Şanlıurfa'daki 11 bin yıllık sit alanı Göbeklitepe'de kazı çalışmaları sırasında parçalanmış halde binlerce insan kemiği ele geçti. 'Arkeofili.com' internet sitesinin haberine göre bulunan insan kemiklerinde oluk izleri, delikler ya da aşıboyalrı var. Ele geçirilen üç yetişkin kafatası parçası üzerinde yapılan incelemeler sonucu, bunların ilk önce derisi yüzülüp üzerindeki etlerinden arındırıldığı, ardından da kemiklere çakmaktaşıyla oyuklar açıldığı anlaşıldı. Veriler, kafataslarını etlerinden arındırmanın o kadar da kolay bir iş olmadığını da gösteriyor, çünkü kasların kemiğe bağlandığı yerlerde kemikler üzerinde kazımadan kaynaklanan çok sayıda çizik bulunuyor.

Kasten bırakılan işaretler, kafataslarında kazara kalmış izlerden açıkça farklılık gösteriyor. Berlin Alman Arkeoloji Enstitüsü'nden Julia Gresky, bu üç kafatasındaki kazıma izlerinin kasten yapıldığının belli olduğunu, kemiklerde çok derin izler bıraktığını söyledi. Gresky'e göre Göbeklitepe'de bulunan bu üç kafatası parçası dünyada bilinen en erken oyulmuş kafataslarını oluşturuyor.

Kafataslarına belli bir amaçla bırakılan oluk ve delik izleri, dikilitaşlardaki özenle yapılmış insan ve hayvan kabartmalarına kıyasla çok daha sade. Bu nedenle araştırmacılar, kafataslarındaki izlerin sergilenmek için değil, ip bağlanarak asılmasına yardımcı olmak için yapıldığını düşünüyor.

Göbeklitepe'yi ziyaret eden prehistorik insanlar, kafataslarını asarak atalarını anıyor ya da düşmanlarını sergiliyor olabilir. Gresky bunu 'ölülerin gücünün canlılara geçtiğini düşünüyorlardı' şeklinde yorumluyor. Araştırmacılara göre kafatası kültü ritüelleri de bu inancı destekleyen bir unsur.

Kafatası kültü dünyanın çeşitli yerlerindeki farklı kültürlerde izlerine rastlanır bir ritüel. Hayatın kaynağı olan beynin, kafatasında yer alması, dolayısıyla kafatasının hayatın koruyucusu gibi bir görevinin olması ilkel insanın zihninde, olağanüstü bir duruma yükselmiş, Bu durum, kafataslarının, ruhların merkezi olarak algılanmasına yol açmış.

(Kaynak: arkeofili.com)