Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin genel merkezinde düzenlenen AK Parti Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı'nda konuştu.

Türkiye'nin 24 Haziran seçimlerini başarıyla geride bırakarak demokratik olgunluğunu tüm dünyaya bir kez daha gösterdiğini belirten Erdoğan, milletin cumhurbaşkanlığında şahsına teveccüh göstererek, Mecliste de AK Parti'yi birinci yaparak tercihini bir kez daha istikrardan, güvenden, büyümeden, kalkınmadan yana kullandığını vurguladı.

Millete layık olabilmek için hemen kabineyi oluşturduklarını, 100 günlük Eylem Planı'nı ilan ettiklerini anımsatan Erdoğan, Orta Vadeli Program ve 2019-2023 Stratejik Plan ile ilgili hazırlıkları son sürat devam ettirdiklerini anlattı. Erdoğan, yeni yönetim sisteminin verdiği imkanları en iyi şekilde kullanarak hedeflere doğru adım adım yürüme kararlılığıyla yola koyulduklarını söledi.

Erdoğan, seçim öncesi bir parça yükselen döviz kurunun, makul bir seviyeye düşmesini veya en azından yatay seyre geçmesini beklerken tam tersi durumla karşılaştıklarına işaret ederek, Amerikan yönetiminin Türkiye ile ilgili ardı ardına açıkladığı olumsuz kararlar bahane edilerek Türk ekonomisini hedef alan alçak bir saldırıyla karşı karşıya kalındığını; döviz kurunun, gece yarısı operasyonlarıyla, ne ekonomik gerekçelerle ne de mantıklı bir başka sebeple izah edilecek şekilde yükseltildiğini bildirdi.

"Ekonomik suikast girişiminin delili"

"Açık konuşmak gerekirse yıl başında 3,8 olan, mart başında yine bu durumu koruyan, nisan başında yaklaşık 4, mayıs başında 4,12 olan, haziranda seçimlerin ertesi günü 4,6'yı bulan döviz kurunun yükselişini buraya kadar anlayabilirdik." diyen Erdoğan, seçim öncesinin belirsizlikleri sebebiyle böyle bir kıpırdanma olabileceğini söyledi. Ancak daha sonraki gelişmeleri aynı hüsnüniyetle değerlendiremediklerini vurgulayan Erdoğan, şöyle devam etti:

"Temmuz ayı boyunca da aynı seviyelerde seyreden dövizin ağustosta bir anda 7 lira seviyesine kadar yükselmesi başlı başına bir ekonomik suikast girişiminin delilidir. Öyle ya ağustos ayında bu ülkede ne siyasi istikrarsızlık yaşandı, ne harp oldu, ne afete maruz kalındı, ne başka herhangi bir fevkaladelik görüldü. Amerikan yönetiminin ülkemizin egemenlik haklarına açıkça saygısızlık olan taleplerine cevap vermedik diye böyle bir sonucun ortaya çıkması, meselenin tamamen siyasi olduğuna işaret ediyor. Her şeyden önce şunun bilinmesi lazım, Türkiye bir hukuk devletidir, bir kabile devleti değildir. Türkiye'nin yaşadığı bu hadise dünyada artık hiçbir ülkenin siyasi ve ekonomik güvenliğinin kalmadığının ifadesidir."

"İş, ekonomi sınırlarını aştı"

Bu konuda Avrupa Birliği, Çin, Rusya, Hindistan başta olmak üzere dünyanın pek çok yerinden ciddi rahatsızlık işaretleri gelmeye başladığını aktaran Erdoğan, "Tabii ülkemize yönelik saldırı diğerlerinden çok daha sinsi, çok daha can sıkıcı, çok daha kasıtlı bir şekilde gerçekleşti. İş, ekonomi sınırlarını aştı ve Türkiye'nin topyekun cezalandırılması boyutuna ulaştı. Ekonomi yönetimimiz başta olmak üzere tüm kurumlarımızla elimizdeki araçları kullanarak bu saldırıyı belirli bir noktada durdurduk. Bununla birlikte mücadelemiz her alanda amansız şekilde sürüyor." diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, maruz kalınan saldırının manivelası kur gibi gözükse de asıl kalıcı darbelerin, enflasyon ve faizler konusunda alındığını, bu sıkıntının çözümü için ekonomi yönetiminin kendi programını uyguladığını söyledi.

"Şu an şahsen benim sabır safhamdır"

Erdoğan, faizi yöneticilerin belirlediğini ancak enflasyonu yöneticilerin belirlemediğini dile getiren Erdoğan, şunları ifade etti:

"Enflasyon faizin akışıyla oluşur. Bugüne kadar Merkez Bankası defalarca, şu 16 yıllık başbakanlık ve cumhurbaşkanlığım döneminde enflasyonu açıklamıştır ama hiçbir kez enflasyon Merkez Bankasının açıkladığı gibi gerçekleşmemiştir. Bakıyorsunuz yıl ortasında Merkez Bankası enflasyonu tekrar revize ediyor. 3. çeyrekte tekrar revize ediyor. Niye? Madem biliyorsun bu işi. Faizi belirlerken tutuyor da enflasyonu açıklarken niye tutmuyor? Bu gerçekleri şimdi ekim ayında da göreceğiz." 

Merkez Bankasının dün yüksek oranda faiz artırımına gittiğini hatırlatan Erdoğan, "Diyor ya 'Bağımsızlık', hadi buyur bağımsızlık. Şimdi bakalım bağımsızlığın neticesini göreceğiz. Şu an şahsen benim sabır safhamdır ve bu sabır bir yere kadar. Çünkü biz sömürü manivelalarına eyvallah edemeyiz. Sadece bir kur manivelasıyla bir ülke terbiye edilemez." dedi.

"Ben yatırımcıma bakarım"

Yatırımcının durumunun önemine işaret eden Erdoğan, "Ben yatırımcıma bakarım. Acaba benim yatırımcım yatırımlarını yapabiliyor mu? Finans kuruluşlarına gittiği zaman acaba kapıdan onlara 'Buyrun gelin yapılandıralım' diyorlar mı, yoksa 'Kusura bakma' mı diyorlar? Şu ana kadar hiçbir zaman 'Gelin bunu yapılandıralım' diye bir yaklaşım birkaç banka dışında yok. Böyle olunca bizim girişimcimiz, bizim yatırımcımız istenilen performansı ortaya koyabiliyor mu, rekabet piyasası içinde yer alabiliyor mu, alamadığı gibi üretim yapabiliyor mu?" ifadelerini kullandı. 

Erdoğan, bir ülkenin kalkınmasının üretimle mümkün olduğunu vurgulayarak, "Üretim durduğu anda, çarklar işlemediği anda her şey durur. Finans kuruluşlarının işi ne? Bu üretim çarkını döndürmektir. Tabii ki finans kuruluşlarına ihtiyacımız var, tabii ki onlarsız bir ekonomi düşünemeyiz ama şunu da bilmemiz lazım, finans kuruluşlarının ayakta kalışı da özellikle bizim reel ekonominin, yatırımcının güçlü olmasına bağlıdır, onların ayakta kalışına bağlıdır. O tulumbaya suyu koymamız lazım ki tulumbadan su gelsin. Tulumbadan su gelmediği zaman susuz kalırsın, tarlalar da susuz kalır, her yer susuz kalır." diye konuştu. 

Kişisel olarak faiz meselesine bakışının, geçmişte defalarca ifade ettiği gibi olduğuna dikkati çeken Erdoğan, en son dün Türkiye Esnaf ve Sanatkarlar Konfederasyonunun Genel Kurulu'nda görüşlerini tekrarladığını anımsattı.

"Gazı alan bastırıp gidiyor"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Buradan hemen gazı alan bastırıp gidiyor. Önüne gelen bakıyorsun zam üstüne zam yapıyor, zam üstüne zam yapıyor. Faizle ilişkisi olsun olmasın ama fırsatı yakalıyor ya oradan giriyor. Onun için tabii burada özellikle de Hazine ve Maliye Bakanlığımızın tüm birimleriyle bu kontrol mekanizmalarını çok iyi çalıştırması lazım. İlgili bakanlıklarımızın bunu çok iyi çalıştırması lazım, bu suistimalleri yapanlara da gereken dersleri vermemiz lazım. Yeter ki enflasyonu döviz kurunu ve piyasa faizlerini kontrol altına alabileceğimiz bir iklime kavuşabilelim. Gelişmeleri takip ediyoruz. Bekleyip göreceğiz." diye konuştu.

"Sıfırdan bir yatırım düşünmüyoruz"

Yatırımları da güncellemeye aldıklarını bildiren Erdoğan, "Bitim noktasına gelenlerle bitmeye uzak olanlar sıralamasında ona göre yatırımlarımızı planlayıp hızlandıracağız. Şu anda sıfırdan bir yatırım düşünmüyoruz. Olmazsa olmaz, fevkaladeliği olan yatırımlar olabilir, ayrı bir konu." dedi.

Erdoğan, süren yatırımların tamamlanacağını dile getirerek, müteahhit firmaları mağdur etmeyeceklerini kaydetti.

Tüm bakanlıkların bu ilke kapsamında ellerindeki yatırım stoklarını gözden geçireceğini, öncelik sıralaması yaparak çalışmalarını yürüteceğini bildiren Erdoğan, şöyle konuştu:

"Hazinemiz kamuya ilave gelir sağlayacak altın ve avro tahvilleriyle kira sertifikaları gibi yeni araçlarını devreye soktu. Tüm vatandaşlarımızı özellikle Avrupa'da ve diğer ülkelerde yaşayan kardeşlerimizi bu imkanları değerlendirmeye davet ediyorum. Yurt dışından alternatif kaynak geliştirme çabalarımız da tüm hızıyla sürüyor. Ülkemizin bu süreci süratle geride bırakması için kamunun çabaları yanında özel sektörümüzün ve milletimizin desteğine de ihtiyacımız var."

"Lütfen paramıza, paranıza güvenin"

"İhracat ve ithalatla işi olmayan hiç kimsenin dövizle işi olmamalıdır. Vatandaşlarıma sesleniyorum, paramıza, paranıza güvenin." çağrısında bulunan Erdoğan, "Tüm tasarrufların dövizden Türk lirasına ve kendi paramızla değer biçilen finans araçlarına yönlendirilmesi gerekli. 'Yastıkaltı' diye tabir edilen sistem dışı tasarrufların süratle bankalar, faizsiz finans kuruluşları ve diğer yollarla ekonomiye kazandırılmasını bekliyoruz." dedi.

Erdoğan, özel sektörün üretim ve yatırımdan asla vazgeçmemesi gerektiğini vurgulayarak, "İhracata dönük üretim ve yatırım için tam zamanıdır. Türkiye'yi döviz kuru üzerinden vurmak isteyenlere cevabımızı, kurun geldiği seviyenin avantajlarını ihracatımıza ve bununla bağlantılı olarak üretime, istihdama yansıtarak vermeliyiz." diye konuştu.

"Simsarlara asla meydanı bırakmayacağız" 

"Birileri fırsattan istifadeyle milletimizin kafasını bulandırmak, moralini bozmak için bir sürü yalan yanlış haberleri ortalığa yayıyor." diyen Erdoğan, stokçuların ortaya çıktığına dikkati çekti. Erdoğan, "Bu stokçulara gereken cevabı gerek İçişleri Bakanlığımız gerekse Hazine ve Maliye Bakanlığımız verecek. Buralara baskınlar yapmak suretiyle 'Sen stokçuluk mu yapıyorsun, gel bakalım bunun bedelini öde.' Bunlara bunun fırsatını vermeyeceğiz. Çünkü stokçuluk Türkiye'de benim normal esnafımı ciddi manada sıkıntıya düşürüyor." dedi.

Okul kitaplarının basılamadığından sağlık ve ilaç hizmetlerinin aksayacağına kadar pek çok dedikodunun üretildiğine işaret eden Erdoğan, şöyle konuştu:

"Okul kitapları meselesini dün Bakanımla da görüştük, biz çözdük. Bu ülkede çözülemeyecek bir şey yok. Herkes kendini aldatıyor. Burası bir kabile devleti değil. Bizde artık sistem oturmuş vaziyette. Biz döviz möviz, dolar molar bunların hepsini aşacağız. Çok fazla yok, Allah'ın izniyle 2019 bu noktada başka olacak. Şu anda bizim imkanlarımız bize yeterli ama istiyoruz ki bu süreci daha rahat geçelim. Olay bu. Bunu da başaracağız. Onun için görüşmelerimiz var. Şu anda birçok liderle oturup konuşuyoruz. Burada da önemli adımları atacağız. Halbuki ne okul kitaplarında ne sağlıkta ne ilaçta ne de diğer hizmetlerde herhangi bir sıkıntı. Diyorlar ki 'İlaçlar yok, bitti.' Sayın Bakan bitti mi ilaçlar? Yok böyle bir şey. Onun için bu kampanyaları biz icraatımızla zaten ortaya koyuyoruz. Böyle bir şey yok. Devleti bu tür manipülasyonlarla köşeye sıkıştırarak haksız kazanç elde etmek isteyen simsarlara asla meydanı bırakmayacağız."

"Kim yanımızda kim değil? Bunu görüyoruz"

Erdoğan, "Bu dönemler, bize karşı karınlarındaki hayasızlığı dökenleri tespit etme yanında, halisane bir şekilde yanımızda olanları da görme imkanı bulduğumuz dönemlerdir. Kim yanımızda kim değil? Bunu görüyoruz." dedi. 

Bu dönemlerin; fırsatçılık, stokçuluk yapıp kendi ülkesine ve milletine ihanet edenler yanında, imkanları sonuna kadar zorlayıp üretime, yatırıma ve istihdama devam edenleri de tespit ettikleri dönemler olduğunu vurgulayan Erdoğan, "Bu dönemler ülkenin ve milletin çıkarlarını şahsi siyasi ve ekonomik çıkarlarının üzerinde tutanların, diğerlerinden ayrıştığı günlerdir. Bunları şimdi gayet iyi tanıyoruz." ifadesini kullandı. 

Başkan Erdoğan, şöyle devam etti:

"Türkiye çok yakında bu dalgayı aşacaktır ama fırsatçılık yapanları da fedakarlık yapanları da unutmayacaktır. AK Parti olarak bu zorlu dönemi aşmanın mücadelesini verirken, aynı zamanda 2019 mahalli seçimlerine de hazırlanıyoruz.

Cumhurbaşkanlığı ve Meclis seçimlerinde milletimizden 5 yıllık bir yetki aldık. Mahalli seçimlerden de başarıyla çıkarak, 5 yıllık bir dönemde önümüzü gördüğümüzde, orta ve uzun vadeli projelerimize daha sıkı sarılma imkanı elde edeceğiz. Teşkilatlarımızın şimdiden tüm güçlerini ve zamanlarını, mahalli seçimler için seferber etmeye başlamaları gerekiyor."

"Karşılığı olan güçlü isimlerle seçimlere gireceğiz"

Erdoğan, kongrelerin neredeyse büyük çoğunluğunu yeni yaptıklarını, şimdiden hazırlanmaları gerektiğini söyledi.

Mahalli seçimlerde de bütün oyunları bozmaları gerektiğini ve oradan çıkmaları gerektiğini ifade eden Erdoğan, "O bakımdan, karşılığı olan güçlü isimlerle bu seçimlere gireceğiz. Sırtını partiye dayayarak değil, önce 'benim karşılığım nedir...' Ardından da tabii ki partinin adayı dürüst olacak, ehliyet, liyakat sahibi olacak, tevazu ehli olacak. Toplumun içinde sevilen, takdir edilen isimler olacak. Bu isimlerle de beraber inşallah biz Mart 2019 yerel seçimlerine gireceğiz." dedi. 

Recep Tayyip Erdoğan, aday belirleme çalışmalarını biraz erken de olsa öne çekip çalışmaları ona göre yürüteceklerini bildirdi.

"Genel merkezle istişare etmeden harekete geçmeyin"

Gerek teşkilatlarla gerek diğer görevlerde bulunan hiçbir kişinin genel merkezle istişare etmeden harekete geçmemesi gerektiğini vurgulayan Erdoğan, şu ifadeleri kullandı:

"Unutulmamalıdır ki her görev bizim için kıymetlidir. Hiçbirimiz okçular tepesini boş bırakmayacağız. Kendisine aday olduğu resmen tevdi edilene kadar, her arkadaşımızın mevcut görevlerini hakkıyla yerine getirmesi şarttır. Belediye başkanlarımızdan yeniden aday gösterilenler, zaten işlerine ve seçim çalışmalarına devam edecekler. Bu bayrak yarışında görev değişikliği durumu ortaya çıkan arkadaşlarımızın ise yeni belediye başkanı gelene kadar en küçük bir eksikliğe, aksaklığa mahal vermeden vazifesini yürütmesi gerekmektedir. Seçimlere doğru giden süreçte eksiklik, aksaklık gördüğümüz yerlerde, ihtiyaç duyulması halinde teşkilatlarımızı revize edebilir, güçlendirebiliriz."