Uluslararası Medya Enformasyon Derneği (UMED) Başkanı Aslan Değirmenci, "Darbecilerin üst aklından, mimarlarından, destekçilerinden ve tetikçilerinden tam anlamıyla hesap sorulmalıdır." dedi.

Değirmenci, Şanlıurfa'nın Siverek Belediyesince Cenap Gülpınar Gençlik Merkezi'nde gerçekleştirilen "Medya ve Algı Yönetimi-Bir Medya Darbesi Olarak 28 Şubat" panelinde, 12 Eylül ve 28 Şubat darbe sürecinde zemini medyanın hazırladığını söyledi.

Söz konusu darbelere yönelik davaların medya ayağına mercek tutulmadığını savunan Değirmenci, şöyle konuştu:

"Hukuk işletilmedi, adalet yerini bulmadı. Kendisini imtiyazlı sayan sözde gazeteciler gezi olayları, 7 Şubat MİT krizi, 17/25 Aralık küresel operasyonunda karşımıza tekrar algı operasyonlarıyla çıktılar. 12 Eylül ve 28 Şubat sürecinde cuntaya psikolojik harekat desteği veren medya FETÖ ile omuz omuza vererek ulusal ve uluslararası arenada psikolojik harp merkezlerinde üretilen haberlerle milli iradenin tecellisini engellemeye yeltendiler, ulusal güvenliği tehdit ettiler. Daha açık konuşalım, manipülasyon, fitne ve fesat ile önce yürekleri sonra yeryüzünü kirletmeye kalktılar."

Adalet önünde hiçbir kişi ve zümreye imtiyaz tanınamayacağına aktaran Değirmenci, şunları söyledi:

"Seçilmiş hükümeti ortadan kaldırmaya ve işlevsiz kılmaya yönelik haberlere imza atmak, ifade ve düşünce özgürlüğü değildir. İfade ve düşünce özgürlüğü altında kardeşliğimizi, birliğimizi hedef almaktır. Geçmiş darbelerin açtığı yaralar tümüyle sarılmamışken verilecek küçük bir taviz anlatılamaz, kabul edilemez. Darbecilerin üst aklından, mimarlarından, destekçilerinden ve tetikçilerinden tam anlamıyla hesap sorulmalıdır."

28 Şubat dönemine ilişkin 103 sanıklı davanın Ankara’da görüldüğünü hatırlatan Değirmenci, şunları kaydetti:

"Vesayet zeminlerinin, darbelerin, yasakların, yalancı düzenlerin tümüyle yıkılması için işin ucu kime gidiyorsa, nereye ulaşıyorsa sonuna kadar gidilmesi gerekiyor. 28 Şubat sürecinin yargı, medya ve iş dünyası ayağını adaletten kaçırmak, Türkiye’ye tuzak kurmak için her fırsatı değerlendirenlere koz vermek, milletin iradesini hiçe saymaktır. Sadece yargıya değil hepimize bazı görevler düşmektedir. Tereddütsüz ve tavizsiz bir tarzla direnişi sürdürmeliyiz. Direniş, 15 Temmuz’dan ibaret değildir. İhanet tam manasıyla tüketilememiştir."