Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Meclisin 27. Dönem 4. Yasama Yılı'nın açılışı dolayısıyla TBMM Genel Kurulu'nda, milletvekillerine hitap etti.

TBMM'nin yeni yasama yılının hayırlı olmasını temenni eden Erdoğan, açılışından bugüne Büyük Millet Meclisi'nin üyesi sıfatıyla Türkiye'ye hizmet eden tüm milletvekillerini saygıyla andığını söyledi. Erdoğan, bir asırdır bu çatı altında görev yapan milletvekillerinden dar-ı bekaya irtihal edenlere Allah'tan rahmet, hayatta bulunanlara sağlık ve afiyet diledi.

Meclisin ilk Başkanı ve Cumhuriyetin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk ile Türkiye'nin gelişip kalkınmasında emeği geçen herkese şükranlarını sunan Erdoğan, "Bin yıldır üzerinde yaşadığımız bu toprakların vatan haline dönüştürülmesi için cansiperane mücadele veren aziz şehitlerimizi ve gazilerimizi rahmetle, minnetle, hürmetle anıyorum. Halen sınırlarımız içinde ve dışında bu mücadeleyi sürdüren güvenlik ve istihbarat güçlerimize başarılar temenni ediyor, Rabb'im hepsini muhafaza etsin, muzaffer eylesin diyorum. Bu mücadelenin kıyamete kadar süreceğini bilerek daima hazırlıklı, daima güçlü, daima tedbirli olacağız." dedi.

Cumhuriyetin 100'üncü, İstanbul'un Fethi'nin 600'üncü, Malazgirt Zaferi'nin 1000'inci yılı gibi sembolik yıl dönümlerine, ecdadın maddi ve manevi mirasını yaşatmak için önem verdiklerini anlatan Erdoğan, "Tarihimizi ne kadar iyi bilir, ona ne kadar iyi sahip çıkarsak, geleceğimize o derece güvenle bakabiliriz. Tüm adımlarımızı işte bu anlayışla atıyoruz. Henüz birkaç asırlık geçmişe sahip toplulukların ve devletlerin kendilerine köklü tarihler uydurma gayretlerinin gerisinde işte bu hakikat vardır." diye konuştu.

Türkiye'nin, gerisinde, kesintisiz ve çok geniş bir coğrafyaya yayılan, 2 bin 200 yılı aşkın devlet geleneği olan dünyadaki nadir ülkelerden olduğuna dikkati çeken Erdoğan, şöyle devam etti:

"Böyle bir ülke, kökü de geleneği de ahlakı da olmayan, gücünü sömürgecilikten ve açgözlülükten alan devletlerle aynı yöntemleri kullanamaz. Türkiye Büyük Millet Meclisimizin yasama alanında temsilcisi olduğu kadim ve asil duruş, evlatlarımıza bırakacağımız en kıymetli hazinedir. Ülkemizin terörle mücadelesinde ve uluslararası alanda haklarını koruma gayretlerinde net tutum sergileyen Meclisimizin tüm mensuplarına şükranlarımı sunuyorum. Aynı şekilde Kıbrıs ve Azerbaycan Türklerinden Balkanlar ve Kuzey Afrika'ya kadar her yerde kardeşlerimize samimi destek veren Meclisimiz, milletimizle birlikte tüm dostlarımızın da umut kaynağı olduğunu göstermiştir."

"Bizim Meclisimiz herhangi bir Meclis değil"

Büyük Millet Meclisinin dualarla, tekbirlerle, heyecanla, coşkuyla açılışının 100. yıl dönüme işaret eden Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Koronavirüs salgınının yayılma günlerine denk gelmesi sebebiyle bu önemli yıl dönümünü, maalesef arzu ettiğimiz görkemde kutlayamadık. İnşallah Cumhuriyetimizin 100'üncü kuruluş yıl dönümünü, hedeflerimize de ulaşmış olarak, şanına layık kutlamalarla karşılayacağız.

Bizim Meclisimiz herhangi bir Meclis değildir. Burası, 'Hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir.' ilkesiyle milli iradenin tecelligahı olmuş yerdir. Burası, 'Ya istiklal ya ölüm.' şiarıyla ülkemizin İstiklal Harbi'ni bizzat yönetmiş gazi bir Meclistir. Burası, 'Hangi çılgın bana zincir vuracakmış şaşarım.' meydan okuyuşuyla istiklaline ve istikbaline sahip çıkan bir milletin, evidir. Burası, coğrafyamızdaki son sığınağımız Türkiye Cumhuriyeti devletini kuran Meclistir. Türkiye'nin çok partili siyasi hayata geçmesiyle başlayan demokratik dönüşümler de hep TBMM tarafından gerçekleştirilmiştir. Nice darbelere ve darbe girişimlerine, muhtıralara, vesayetin sinsi oyunlarına rağmen bu kutlu çatı, daima temsilcisi olduğu milletin onurunu korumuştur. Elbette burada hatırlamak istemediğimiz kimi müessif hadiseler de yaşanmıştır. Ama bu durum, Meclisimizin temsil ettiği değerlerin yüceliğine halel getirmez.

Özellikle 15 Temmuz gecesi bu Meclis'in ortaya koyduğu cesur ve kararlı duruş, dünya demokrasi tarihine geçmiştir. Türkiye'yi demokrasiye bedel ödemeden sahip olmuş bir ülke diye itham edenler, umarız 15 Temmuz gecesi bu bühtanlarından dolayı utanç duymuşlardır. Milletimizin yaşadığı veya savuşturduğu her sıkıntının ardından milli iradenin tecelligahı olan Meclisimiz, üstlendiği sorumluluğun gereğini yerine getirmeyi bilmiştir. Ülkemizin elde ettiği tüm kazanımlarda en büyük pay sahibi Meclisimizdir. Sadece son 18 yılda bu çatı altında gerçekleştirilen reformlar, yapılan düzenlemeler, alınan kararlar, sergilenen takdire şayan tutumlar özellikle hayranlık verici bir başarı hikayesidir. İnşallah önümüzdeki dönemde Meclisimiz, çok daha büyük başarılarla tarih yazmayı sürdürecektir."

"2023 hedeflerine ulaşma yolculuğunda Meclisimize düşen görevler var"

Türkiye'nin 2023 hedeflerine ulaşma yolculuğunda, Meclis'e düşen daha çok görevler olduğuna dikkati çeken Erdoğan, şunları kaydetti:

"Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, diğer kurumlarımız gibi Meclisimizin de kendi alanına yoğunlaşabilmesine imkan sağlamıştır. Elbette böylesine köklü yönetim sistemi değişikliklerinin ideal uygulama seviyesine gelmesi vakit alacaktır. Eski alışkanlıklarla yeni bir sistemi sürdürmenin zorluklarını her alanda yaşıyoruz. Ama her geçen gün yasama, yürütme ve yargının yeni sistem doğrultusunda kendini geliştirdiğini görüyoruz. Yeni reformlarla, hukuki ve icrai olarak tespit ettiğimiz aksaklıkları gideriyor, çıtayı sürekli yukarıya taşıyoruz. İnşallah Türkiye, bu konuda da dünyaya örnek olacak başarılara imza atacaktır. Meclisimizin yeni yasama yılında, bu çerçevede çok önemli çalışmalar gerçekleştireceğine inanıyorum. Siyasi rekabet ile ülkeye ve millete hizmet yarışı arasındaki çizginin en iyi konduğu ve korunduğu yerin Meclisimiz olması gerektiğini düşünüyorum. Yeni dönemde Meclis çalışmalarına katkı verecek her partiden milletvekilimize şimdiden teşekkür ediyorum."

"Azerbaycanlı kardeşlerimize tüm imkanlarımızla ve tüm kalbimizle destek vermeyi sürdüreceğiz"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Kıbrıs ve Azerbaycan Türklerinden Balkanlar ve Kuzey Afrika'ya kadar her yerde kardeşlerimize samimi destek veren Meclisimiz, milletimizle birlikte tüm dostlarımızın da umut kaynağı olduğunu göstermiştir." dedi.

Erdoğan, "Türkiye'yi demokrasiye bedel ödemeden sahip olmuş bir ülke diye itham edenler, umarız 15 Temmuz gecesi bu bühtanlarından dolayı utanç duymuşlardır." ifadesini kullandı.

"Türkiye olarak, kendimizi 'iki devlet tek millet' olarak gördüğümüz Azerbaycanlı kardeşlerimize tüm imkanlarımızla ve tüm kalbimizle destek vermeyi sürdüreceğiz." diyen Erdoğan, şunları söyledi:

"Bu bölgede kalıcı barışın yolu, Ermenilerin işgal ettikleri her karış Azerbaycan toprağından geri çekilmelerinden geçiyor.

Ermenistan yönetimini, her şeyi bir kenara bırakıp ısrarla Türkiye’ye iftira atma gayreti de kurtaramayacak.

Bu haydut devlete (Ermenistan) destek verenleri, kendilerine insanlığın ortak vicdanı önünde hesap sorulacağı konusunda ikaz ediyorum."

Erdoğan, "Akdeniz’deki siyasi ve ekonomik potansiyelin paylaşımıyla ilgili anlaşmazlıkların hakkaniyet temelinde çözülmesi öncelikli tercihimizdir." dedi.

"Avrupa Birliği, Yunanistan ve Kıbrıs Rum kesiminin şımarıklıklarının esiri olarak, etkisiz, ufuksuz, sığ bir yapı haline dönüşmüştür." diyen Erdoğan, "Bölgemizde ortaya çıkmış olup da, Avrupa Birliği’nin inisiyatifi ve ağırlığı ile çözüme kavuşmuş tek bir sorun yoktur. Tam tersine, Birliğin müdahil olduğu her kriz, yeni boyutlar kazanarak büyümüştür." şeklinde konuştu.

"Birinci dünya savaşında, gözyaşları içinde terk etmek zorunda kaldığımız bu şehirde, hala Osmanlının direniş izlerine rastlamak mümkündür. Yani Kudüs bizim şehrimizdir, bizden bir şehirdir." diyen Erdoğan, "Mazlum Filistin halkının her platformda haklarını dile getirmeyi, ülkemiz ve milletimiz adına bir şeref kabul ediyoruz." ifadesini kullandı.

Erdoğan, "Türk ekonomisi, yaşadığı bunca saldırı ve şok ardından kırılganlıklara karşı daha dayanıklı, krizlere karşı daha hazırlıklı yapıya kavuştu." dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Gelişmiş ülkelerin dahi vatandaşlarını kendi hallerine terk ettiği salgın döneminde, Türkiye içeride ve dışarıda erdemli bir duruş ortaya koydu." diye konuştu.