Burcu Çetinkaya Bucak'ın, AK Parti 24. Dönem Şanlıurfa Milletvekili Prof. Dr. Zeynep Karahan Uslu ile olan röpörtajı dün Türkiye Gazetesi'nde yayınlandı.

İşte o röpörtaj....

“Sıfat odaklı bir hayatı hiçbir zaman benimsemedim. Ülkem ve insanlık için ‘denizde bir damla olmak’ pahasına üreten bir birey her şeyden daha tatmin edici”

Bu haftaki röportajımızın yarısı Şanlıurfa’da, yarısı Ankara’da ve Zeynep Abla’nın hızına ayak uydurabilmek için bir kısmı da yollarda geçti. Çankaya Üniversitesi Halkla İlişkiler ve Reklamcılık Bölüm Başkanı Prof. Dr. Zeynep Karahan Uslu ile 3 yıl önce Şanlıurfa milletvekili iken çok keyifli bir röportaj yapmıştım. Şimdi de yakın bir zamanda aldığı profesörlük unvanının ardından kendisiyle keyifli bir sohbet gerçekleştirdik. Röportajı akademik kariyerinin yanı sıra, insanlığa faydalı olmak adına yaptığı birçok sosyal katkıya ve bir anne olarak ailesine de yetiştiği hızlı hayat düzeninde gerçekleştirdik. 

- Çok yakın zamanda profesörlük unvanını aldınız. Tebrik ederiz. Sizin için ne değişti, buradan sonraki akademik hedefleriniz neler?
 Sıfat odaklı bir hayatı hiçbir zaman benimsemedim. Asıl olan sıfatlar değil içini doldurmak. Ülkem için, insanlık için ‘denizde bir damla olmak’ pahasına da olsa üreten bir birey olmaya devam etmek bence çok tatmin edici ve öğrencilerimizle birlikte öğrenme, öğretme sürecimi yeni kitap ve yayın çalışmalarıyla sürdürmeyi planlıyorum. Özellikle siyasal iletişim alanında yeni yayınlar üretmeye hazırlanıyorum. Bunun yanısıra Üniversite toplum ilişkisini güçlendirecek çalışmalara, projelere ağırlık vermeye devam ediyorum.

- Kamu diplomasisinin önemini anlatır mısınız?
Günümüzde ülkelerarası ilişkilerin yönetilmesi, yönlendirilmesi, toplumlararası algıların inşa edilmesi açısından alternatif bir diplomasi alanı, uluslararası ilişkiler enstrümanıdır. Ve algıların olguların üstüne çıkabildiği bir dünyada, kamu diplomasisi siyasi ilişkilerin seyrini toplumlararası ilişkiler eliyle değiştirebilme fırsatı sunuyor. Türkiye açısından da ‘Gezi Parkı’ sürecinden başlayarak devam edip, en üst noktasına 15 Temmuz hain darbe girişimi ile ulaşan kritik bir süreç yaşandı. Siyasi tasfiye amaçlı bu sürecin farklı bir yansıması, bugün de çok ciddi itibarsızlaştırma çalışmalarıyla had safhada sürdürülüyor. Böyle bir dönemde, bu alanda 2000’li yıllardan itibaren sürdürülen çalışmalarla aldığımız mesafenin güçlendirilmesi, kritik katkılar sağlayabilecek bir imkân alanı.

- Şu andaki kamu diplomasisi seviyemizi ve yetkin insan gücünü yeterli buluyor musunuz?
 Geçmişle mukayese ettiğimizde yeni kurumların oluşturulmasının yanı sıra, geliştirilen kurumlarla da, sağlanan imkânlarla da çok gelişmiş bir performans sergilendiğini söyleyebiliriz. Fakat iyinin daha iyisi hep var ve bu denli sistematik saldırının olduğu bir dönemde de yapılacak daha çok iş var. Başbakanlık Kamu Diplomasisi Koordinatörlüğü yasasının çıkarılmasından, kurumlar arası koordinasyonun daha da arttırılmasına STK’lar, üniversiteler gibi yapıların desteğinin daha güçlü alınmasından kültür diplomasisi, dijital diplomasi gibi alanların çok daha yoğun kullanılmasına dek atılacak adımlarla ülkemizin konumlanışına daha etkin katkılar sunulabilir.

- Şu andaki siyasi ortamı nasıl buluyorsunuz?
Ülkenin ekonomik ve politik olarak darboğaza sokulmaya çalışıldığı, Orta Doğu’da bir kere daha korkunç insani bedeller ödetilerek kartların yeniden dağılmakta olduğu bir dönem yaşıyoruz. 15 Temmuz hain darbe girişiminin artçı şokları halen atlatılmakta, Cumhurbaşkanlığı seçimleri ile siyasi dengeler hiç deneyimlemediğimiz bir şekilde yeniden kurgulanmaya hazırlanılıyor ve bütün bu unsurlar üzerinden gerilimi artan bir siyasi süreç yaşanıyor.

 - Tekrar siyasete dönmeyi düşünüyor musunuz?
  Bana göre çok sevdiğim bir mesleği icra ediyorum. Akademisyenlik öğretme süreci olduğu kadar da öğrenme süreci. Öğreneceksiniz ki üretebileceksiniz. Dolayısıyla öğrendiğim, öğrettiğim ve ürettiğim bir mesleğe sahibim ve bu alanda ülkeme uzun vadeli katkılar sağlayabilecek nitelikte çalışmalar yapmayı çok anlamlı buldum her zaman. Siyaset yapmadığım her dönemde akademisyenliğe devam ettim. Bu anlamda bulunduğum yerden çok memnun ve mutmainim. Bugün doğru ve güzel işler yapmaya odaklanmak yarın ne olacak diye plan yapmaktan çok daha doğru geliyor. 

- İyi bir şeyler yapmanın insana kattığı motivasyonun dışında nerelerde nefes alıyor ve rahatlıyorsunuz?
 Ailem bu dünyadaki cennetim. Evimizde birlikte vakit geçirebilmek tek başına yetiyor fakat kimi zaman sanatsal faaliyetlerin parçası olup ruhu beslemek, hobi olarak da ata binmek ve yemek pişirmek çok iyi geliyor.

Ş.Urfa ile İstanbul’u düzeltmek isterdim
 - Elinizde bir sihirli değnek olsa Şanlıurfa’da ilk neye dokunurdunuz?
 En genç nüfuslu il olmasına rağmen, eğitim düzeyi en düşük illerimizden biri maalesef Şanlıurfa, hayat kalitesiyle birlikte eğitim düzeyini yükseltirdim.

 - Aynı değnekle İstanbul’da neye dokunurdunuz?
 Tarihî, kültürü ve nihayetinde toplumsal dokumuzu tahrip eden çarpık yapılaşmaya ve trafik sıkıntısına.

 - Gezdiğiniz yerler arasında neresi sizi çok etkiledi, Türkiye dışında?
 Her ülkeden farklı gözlem ve kazanımlar elde ediliyor. Ama birbirinden çok farklı sebeplerle olsa da Tayland, Myanmar, Tanzanya, Etiyopya seyahatleri asla ruhumdan silinmeyecek izler bıraktı ve bambaşka deneyimler kattı.

“Çağını Aşan Sultan 2. Abdülhamid Han” Projesi Hedefimiz, tarih ve kültür  bilincini yaygınlaştırmak
“Uzmanlarımızın sunumları kadar, görsel hafızayı da güçlendirmek için Abdülhamid Han’ın eserlerini anlatan, çok özel fotoğrafları da içeren sergi oluşturduk” 
 - Bu hafta Şanlıurfa’da Yıldız Sarayı Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı olarak hem çok kıymetli misafirleri ağırladınız, hem de gençlere “Çağını Aşan Sultan 2. Abdülhamid Han” isimli projenizle bir panel ve fotoğraf sergisi sundunuz. 
 Bakanlıkla birlikte yürüttüğümüz projenin ilk ayağını Urfa’da yaptık. Başka illerde de yapıyoruz fakatmemleketimden başlatmanın benim için duygusal bir önemi vardı. Bu proje tarih ve kültür bilincini geniş toplum kesimlerinde yaygınlaştırmayı hedefliyor. Bu doğrultuda yetkin akademisyenlerimiz ve uzmanlarımızın sunumları kadar, görsel hafızayı da güçlendirmek için Osmanlı’nın son dönemini ve Sultan 2. Abdülhamid Han’ın eserlerini anlatan, çoğu ilk kez gün yüzüne çıkan çok özel fotoğrafları da içeren bir sergi oluşturduk. 

- İlgi nasıldı? Birçok iş kadını da ilk defa Şanlıurfa’ya geldi. Onlar ne hissetti?
Salonlara sığmadık. Şehir dışından gelen konuklarımızın da kazanım elde ettiğini düşünüyorum. Diğer taraftan Şanlıurfa insanlık tarihiyle eşdeğer bir kadim mirasa sahip. Özellikle Göbeklitepe’nin keşfiyle dünyada hiçbir şehrin sahip olmadığı bir arkeolojik değeri de bünyesinde barındırıyor. Pek çok yönünden fazlasıyla etkilendiler. Çoğu ilk defa  gelse de bunun son gelişleri olmayacağından eminim.