AB Uyum Komisyonu Başkanı ve AK Parti Şanlıurfa Milletvekili Kasım Gülpınar, usta gazeteci Sedat Atilla’yı Esentepe’deki çalışma ofisinde ziyaret etti. Milletvekili Gülpınar, Gazeteci Sedat Atilla’nın son dönemde gerilen Avrupa ülkeleri ve Türkiye ilişkileriyle ilgili sorularına yanıt verdi.

Gülpınar, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya’nın Rotterdam’da Türk konsolosluğuna alınmamasıyla başlayan krizin gündemi ile ilgili açıklamalar da bulundu.

İşte o röpörtaj…

1-Avrupa ülkelerinin Türkiye karşısında sergilediği bu tavrın 3. Havaalimanı, İslam ve Erdoğan düşmanlığından kaynaklandığını düşünüyor musunuz ?

Avrupa ülkelerinin 15 Temmuz darbe süreciyle birlikte ayyuka çıkan bir tavırları olarak değerlendirdiğimizde sebeplerini çeşitlendirmek mümkün. Hollanda, aşırı sağın son derece yükseldiği, aşırı sağ parti liderinin popülaritesinin arttığı ve güç kazandığı bir dönemden geçiyor. Fransa, Almanya ve İtalya’da seçimler var. Bu seçimlere genel olarak baktığımızda, aşırı sağ eğilimli partilerin ve ırkçı söylemlerin ön plana çıktığı partilerin güç kazandığını görmek mümkün. Bunu baskılayabilmek için aynı süreç daha önce AB’den çıkmış olmasına rağmen İngiltere’de yaşandı. O süreçte AB’ye dahilken maalesef Türkiye düşmanlığını ve bunun üzerine Cumhurbaşkanımızı hedef alan açıklamalarla seçim sürecini yürüttüler. Seçimden sonra iş farklılaştı. Bunu seçimler neticesinde görmek ve değerlendirmek lazım. Sayın Cumhurbaşkanımızda bugün ifade etti; Çarşamba günü Hollanda’da yapılacak seçimlerden sonra oradan çıkan sonuçlara göre nasıl bir tavır sergileneceği ve Türkiye Hollanda ilişkilerinin nasıl bir seyir izleyeceği bu seçimlerden sonra ortaya çıkacak. Olayı sadece bir seçim sürecine endekslemek, tedbiri elden bir bakıma bırakmak demek. Tedbiri elden bırakmamalıyız. Sadece seçime yönelik bir hareket olarak görürsek, eğer perde arkasında bir şey varsa bunu gözden kaçırmamıza vesile olabilir. Bu sadece onların seçim süreci değil, bizimde referandum seçim sürecimiz var. Kendi seçimlerine göre hareket yapıyorlarsa tamam, ama bunu bir şekilde değerlendirip referandum seçimine yönelik EVET çıkması ihtimaline karşı böyle bir tavır sergilediklerini göz önüne getirirsek olaya çok boyutlu bakmak lazım (Sorunun ayrıntılı cevabı videoda)

2-Türkiye’yi temsil ettiğiniz Avrupa Ülkelerinde, özellikle de Almanların sizlere karşı tutumları nasıl ?

Spesifik olarak herhangi bir ülkeyi hedef almak istemiyorum. AB ve AP’de son zamanlarda yaşanan olaylara baktığımız zaman, sadece Almanya kaynaklı bir durumun söz konusu olmadığını görürüz. AB’nin en büyük ülkesi olması, yaptığı uygulamaların göz önünde olması, Türk vatandaşlarımızın da nüfus yoğunluğunun fazla olması nedeniyle Almanya’da yaşanan olaylar daha fazla ses getiriyor. Genel olarak en son AP’de Türkiye ile müzakerelerin dondurulması hususunda yapılan oylamada, AP Milletvekilleri ezici çoğunlukta Türkiye aleyhinde oy kullandılar. Bütün AP temsilcileri vardı o oylamada. Bu yüzden, sadece tek bir ülkeye endekslememek lazım. 15 Temmuz’daki darbe sürecinden sonra AB başarılı bir sınav veremedi. Tutumlarında bir değişiklik oldu. Genel olarak fikir ve tavırlarında farklılaşma sebebini tam olarak izah edemediğimiz bir tavır ve tutum değişikliği var.

3-Türkiye'ye kapılarını kapatan Avrupa'ya karşı Türkiye'nin mülteciler için sınır kapılarını açacağını düşünüyor musunuz ?

Mülteciler bizim için bir şantaj unsuru ve tehdit kaynağı olamaz. Biz en baştan beri ifade ettik; Biz mültecileri ülkemizde Allah rızası, kendi kültürümüz, değerlerimiz ve inancımız gereği barındırdık. Mülteciler Türkiye’de kalmak durumunda kaldığı müddetçe, geri dönme şanslarını yakalamadığı müddetçe, zorla ne kimseyi geri gönderebiliriz, nede gitmek istediklerinde onları zorla burada barındırabiliriz. Hiçbir şekilde zorlama söz konusu olamaz. Biz onları ülkemizde Allah rızası için, inançlarımızın, değerlerimizin gereği için barındırdık.

4-Her fırsatta Demokrasiden, insan haklarından, özgürlüklerden dem vuran Avrupa'nın Türkiye'ye karşı gösterdiği faşist ve nazizm tavırla ilgili ne düşünüyorsunuz ?

Burada bir çifte standart ve maalesef ikiyüzlülük söz konusu. Baştan beri AB ile anlaşamadığımız, bu konuda uzlaşamadığımız en önemli hususlardan biri bugün yine yaşanıyor. AB sürekli olarak bize demokrasiden, insan haklarından bahsederken, kendi halkı içinde de bu uygulamalara azami gayret gösterirken, maalesef söz konusu başka ülkelerle ilişkilere gelince kendi tavır tutumlarını rahat bir şekilde değiştirebiliyorlar. O inandıkları değerlerden rahat bir şekilde uzaklaşıp, farklı bir kimliğe bürünebiliyorlar. Bunun adı çok hafif tabirle ikiyüzlülük, çift standarttır. AB’nin nasıl inanıyorsa, neyi savunuyorsa ona göre davranması gerektiğini en az bizim kadar biliyor olması lazım. AB, maalesef iş menfaatlere geldiği zaman o değerleri tamamen bir kenara atıp ödün verebiliyor. Çok da bizi şaşırtan bir durum değil. Geçmişte örnekleri var. En basiti vize serbestisi konusunda Gürcistan’a serbest bıraktı ama söz konusu Türkiye olunca nasıl farklı muamele yaptığını geçmiş dönemde yaşadık.

5- Hollanda’nın bu tutumu zaten gergin olan AB sürecimizi daha da gergin hale getirir mi?

Gerginliğin artmasını hiç birimiz temenni etmeyiz. Burada gönül arzu ediyor ki bir an evvel başta Hollanda ve onun gibi bazı ülkeler olmak üzere bu saçmalıklara son verip ilişkilerin normal seyirlere gelmesi lazım. Sürekli diyaloğun geliştirilmesinden bahseden bir AB’nin bu yaptığı uygulamalar ne diyaloğa katkı sağlar, ne ikili ilişkilerin geliştirilmesine katkı sağlar, temenni ediyoruz ki bir an evvel bu mantık mantık dışı çerçeveden bir an evvel dışarıya çıkarlar.