Yeni tip koronavirüse (Kovid-19) yönelik sosyal medyadaki bilgi kirliliğinin insanlarda endişe katsayısını artırdığına dikkati çeken uzmanlar, halka ruh sağlığının korunması için evde film izleme, kitap okuma, ailece oyunlar oynama gibi etkinliklere yönelme tavsiyesinde bulundu.

Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği Genel Başkanı Fikri Akbin ile Kocaeli Üniversitesi Çocuk Psikiyatristi Ana Bilim Dalı'ndan Prof. Dr. Nursu Çakın Memik, AA muhabirine yaptıkları açıklamada, Kovid-19 endişesinin insanlarda kaygı ve korkuya sebep olan psikolojik etkilerinin nasıl azaltılabileceğine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Kovid-19 sebebiyle sosyal izolasyon sürecine geçildiğine işaret eden Akbin, "Bu süreci en sağlıklı şekilde atlatabilmek, sosyal ilişkileri sınırlı tutmaktan geçiyor." dedi.

Ruhsal sağlığı korumanın yolunun uç noktalarda bulunmamaktan geçtiğine dikkati çeken Fikri Akbin, şöyle konuştu:

"Ne çok endişeli ne de çok kayıtsız davranmalıyız. Sağlık otoritelerinin, resmi kurumların açıklamalarının takip edilmesi önemli. Sosyal medyada çok bilgi kirliliği var ve bu en az koronavirüs kadar etkili bir kirlilik. Endişe katsayımızı yükseltmemek için sosyal medyanın kirli kısmından kendimizi uzak tutmalıyız. Sosyal medyayı, haberleri sürekli takip etmek endişe ve korkuyu artırır, ruh sağlığımızı kötüleştirir. Kapalı alanlarda kendimize haber yüklemesi yapmamamız gerekiyor. Evde müzik dinleyerek, film izleyerek, kitap okuyarak, basit oyunlarla zaman geçirerek kendimizi psikolojik açıdan da koruyabiliriz."

"Panik, aşırı kaygı, sağlık sistemini de bozan unsurlar"

Prof. Dr. Nursu Çakın Memik de vatandaşların bilimsel açıklama ve çalışmaları takip etmesinin önemine işaret ederek, "Sosyal medyada güvenilmeyen kaynaklara itibar edilmemeli. Sağlık Bakanlığının sayfasını takip etmek en doğrusu. Bir hekimden bir şey dinleniyorsa da alanın uzmanı olup olmadığına dikkat edilmeli." diye konuştu.

Bunun kişilerin enfeksiyonu tanıyıp anlayabilmeleri açısından gerekli olduğunu dile getiren Memik, şunları söyledi:

"Panik, aşırı kaygı, sağlık sistemini de bozan unsurlar. Rasyonel düşünülmesi gerekiyor. Çocuklara bu süreci uygun bir dille anlatmayı sağlayacak yazılar da var, bunlar incelenebilir. Bu, rahatsızlığı elbette 'yok saymak' anlamına gelmiyor. Bilimsel veriler ışığında doğru bilgiyi edinip, bunları uygulamak yeterli."

"Sosyal izolasyon dönemi fırsata çevrilebilir"

Prof. Dr. Memik, olağanüstü süreç ve afet gibi olaylarda insanların travmalarını atlatabilmelerinin en önemli unsurunun gündelik hayata dönüş olduğuna dikkati çekerek, şöyle konuştu:

"Gündelik rutinin içinde kalmak her zaman koruyucudur, umudu artırır, hayatın devam ettiğini gösterir. Bu süreçte gündelik hayatla ilgili yapılabilecekler sınırlı olsa da insanlar, sosyal izolasyon dönemini de aileleri için fırsata çevirebilir. Ev içerisinde sürekli sosyal medyayı takip edip, haberleri izleyip kaygıları artırmak yerine, çocuklarla birlikte etkinlikler yapmak, kitap okumak, oyun oynamak, vaktinde uyuyup uyanmak en doğrusu. Bu gündelik rutini sağlamak zorundayız. Bunlar ruh sağlığını da destekleyici unsurlar."

Hastalığın belirtileriyle ilgili enfeksiyon uzmanı doktorların açıklamalarına dikkat edilmesinin önemi üzerinde duran Nursu Çakın Memik, "Gerçekten ihtiyacı olan hastaları düşünerek, basit, acil olmayan durumlarda sağlık kuruluşlarına başvurmayalım." uyarısında da bulundu.