Mehmet Akif Ersoy'u anma etkinliklerinde konuşan Vali Erin '' Cumhurbaşkanımızın liderliğinde değerleriyle kavgalı olan değil, milletiyle tam bir bütünleşmiş, İstiklal Marşımızın hemen her satırında yer alan iman, cesaret, kahramanlık, milli benlik, tarihi şuur, mücadele azmi ve müşerref olduğumuz İslamın bütün değerlerine göre kendi yaşantımızı dizayn edecek, çevremizi ve toplumumuzu ona göre şekillendirmek için elimizden gelen gayreti göstereceğiz. Zalime asla boyun eğmeyecek, onlara karşı her türlü kararlılığı canımız pahasına ortaya koyacak ve milletimizi millet yapan ortak değerlerimize yine canımız pahasına sahip çıkacağız. Bizden sonra gelen nesillere daha güçlü daha onurlu bir devlet bırakmanın gayretini ortaya koymamız lazım” dedi. 

İstiklal Marşımızın 97 yıl önce bugün milli marşımız olarak kabul edilmesi dolayısıyla Milli Eğitim Müdürlüğü Konferans Salonunda düzenlenen etkinlikler; saygı duruşu ve İstiklal Marşının okunması, ardından şehitlerimiz için okunan Kur’an-ı Kerim tilavetiyle başladı. 

Açılış konuşmalarıyla devam eden programda bir konuşma yapan Vali Abdullah Erin: “Bir ahlak abidesi, bir ilim adamı, bir din adamı ve mücadele adamı olan İstiklal şairimiz Mehmet Akif Ersoy’u rahmet ve minnetle anıyoruz. İstiklal Şairimizi yad ederken elbette İstiklal Marşımızı ve bu kutsal vatan topraklarını bizlere miras bırakan, Türk Milletine önderlik ederek bağımsızlığa ulaşmasına vesile olan ve büyük bir mücadele örneği sergileyen Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Paşa’yı ve kahramanlarımızın hepsini de minnetle, şükranla ve rahmetle yad etmeyi bir borç biliyoruz” diyerek sözlerine başladı. 

Konuşmasında İstiklal Marşının yazılmasına vesile olan Kurtuluş Savaşının bugün bile bitmediğine dikkat çeken Vali Erin: “Kurtuluş Savaşı sonrasında anlaşma imzalanmış olmasına rağmen aslında bu anlaşmayı kabul etmediklerini, Sevr’de elde etmek istediklerini ve Anadolu toprakları üzerindeki hesaplarının da bitmediğini çok net bir şekilde bugün görüyoruz. Birliğimizi, beraberliğimizi, kardeşliğimizi ve İstiklal Marşında ifadesini bulan o imanı ve inancı tekrar tazelemek, benliğimize işlemek ve onu yaşamanın gününün bugün olduğunu bir kez daha ifade etmek lazım. Yurt içerisinde ve yurt dışında ismi değişmiş olmakla beraber bu coğrafyada hesabı bulunan ve merkezinde de bizim kutsal vatan toprağımızın yer aldığı aziz vatan toprakları üzerinde operasyon yapmaya, milletimizi birbirine düşürmeye ve Sevr’de ortaya koydukları o paçavraları tekrar bu millete dayatma çabası ve gayreti içerisinde olduklarını biliyoruz. Bugün Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde hiçbir devletin uğraşmadığı kadar terör örgütleriyle mücadele ediyoruz. Millet olarak büyük bedeller ve fedakârlıklar içerisinde olduğumuzu biliyorsunuz. Kırk seneyi aşkın bir süredir nereden beslendiğini çok iyi bildiğimiz PKK terör örgütü başta olmak üzere terör örgütlerinin tamamıyla Türk silahlı kuvvetlerimiz, emniyet ve jandarma teşkilatımız ve kahraman korucularımız tarihe not düşecek şekilde mücadele ediyor. Bugün Allah’a şükür yurt içerisinde tamamen dize getirmiş ve milletimizi huzur ve güven içerisinde yaşatabilecek bir çabayı ortaya koymuş bulunuyoruz. Bu yeni dönemde biliyoruz ki ifade ettiğim terör örgütlerinin yanı sıra 15 Temmuz’da farklı bir versiyonuyla yine bu milleti birbirine düşürmeye, zayıf bir noktaya taşımak suretiyle hemen yanı başımızdaki sınırlarımızdan sızdıracakları terör örgütlerinin ve onların destekçisi, eğiticisi ve donatıcısı olan ülkelerin ülkemizi bölmeye yönelik niyetlerinin hala canlı bir şekilde muhafaza edildiğini görüyoruz. Bu sebepten dolayı yeni dönemde mücadeleyi sadece vatan sathında kabul edemeyeceğimizi de biliyoruz. Cumhurbaşkanımızın her zaman dile getirdiği gibi savunmayı yurt topraklarımızın içerisinde kabul etme imkanının kalmadığını ve bütün sınırlarımızın çepeçevre bir şekilde terör örgütlerinin doldurduğu bir dönemde sadece yurt içerisinde savunmada kalmak suretiyle bu milletin ve devletin bağımsızlığını ebedi bir şekilde devam ettirmenin mümkün olmadığını biliyoruz. Bugün kahraman silahlı kuvvetlerimizin emniyetimiz, jandarmamız ve korucularımızla ve Özgür Suriye Ordusuyla birlikte yurt dışında gerçekleştirdiği operasyonun temel hedefi de bu söylediğim zorunluluktan kaynaklanıyor. Sınırlarımız dışında yuvalanmaya çalışan terör örgütlerini etkisiz hale getirmeye ve aynı zamanda oradaki insanlarımızı bağımsız ve özgür bir şekilde kendi ülkelerinde yaşayabilmelerine ve bu zulümden kurtarılmalarına yönelik bir operasyon olduğunu hepimiz biliyoruz. Bizim devlet olarak hiçbir ülkenin toprağında gözümüzün olmadığını, oraya gerçekleştirilen operasyonun tamamen milletimizi ve devletimizi korumaya yönelik bir refleksin sonucu olduğunu ve bunun bundan sonra da bu şekilde devam edeceğini Cumhurbaşkanımızın ifadesiyle tekrarlamak lazım. Savunmada kalır içimize kapanırsak İstiklal Marşımızın yazılmasına sebep olan koşullarla karşı karşıya kalma tehlikesi var. Dolayısıyla dimdik ayakta durmak suretiyle karşımızdaki gücün büyüklüğüne aldırış etmeden millet olarak her türlü tedbirimizi alarak, her türlü imkânımızı seferber ederek terör örgütlerinin tamamıyla ortaya konması gereken mücadele neyse onu ortaya koymak durumundayız. Bugün Afrin’e girmek üzere olan kahraman ordumuza muzafferiyet ve muvaffakiyet diliyoruz. Bu uğurda bizlerin ve vatan topraklarımızın hür ve bağımsız bir şekilde ilelebet devamını sağlamak, namusumuzu, şerefimizi muhafaza etmeye yönelik ortaya konan bu büyük mücadelede hayatını feda ederek ebediyete intikal eden bütün şehitlerimizi rahmet ve minnetle anıyoruz. Biliyoruz ki yarın öbür gün Allah’ın izniyle dünyaya nizam vermiş olan bu milletin evlatları Afrin’e girecek, Afrin’i o çetelerden ve örgütlerden de temizleyecek ve ardından aşağıya doğru bir terör kuşağı oluşturulmaya çalışılan o kuşağı da yaracak ve ülkemizin sınırlarında tehdit oluşturmasına kesinlikle müsaade etmeyecek. Biz Türk Silahlı Kuvvetlerimizin, kahraman evlatlarımızın sınırlarımızın ötesindeki bu fedakarlık ve cesaretini daha ileri noktalara taşıyabilmelerini sağlamak için dualarımızla onlara destek olurken millet olarak hepimize düşen en büyük görevin de bu duanın yanı sıra yurt içerisinde tam bir tesanüt, dayanışma ve birlik beraberlik örneği göstermek suretiyle günü birlik ve kısa vadeli kişisel beklentileri bir tarafa bırakarak ve her türlü siyasi mülahazaların üstünde hareket etmek ve birbirimize destek olmanın zamanı olduğunu ve günün bugün olduğu bilinci içerisinde olmamız gerekiyor” dedi. 

Türkiye’nin şu an içinde bulunduğu durumun Kurtuluş Savaşı döneminden çok daha iyi bir noktada olduğunu ifade ederek konuşmasına devam eden Vali Erin: “Bugün Türkiye Cumhuriyeti Devleti olarak dünyanın sayılı ekonomileri ve devletleri arasındayız. Dünyadaki bütün gelişmelere ayak uydurabilen ve bunları toplumun ihtiyaçları ve ekonomisinin gerekleri doğrultusunda yeniden dizayn etmek suretiyle milli üretimi ve milli anlayışı gerçekleştirerek ve geliştirerek çok daha iyi noktalara doğru hızlı bir şekilde hareket ettiğimizi biliyoruz. Kendi silahını üreten, kendi düzenini toplumun ihtiyaçları doğrultusunda dizayn etmeye çalışan ve bu alanda büyük mesafeler kat ederek milletimizi o derin tarih şuuruna, bilincine ve dünya üzerindeki milletlerin hiçbirinde olmayan cesaret, kahramanlık, fedakarlık ve mücadele azmini tekrar o üzerine küllerin doluştuğu o cevheri keşfetmenin ve gün yüzüne çıkarmanın günü olduğunu bilmemiz lazım. Bugün millet olarak yaşadığımız bunca badirelere rağmen Allah’a şükür Kurtuluş Savaşındaki o özün yok olmadığını, sadece küllendiğini ve her geçen gün bu küllerin savrularak o özün üzerinden kalktığını görmekten büyük bir mutluluk duyuyoruz. Millet olarak kenetlenecek, millet olarak Kurtuluş Savaşındaki o azmi tekrar ortaya koyacak ve millet olarak bu coğrafyada hür ve bağımsız bir şekilde ilelebet yaşayacağımızı emperyalist güçlere Allah’ın izniyle bir kez daha göstereceğiz” şeklinde konuştu. 

Konuşmasında salonda bulunan gençlere de seslenen Vali Erin: “ Sizler dünyaya nizam veren dedelerin torunlarısınız. Sonradan yetme medeniyetlerin size dayattığı kişiler değilsiniz. Kimlerin evlatları olduğunuzu bir kez daha düşünüp farkına varmanız lazım. Milli benliğinizi muhafaza etmek suretiyle, günün gerektirdiği teknoloji ve donanımları milletinizin bünyesine uydurarak kalkınma ve gelişme modelinizi milletimizin ilmi ve fikriyle tezahür edecek kültürünüzü, silahınızı ve yaşantınızı tekrar ortaya koyma zamanıdır. Bunu gerçekleştirebiliriz. Cumhurbaşkanımızın liderliğinde değerleriyle kavgalı olan değil, milletiyle tam bir bütünleşmiş, İstiklal Marşımızın hemen her satırında yer alan iman, cesaret, kahramanlık, milli benlik, tarihi şuur, mücadele azmi ve müşerref olduğumuz İslamın bütün değerlerine göre kendi yaşantımızı dizayn edecek, çevremizi ve toplumumuzu ona göre şekillendirmek için elimizden gelen gayreti göstereceğiz. Zalime asla boyun eğmeyecek, onlara karşı her türlü kararlılığı canımız pahasına ortaya koyacak ve milletimizi millet yapan ortak değerlerimize yine canımız pahasına sahip çıkacağız. Bizden sonra gelen nesillere daha güçlü daha onurlu bir devlet bırakmanın gayretini ortaya koymamız lazım” dedi. 
Yapılan konuşmaların ardından hazırlanan gösteriler salondaki konukların beğenisine sunuldu.