Mülteci akımının oluşturduğu sıkıntıların ele alındığı zirvede, göçün kontrol altına alınması hususu dikkat topladı.

Birleşmiş Kentler ve Yerel Yönetimler Orta Doğu ve Batı Asya Bölge Teşkilatı (UCLG-MEWA) ve WALD Uluslararası Göç Yönetimi Zirvesi 'Yeni Kentsel Gündem Kapsamında MEWA Bölgesinde Mülteciler' konulu oturum ile devam etti. UCLG

MEWA Başkanı ve Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin'in başkanlık yaptığı oturumda yurt dışı katılımcılar göç sorunu nedeniyle kendi ülkelerinde yaşanan olumsuzlukları aktardı.

Oturumda ilk söz alan Ürdün Belediye İşleri Bakanlığı temsilcisi İmad Issa, Ürdün'de göçten etkilenen 16 belediyenin sosyal direnç projelerini anlattı. Ürdün'e yönelik uluslararası desteği ve sosyal uyum çalışmalarını aktaran Issa, Suriye krizi ile birlikte yaşanan mülteci akımından etkilenen bölgeler arasında Ürdün'deki belediyelerin büyük sıkıntı yaşadığını söyledi.

Issa, "Şüphesiz ki belediyelerdeki kapasitelerin geliştirilmesi gerekir. Ürdün'de belediyeler büyük sıkıntı çekmektedir. Dünya bankasının bu konuda ülkemizde birçok çalışması yer alıyor. Acil hizmetler mülteci akımından etkilenen toplumu esas almaktadır. Hükümetimiz de bu konuda birçok projeleri yer alıyor" dedi.

ISSA, "ÜRDÜN HALKI ULUSLARARASI KAMUOYUNUN BİLİNCİNDE"

İssı konuşmasında Ürdün halkının, mültecilere yardım sağlarken uluslararası kamuoyunun desteğinden haberdar olduğunu ve bu bilincin halk arasında yaygın olduğunu sözlerine ekledi.

Issa, "Ülkemizde mülteci akımı ile birlikte, iki toplum arasındaki entegrasyonu sağlamak için çalışmalar yürütülüyor. Bunun yanı sıra Suriyeliler için yeni istihdam alanları oluşturuyoruz. Yapacak daha çok işimiz olduğunun farkındayız. Mülteci akımından etkilenen 16 belediyenin yanı sıra tüm belediyelere yardım yapılması gündemde. Bunun yanı sıra büyüyen mülteci akınına cevap verebilmek için bu belediyelere destekler sürmektedir. İstihdam sorununu çözmeye çalışıyoruz. Akım ile birlikte işsizlik oranı çok yüksek düzeylere ulaştı. Bunu da küçük işletmeler yoluyla istihdam sağlanması şeklinde çözmeye çalışıyoruz.Yeni fonlara ihtiyaçlarımız var. Bu belediyeleri daha çok dayanışma yapar hale getirmek lazım. Komşu belediyelerin birbirlerinin ihtiyaçlarını karşılamak için iş birliği içerisinde olmaları lazım. Bunun yanı sıra ülkemizde mültecilerin güçlüklerini ortadan kaldırmayı amaçlıyoruz. Nihai çözüm olarak adil bir şekilde bu sorun çözülürse mülteciler hızlı bir şekilde ülkelerine gidebilir" diye konuştu.

ISSA, "HEP SAVAŞLARLA MI ANILACAĞIZ"

Imad Issa'nın konuşmasının ardından söz alan Arap Kentler Örgütü Genel Sekreteri Ahmed Al-Sabeeh, Kuveyt halkı adına salona "Çatışma bölgesi hep böylemi devam edecek" diye seslendi.

Orta Doğu'nun her zaman sisli bir ortam içerisinde olduğunun altını çizen Ahmed Al-Sabeeh, "Göçmenlere gelmeden önce bir ışık tutmak gerekiyor. Göç konusu için pratik ve bilimselliğe dayalı çözüm ortaya koymak gerekiyor. Bilindiği gibi bu vesile ile sürdürülebilir kalkınma hedeflerimizi yerine getirmek amacıyla bun1u yapmak zorundayız. Birleşmiş Milletler verilerine bakarsak dünyada 65 milyon sığınmacı veya yerinden edinmiş kimse vardır. İkinci dünya savaşından sonra en büyük sorun budur. Bunun çoğunluğu da Suriyelidir. Birleşmiş Milletler'e bakarsak 'savaş ve baskıdan kaçan kimsedir sığınmacı' diyor. Bu 65 milyon mültecinin ise 2.5 milyonu Türkiye'de yaşamaktadır.

Bu rakamlar ve veriler yeni bir olgunun ortaya çıktığını göstermekte. Halbuki teknoloji çağında sığınmacıların yaşantılarına baktığımız zaman geldikleri yerde nefret, hastalıklarla karşılaşabiliyorlar. İki hafta önce HAPİTAT lll toplantısıydaydık. Karşılıklı görüşlere başvuruldu. İnsanların mutluluğu için ancak kendi bölgemize baktığımız zaman ne görüyoruz. Çatışmalara baktığımız zaman sıkıntımız çok büyüktür. Gelişmekte olan ülkeler ise en çok sığınmacı kabul etmektedir. Ben hiç bir desteği yeterli bulmuyorum. Orta doğu bölgesi ne olacak. Hep savaşlarla mı anılacağız. Göçe zorlamakla mı anılacağız. Büyük çıkarların tehlike verenlerin dikkatine sunuyoruz. Son olarak savaş ne zaman bitecek diye sormak istiyorum" şeklinde konuştu.

MASAD, "ÜRDÜN BİRÇOK SAVAŞA TANIKLIK EDİYOR"

Oturum ardından Amman Büyükşehir Belediyesi temsilcisi Fawzi Masad'ın konuşması ile devam etti. Masad konuşmasında Ürdün'ün tüm şehirlerinin zorluklarla karşı karşıya kaldığını ifade etti.

Masad, "Artan nüfus ile birlikte ülkemizde büyük sıkıntılarla karşı karşıya kalmış durumdayız. Bu artan nüfus karşısında gerek altyapı, atık toplanması, enerji, ulaşım, sağlık hizmetleri, eğitim, sağlık merkezleri ve diğer hizmetler, onurlu yaşamın temin edilebilmesi, spor komplekslerinin olması gerekiyor. Nüfus artışı dolayısıyla zorluklarla karşı karşıyayız. Bölgemizin içerisinde bulunduğu karmaşıklıklardan dolayı toplumlar için büyük bir zorlukla karşı karşıya kalmıştır. Göçün geneline bakarsak; bazıları ekonomik fırsat için bazıları da insan hakları ve savaştan dolayı göç etmek zorunda kalıyor. Göç aynı zamanda sınırları ve okyanusları aştırabilir. Ürdün istikrarsız bölgede bulunuyor. Birçok çatışmaya tanıklık ediyoruz. Yüksek oranda göç ve göçmeni kabul etmek zorunda kalıyoruz. Ürdün bulunduğu konum nedeni ile çevre ülkelerin tümündün göç almıştır. 1 milyon 400 bin Suriyeli göçmeni kabul ettik. Nüfusumuzun yüzde 22 si göçmendir. Milli gelir olarak düşük durumdayız. Geçen 10 yılda nüfusumuz yüzde 80 dolaylarında arttı ve bunun en büyük kaynağı göçlerle oluşan nüfus yoğunluğudur. Nüfusumuzun bu derece artması sosyal hayatı olumsuz etkilemektedir. Bundan dolayı hükümetimiz ani icraatlar almak zorunda kalmıştır" dedi.

SCHÂFER, "GÖÇ KONTROL ALTINA ALINMALI"

Masad'ın ardından son olarak konuşma gerçekleştiren UN-Habitat, Arap Ülkeleri İnsan Yerleşimmleri Sorumlusu Katja Schâfer de göçün kontrol altına alınmasına dikat çekti.

Schâfer, "Sığınmacılarla ilgili olarak her ne statü de olurlarsa olsunlar verilen desteği ve yapıyan katkıları göz önünde bulundurarak her ülkenin bununla savaşacak kapasitesinin olmadığı altı çizilmiş ve yardım mekanizmalarının gündeme gelmesi ile ilgili çalışmalar yapılması istenmiştir.

Kentsel gelişim istiyorsak bunu çeşitli düzeylerde ele almalıyız. Biz konuyu uluslararası, bölgesel ve yerelde ele almalıyız. Tabi şehirler her hangi bir kılavuz olmadan gelişemezler. Çok hızlı değişmekte olan bir şehircilik anlayışından bahsediyoruz. Yerinden yurdundan edilmiş insanlar için yeni modeller üretilmelidir. Şehirlere yakın yerlere kamplar inşa edilmektedir. Bu alanlara altyapı hizmeti götürülmektedir. Bu kamplar ileride yeni şehirler olarak inşaat edileceklerdir. İŞte tüm bunlar için göçün kontrol altına alınması gerekliliğini bir kez daha anlıyoruz" diye konuştu.

Konuşmacıların ardından verilen ara ile birlikte 'Göç Politikaları' başlığı altında 'Test Alanı olarak Suriye Krizi' konulu sunuma geçildi.