Kahve tiryakisi bir Urfalı, kahvesini içmek üzere kahvehaneye gitmiş. O zamanlar 1 kahve “5 para”ya imiş; bu yüzden her gün kahveye gidip keyifle beş paralık kahvesini içmeyi alışkanlık edinmiş olan adamın da cebinde yalnızca beş para varmış. Söylediği okkalı kahvesini keyifle içtikten sonra adam, kahveciye parayı uzatmış. Kahveci, tiryakiyle hiç muhatap olmadan, başının üstündeki yazıyı gösterip “Oku!” demiş. Kahve tiryakisi kafasını kaldırıp tabeladaki yazıyı okumuş:

Kahve Yemen’den gelir, yolları ırak…

Beş para yetmez, on para bırak!

Tiryaki, kahveye zam geldiğini anlamış anlamasına ama daha öncesinden haberi olmadığı için doğal olarak yanına fazla para almamış. Altta kalmak istemeyen zeki ve nüktedan Urfalı, kendinden emin bir şekilde kahveciden kâğıt ve kalem isteyip bir şeyler yazmış ve kâğıdı kahvecinin gözünün önüne tutup “Oku!” demiş. Kahveci sıkıntılı bir şekilde okumuş:

Kahve Yemen’den gelir, yolları sapa…

Beş paraya idare etmiyorsa kahveyi kapa!

Kahve tiryakisi olduğunuzu düşünün… Cebinizde beş para var, kahveyi içiyorsunuz ama kahve on para olmuş. Vazgeçip içtiğiniz kahveyi yok mu sayacaksınız? Kahveciyi size yaptığı uyarıyla baş başa bırakıp gidecek misiniz ya da mutfağa geçip bardakları, fincanları mı yıkayacaksınız? Nasıl tepki vereceksiniz?

İnsanlar gün içerisinde karşılaştıkları hadiseler, durumlar karşısında farklı tepkiler verip farklı tercihlerde bulunurlar. Bu tepki ve tercih farklılığı, farklı yetiştirilme tarzları sebebiyle bilinçaltında oluşan olumsuz veya olumlu kalıplardan kaynaklanır.

Çocukluktan itibaren şekillenen özsaygımıza ve özbenliğimize işaret eden tüm bilinçaltı kalıplarımız, karşılaştığımız çeşitli olaylarda su yüzüne çıkarak kendini gösteriyor. Gün içerisinde karşılaştığımız olaylarda bilinçaltımıza yerleşenleri “geri çağırıyor” ve bu geri çağırma neticesinde olumlu veya olumsuz tepkilerde bulunuyoruz. Bilinçaltındaki olumsuz kalıplar insanları olumsuz tepkilere yönlendirirken olumlu kalıplar ise insanları iyiliğe, merhamete, hassasiyete ve nezakete yönlendiriyor.

Bu yüzden burada en önemli husus kahve tiryakiliğimizi etkileyen durumlar karşısında gösterdiğimiz tepkinin, refleksin, davranış kalıbının nasıl olduğu… Kahveye zam geldiğinde, istemediğimiz bir durumla karşılaştığımızda, herhangi bir insanın davranışı bizi rahatsız ettiğinde, bir olumsuzluk yaşadığımızda verdiğimiz karşılık da sıkıntılı, olumsuz ve aynı şekilde rahatsız edici olursa kime ne faydası olacak?

Karşılaştığınız durumlara nasıl tepki vereceğinizi; sorunu zekice, nazikçe ve sakince nasıl çözebileceğinizi belirlemeniz için uygulayabileceğiniz kolay bir yöntem var: İki Sütun Tekniği.

İki Sütun Tekniğini şöyle uygulayabiliriz: bir kâğıt alın ve bu kâğıda, karşılaştığınız durumla ilgili tepkinizi ikiye ayırarak yazın. Bir sütuna “Olumsuz davranışa aynı olumsuzlukla karşılık verirsem ne olur?” sorusunun cevaplarını yazın. Bu sorunun cevapları muhtemelen “Kavga büyüyebilir, tartışma yaşayabilirim, asabiyetle yüklenebilirim ve sinirlerim bozulabilir…” gibi olumsuzluğun devam edeceğini gösteren durumlar olacaktır. İkinci sütuna da “Olumsuz duruma, davranışa zekice, nazikçe ve sakince cevap verirsem ne olur?”un cevaplarını yazın.

Göreceksiniz ki ikinci sütundaki cevaplar olumsuz durumun bitmesine, gerginliğin azalmasına, çözüm üretmeye ve tatsızlığın sürmemesine yönelik durumlar ortaya çıkaracaktır.

En sonunda bu tekniğe ve tabii ki kendi isteklerinize göre karar verin; olumsuz durumu –olayı daha da büyüterek– devam mı ettireceksiniz yoksa “Kahve Yemen’den gelir, yolları sapa… Beş paraya idare etmiyorsa kahveyi kapa!” diyerek kahveciyi düşünmeye ve sakinleşmeye yönelterek bir dahaki kahvehane ziyaretinde cebinizde yeterli para olacağına güvenmesini mi sağlayacaksınız?

Tercih sizin, karar sizin…