binadan çıktım. Arka tarafa gittiğimde yaklaşık 21.30'du. Birkaç dakika sonra çatışma sesleri geldi. Bundan 15-20 dakika sonra bana silah verildi." diye konuştu.

Avukat Ayhan ve Mahkeme Başkanı Dik, Özmen'e, tanımadığı bir askerden silah alması, ardından bunu yine tanımadığı başka bir askere vermesiyle ilgili soru yöneltti. Özmen, "Arka taraftan çatışma sesleri geliyor, yaralılar var. Ambulans sesleri geliyor. Bu ortamda silah verilse almaz mısınız? 03.00'ten sonra vatandaşlar içeri girdiler, geri çıktılar. Terör saldırısı olmadığını artık anladım." dedi.

Müşteki avukatlarından Muhammet Aydın'ın "21.22'de ÖKK personeli karargaha giriyor. 21.26'da da siz nöbet kulübesine giriyorsunuz. Bu planlı bir eylem midir?" sorusuna Özmen, yaptığının planlı olmadığı yanıtını verdi.

Özmen'in savunması sonrasında duruşmaya öğle arası verildi.

Öte yandan duruşma sırasında, darbe girişimi sırasında şehit edilen Astsubay Ziya Dağdaş'ın müşteki sıralarında bulunan annesi sanıklara ayağa kalkarak tepki gösterdi. "Benim çocuğumun hakkı bugün sorulsun." diyen kadın, görevlilerce salon dışına çıkarıldı.