Milliyet Gazetesi'nden emekli Hüseyin Büyükkırcalı'nın vefatı Türk medyasında geniş yer aldı. Yıllarca emek verdiği Milliyet Gazetesi Büyükkırcalı'ya vefatının ardından tam sayfa yer verirken, yıllarca birlikte çalıştığı arkadaşı Türk Spor Ajansı köşe yazarı Erdoğan Arıpınar'da Büyükkırcalı'yı yazdı.

Arıpınar, ''Uçurtma Kağıdından Nikon Makinesine'' başlıklı yazısında ''Şanlıurfa’da doğan bir yıldız kendi topraklarında battı'' ifadelerini kullandı.

Erdoğan Arıpınar: Türk Milli Takımı kendi ordusunu tutmayacak da başka yeri  mi tutacak

İşte Arıpınar'ın o yazısı...

''Şanlıurfa’da doğan bir yıldız kendi topraklarında battı. Geçen hafta Türkiye’nin yetiştirdiği en iyi foto muhabirlerinden birisi olan dostum, kardeşim Hüseyin Kırcalı’yı dualarla uğurladık. Son yıllarda rahmetli Kahraman Bapçum’la birlikte güzel saatler geçirdik, andık, anıları tazelemiştik. Hüseyin’i Hüseyin yapan MİLLİYET, ona hak ettiği yeri verdi ve eski Bab-ıali’yi hatırlatan bir vefa göstererek takdir topladı. Memleketi Urfa’da hem cenazesinde hem sonra lokma ve dualarla, adını ebedileştirmek için yaptığı atılımlarla görevini yaptı. Hüseyin yalnız bir foto muhabiri değil, bir yaratıcı idi.

Bir örnek olarak 1988 Calgary 15’nci Kış Olimpiyatlarındaki bir anımı kayıtlara geçmesi için anlatayım.

Kanada’nın Güneyinde 1988’de Calgary kentinde 18/28 şubat arasında 15’nci Kış Olimpiyatlarında Türkiye’den 2 gazeteci vardı. Ben o günlerin ünlü gazetesi  sevgi ile andığımız Haldun Simavi’nin Günaydın’ından ve Milliyet’ten Hüseyin Kırcalı. Kış Olimpiyatının kapalı salon buz yarışmaları için kentte at eğer takımı şeklinde bir buz sarayı yapılmıştı. Hüseyin’le antrenmanları görmek için oraya gittik. Benim de elimde fotoğraf makinem vardı: Fotoğraflar çektik. Filmler banyodan çıkınca donup kaldık. Masmavi idiler. Çare nedir? Niye oldu? diye düşünürken, Hüseyin, “Ben tüm foto muhabirleri ile bir toplantı isteyeceğim” dedi.

Kırcalı’nın net bir yabancı dili yoktu. Buna karşın özelikle teknik konularda herkesle anlaşabiliyordu. Toplantı yapıldı, olay ortaya çıktı. Buz pisti ışığı etkiliyor ve fotoğraflar mavi çıkıyordu. Çaresi makinelere MAGENTA (Mavi-kırmızı karışımı bir renk) filtre şarttı. Atladık bir taksiye, kentteki fotoğraf mağazalarını dolaştık. Benim Pentax makineme filtre bulduk, Ama, Hüseyin’in modern Nikon makinesinin filtresi hiçbir yerde yoktu. Ben üzülmüştüm. Hüseyin sakindi. “Ağabey ben çare bulurum’’ dedi. Buz sarayında başta ünlü Katarina Witt’in olduğu pistte şöhretler vardı. Müsabakalar başladığında Hüseyin’in Nikon makinesine baktım makinenin objektifine Magenta renginde bir uçurtma kağıdını lastikle sarmış fotoğraf çekiyordu. Ne olacak? diye düşündüm. Calgary Kış Olimpiyatlarının son gününde beni çok mutlu eden bir haber aldım. Almanya’nın ünlü ajansı Hüseyin’in uçurtma kağıdı ile çektiği tüm  muhteşem fotoğrafları satın almış, ona 1.000 Mark ödemiş ve dönüşte Berlin Hilton otelinde tam pansiyon bir haftalık tatil hediye etmişti. İşte o ufak tefek, güler yüzlü, ülkesini canı gibi seven, geçen hafta hakka yürüyen Hüseyin Kırcalı buydu. Nur içinde yatsın''

İLGİLİ HABERLER...