Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Emin Önen’den Dünya İnsan Hakları Günü mesajı;

“Türkiye ‘İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’ni kabul eden ilk ülkelerdendir”

Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Abdülkadir Emin Önen, 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü nedeniyle bir mesaj yayınladı. Önen mesajında, Devletimizin dünya insanlarının haklarıyla da ilgilendiğini, insanların doğuştan hür ve eşit olduğunu her kesin de kabullenmesi gerektiğini, Türkiye’nin İnsan Hakları Beyannamesini kabul eden ilk ülkelerden biri olduğunu söyledi.
Bugün, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından kabul edilişinin 68. yılını kutlamaktayız. İnsanların doğuştan hür ve eşit olduğu hakikati üzerine bina edilen İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından 10 Aralık 1948 tarihinde ilan edilmiştir.

Bildirge, en önemli referans belgesi

İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi, modern insan hakları anlayışının temellerini atan ve 68 yıl boyunca insan haklarıyla ilgili çok sayıda sözleşme veya bildirinin ortaya çıkışına rehberlik eden belge olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Abdülkadir Emin Önen, “Bildirge, bugün hala temel hak ve özgürlükler konusundaki en önemli referans belgesi olma özelliğini korumaktadır. Türkiye ‘İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’ni kabul eden ilk ülkelerden biri olmuştur. Kanunlar önünde bireylerin eşitliği ve ayrımcılığa uğramamaları ilkelerine dayanan insan haklarına saygı Türkiye Cumhuriyeti’nin değiştirilemez niteliklerindendir. Ülkemizde insan haklarının korunması ve ileri götürülmesi, devlet politikamızın öncelikli hedefleri arasındadır. Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın da dediği gibi; ‘Eşrefi mahlûkat olan insana saygı göstermek, insan onurunu korumak, onun yaratılıştan gelen haklarının kullanılmasını temin etmek, tarihimiz ve medeniyetimizin de mirası olan ulvi değerlerdir. Kurucu üyesi olduğumuz Birleşmiş Milletler gibi uluslararası kuruluşların ana ilke ve normlarını da oluşturan bu değerlerin, devlet ve toplum hayatına hâkim kılınması hepimizin sorumluluğudur. Öte yandan günümüzde dünyanın birçok bölgesinde terörizm, nefret söylemleri, ırkçılık, hoşgörüsüzlük, İslam karşıtlığı ve yabancı düşmanlığı gibi insanlığı tehdit eden hastalıklı akımların giderek yaygınlaştığına şahit oluyoruz. Gerek insan haysiyetini korumakla mükellef uluslararası kuruluşlar, gerekse her fırsatta demokrasi ve insan hakları dersi veren gelişmiş batılı ülkeler, en temel insan haklarının hiçe sayıldığı bölgelerde çok kötü bir imtihan vermektedir. Maalesef uluslararası camia, 6 yıldır Suriye’de rejim ve terör örgütleri tarafından kadınların, yaşlıların, yardım görevlilerinin ve bebeklerin katledilmesini sessizce seyretmektedir. Halep’in enkazı altında kalan sadece masum çocuklar değil, tüm insanlıktır, insanlığın vicdanıdır. Bu süreçte Türkiye, köken, inanç, dil ve meşrep ayrımı gözetmeden 3 milyon sığınmacıya kapısını açarak, sadece kendi vatandaşlarının değil, dünyada kendine uzanacak bir yardım eli arayan tüm mazlumların ve mağdurların yanında olduğunu bir kez daha göstermiştir” dedi.

Uluslararası işbirliği zorunlu

Küreselleşen dünyada, temel hak ve özgürlüklerin güvence altına alınması bugün artık devletlerin iç işleri olmaktan çıkarak, ulusal sınırları aşıp, bütün dünyanın ortak hedefi haline geldiğini belirten Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Önen “Bu anlayışın hayata geçirilmesi uluslararası işbirliğini zorunlu kılmaktadır. ülkemiz, son 14 yılda gerçekleştirdiği reformlar ile hem devlet-vatandaş ilişkisinde büyük bir paradigma değişikliğine gitmiş, hem de mevzuatında yaptığı düzenlemelerle Kamu Denetçiliği ve İnsan Hakları Kurumu gibi kurumları ihdas ederek, bu yönde önemli adımlar atmıştır” diye konuştu.
İnsan hakları sorunu, bütün ülkelerin gündeminde olmalı

Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Abdülkadir Emin Önen, açıklamalarına şöyle devam ediyor;

“İnsan hakları sorunu, bütün ülkelerin gündeminde olmalıdır. Bütün ülkelerin hükümetleri, insan hakları ihlallerine meydan vermemeyi başlıca görev olarak kabul etmek durumundadır. Ancak insan haklarının korunması görevi, sadece Hükümetlerin başarabileceği bir iş değildir. Bu görev, bütün kuruluşların, bütün insanların işbirliğini gerektirmektedir. Bu çerçeve içerisinde, insan hakları bilincinin ve insan haklarının tam olarak benimsenerek, uygulanması için gerekli sorumluluk duygusunun toplumda ve bütün insanlarda bulunması büyük önem taşımaktadır. Devletimiz, sadece vatandaşlarımızın değil tüm dünya insanlarının haklarıyla ilgilenmektedir. Nerede yaşanırsa yaşansın gerçekleşen insan hakları ihlalleri sadece o ülkenin sorunu değil tüm insanlığın ortak sorunudur. Bu nazariyeden hareketle, Devletimiz, başta yaşama hakkı olmak üzere bir devletin kendi vatandaşları da olsa yapmış olduğu ağır insan hakları ihlallerine kayıtsız kalmamakta, mağdur ve mazlumun bu konuda yükselen sesi ve uluslararası arenada insan haklarının ve adaletin savunucusu olmaktadır. Hoşgörü, kardeşlik, sevgi ve dayanışma konusundaki tarihsel birikim ve deneyimlerinden ilham alan Türkiye, başta ayrımcılık ve hoşgörüsüzlükle mücadele olmak üzere günümüzde evrensel düzeyde tanınan tüm insan haklarının evrensel bir gerçekliğe dönüştürülebilmesinde öncü ve etkin rol oynayabilecek önemli bir potansiyele, duygu ve düşünce iklimine sahiptir. Bu düşüncelerle Dünya İnsan Hakları Günü’nün milletimize ve tüm insanlığa, barış, huzur ve adalet getirmesini diliyor, vatandaşlarımızın 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Gününü kutluyoruz.”