Malta’nın AB Konseyi Dönem Başkanlığını 1 Ocak itibariyle devralması nedeniyle, Malta Başkonsolosluğu'nun ev sahipliğinde gerçekleşen toplantıda, AB Uyum Komisyonu Başkanı Gülpınar, başkonsoloslara hitap etti.

Gülpınar, başkonsoloslara hitabındaki konuşmasında Avrupa Birliği-Türkiye ilişkilerini değerlendirdi.

Konuşmasında gündemdeki konulara da değinen Gülpınar ‘’Günümüzde, Avrupa ülkeleri arasında meydana gelen çıkar çatışmaları, Avrupa Birliği mekanizmaları içerisinde diyalog ile halledilmekte, savaş ve şiddete başvurulmamaktadır. Avrupa Birliği ayrıca, zaman içerisinde gerçekleştirdiği genişleme sayesinde birçok ülkeyi bünyesine katmış ve bu barış atmosferinin coğrafyasını da genişletmiştir. Komşu ülkelerle, özellikle de doğu Avrupa ve Balkan ülkeleriyle geliştirdiği işbirliği ve ortaklık anlaşmaları sayesinde söz konusu barış iklimini çevresine de taşımaktadır’’ dedi.

AB için önemli sorundur.

Gülpınar, konuşmasında AB için önemli sorun haline gelen göçmen meselesine dikkat çekti. Son zamanlardaki ekonomik kriz ve göçmen meselesinin Avrupa’da meydana getirdiği karamsarlık ile birlikte korumacı, milliyetçi ve dışlayıcı akımların yükselmesinin Avrupa Birliği için önemli sorun olduğunu ifade eden Gülpınar ‘’Bu akımların siyaseten güçlenmeleri ve iktidar olma olasılıklarının gittikçe yükselmesi, Birliğin amaçları ve ulaştığı nokta için yadsınamayacak bir tehdittir. Bu akımlar her ne kadar tarihsel ve siyasal koşullar açısından çok farklı olsa da ikinci dünya savaşı öncesinde Avrupa’da iktidara gelen ırkçı ve faşist akımlar ile bazı benzerlikleri hem Avrupa için hem dünyanın geri kalan coğrafyası için ürkütücüdür’’ dedi.

Acil plan geliştirilmeli.

Gülpınar, AB için başka bir sorun olan konunun da altını çizdi. Gülpınar ‘’Almanya, Fransa ve Hollanda’da 2017’de yapılması öngörülen seçimlerde söz konusu hareketlerin başarılı olma ihtimali ve İngiltere’nin Birlik’ten ayrılma süreçlerinin Birliği nasıl etkileyeceği sorunu Birliğin önünde duran başka bir sorundur. Bunlara ABD’de Trump’un Birliğe olan negatif yaklaşımını eklediğimizde, Avrupa’nın varlığını ve dünya barışını tehdit eden bu yeni gelişmelere cevap verebilmesi için çok acil bir plan geliştirmesi ve gereken reformları yapma ihtiyacını ortaya çıkarmaktadır. Birliğin az önce bahsettiğim tehditler ile baş edebilmesi ve ayrıca AB vatandaşları ile kurumları arasındaki mesafenin kapatılması için bugün de Birliğin reformlara ihtiyacı vardı’’ dedi.

Türkiye büyük çaba gösterdi.

Türkiye’nin AB sürecini de değerlendiren Gülpınar, Türkiye’nin AB’ye girebilmesi için önüne konulan kriterleri yerine getirmek için büyük çaba gösterdiğini de ifade etti. Gülpınar ‘’Türkiye kurulmasından hemen sonra 1959’da Avrupa Ekonomik Topluluğuna başvurmuş ve 1963 yılında imzalanan Ankara Anlaşması ile topluluğa tam üyelik nihai hedef olarak belirtilmiştir. Türkiye neredeyse 60 yıldır Avrupa Birliğine tam üyelik için çabalamış ve bu hedefe stratejik bir bakışla siyaset üstü bir anlayışla bağlı kalmıştır. Türkiye, Birliğin geliştirdiği siyasi ve ekonomik kriterleri benimseyerek bu kriterleri yerine getirmek için büyük çaba göstermiştir.’’ Dedi.

Türkiye ve AB’nin güvenlikleri birbirine bağlı.

Sözlerinin sonunda Türkiye ve AB’nin güvenlik konularına da değinen Gülpınar ‘’Türkiye-AB Göç mütabakatı gösteriyor ki Türkiye ve Avrupa Birliğinin güvenlikleri birbirine bağlıdır, bu nedenle Avrupa birliğinin Türkiye’nin güvenliği ve istikrarı için gereken desteği göstermesi Birliğin güvenliği için de şarttır. Türkiye, AB’nin beşinci en büyük ticaret ortağı, AB ise Türkiye’nin en büyük ticari ortağıdır. Türkiye’deki doğrudan yabancı yatırımların yüzde 70’inden fazlası AB kaynaklıdır. Göç ve enerji konuları başta olmak üzere Ortadoğu ve Balkanlar’da bölgesel iş birliği ve az önce ifade ettiğim ekonomik bağımlılık, Türkiye-AB arasında iş birliğinin zorunluluğu ve kaçınılmazlığını göstermektedir. Bunlardan daha önemlisi de Avrupa Birliği sürecinin, Türkiye’deki reformların yapılmasında, demokratikleşme ve insan haklarının geliştirilmesindeki yadsınamaz katkılarıdır. Bu nedenle Türkiye-AB ilişkileri stratejik bir otaklığa dayanmaktadır. İlişkilerin geliştirilmesi her iki tarafında çıkarınadır’’ dedi.