Şanlıurfa Büyükşehir Belediyesi'nin ev sahipliğinde gerçekleştirilen Birleşmiş Kentler ve Yerel Yönetimler Orta Doğu ve Batı Asya Bölge Teşkilatı (UCLG-MEWA) ve WALD Uluslararası Göç Yönetimi Zirvesi'nin devam eden oturumlarında söz alan Alman Dr. Janette Uhlmann Avrupa'da mülteci krizinin olmadığını belirtirken, Prof. Dr. Mazhar Bağlı ise dünyadaki her 9 göçmenden 1'inin Türkiye'de olduğunu söyledi.
 
Birleşmiş Kentler ve Yerel Yönetimler Orta Doğu ve Batı Asya Bölge Teşkilatı (UCLG-MEWA) ve WALD Uluslararası Göç Yönetimi Zirvesi, UCLG-MEWA Sosyal İçerme Komitesi Eş-Başkanlığını yürüten Şanlıurfa Büyükşehir Belediyesi'nin ev sahipliğinde devam etti.
Zirvenin ikinci günkü oturumlarının ilki 'MEWA Bölgesinde Bölgesel Uyum ve Sosyal İçerme' konulu sunum ile başladı.
 
Beylikdüzü Belediyesi Meclis Üyesi İsmail Doğan Subaşı'nın oturum başkanlığı yaptığı sunuma konuşmacı olarak Akdeniz Entegrasyon Merkezi ve Dünya Bankası Kıdemli Operasyon Sorumlusu Dr. Janette Uhlmann katıldı.
 
Sunumda ilk olarak söz alan Alman Dr. Janette Uhlmann, Avrupa ülkelerinin göçe bakış açısını anlattı. Dr. Uhlmann sunumunda mülteci krizi yükünün Avrupa ülkeleri üzerinde olmadığının altını çizdi. Avrupa'nın mülteci krizi ile meşgul olduğuna yönelik bir algının yaygınlaştırıldığını ancak böyle bir krizini var olmadığını belirten Dr. Uhlmann, "Orta Doğu ve Kuzey Afrika'da mülteci krizi yaşanıyor. Bölgede bu konuda Türkiye'nin ve Ürdün'ün tecrübeleri olduğunu görüyoruz. Ortadoğu'da mülteci krizine baktığımız zaman öncelikle akımın Suriye etrafındaki ülkelere etkisinin ne olduğunu ortaya koymalıyız.  Bu mültecilerin yüzde 86'sı Türkiye ve komşu ülkeler arasında yayılıyor. Onun için Suriye krizi bakımından Avrupa'da bir mülteci krizi yok" dedi.
 
"SURİYE KRİZİ EN ÇOK BÖLGE ÜLKELERİ ETKİLEDİ"
 
Suriye'de yaşanan olayların ardından göç dalgasının başta Türkiye olmak üzere komşu ülkelere yönelik olduğunu sözlerine ekleyen Dr. Uhlmann, "Akım bu bölgelere olduğu için göç alan ülkelerdeki belediyelerde büyük sıkıntılar yaşanıyor. Mültecilerin çoğunluğu belediyelerin mücavir alaları çerçevesinde yaşamakta. Kampta yaşayanlar yüzde 15 gerisi kalan yüzde 85'lik bir kısım ise şehirlerde yaşıyorlar.  İşte bu nedenle belediyeler bu işin odak noktası durumunda. Kriz riskinin sonuçlarının ortaya koyduğu etkileri azaltmak için belediyeler etrafında çözümler üretilmelidir.
 
Bir takım belediyelerin alanları göçten çok fazla etkileniyor. Bunlar katı atık tesisi, mesken, konut, su temini ve altyapı gibi eksiklikler hemen göze çarpıyor. Belediyelerin büyük bir çoğunluğunda bunlara yanıt verecek altyapı yok. Belediyeler bunun altından kalkamıyor, destek almak zorundalar.
 
Araştırmalara baktığımız zaman belediyelerin yüzde 60'ı işgücü piyasasındaki rekabetin artması, kiraların artması gibi birçok konularla mücadele etmek zorundalar. Farklı kültürle birlikte yaşamak zorunda kalmak da sosyal içermeyi olumsuz etkileyen faktörlerden biri oluyor.
 
Özellikle mülteci krizi ile birlikte ortaya çıkan sorunlar direkt belediyeleri etkilemektedir. Bu yükü belediyeler taşımakta zorlanmaktadırlar. Bu nedenler içinde bulunduğumuz durumu daha da zor hale getirmektedir" diye konuştu.