Geçtiğimiz yıl Malatya’dan görev için Şanlıurfa’ya gelen Malatyalı Enver Dursun Şanlıurfa sevgisini yazıya döktü. Şanlıurfa sevgisiyle yazdığı Göbeklitepe yazısı okuyanlardan tam not alıyor. Bir sene içerisinde fahri bir Urfalı olan Enver Dursun Şanlıurfa’nın gelişimine katkı sağlamak için yazdığı yazıları sosyal medya hesaplarından ve haber sitelerinde paylaştırarak Urfa için sesini duyurmaya çalışıyor. “Urfa’ya Gelen Ağlar, Giden Ağlar” deyimini Urfa’da yaşadıktan sonra daha iyi anladığını belirten Dursun Şanlıurfa’da çekilen filmlere ve dizilere dikkat çekerek Şanlıurfa’nın tanıtımı için film festivalinin yapılması gerektiğini savunuyor. İşte Enver Dursun’un “Göbeklitepe Film Festivali Neden Olmasın” başlıklı o muhteşem yazısı; “Şöyle bir gerçek var ki Türk Sineması dediğimiz zaman aklımıza ülkemizde sinemanın sıfır noktası diyebileceğimiz Yeşilçam ve İstanbul gelir. Yeşilçam ile birlikte İstanbul’u merkez alan sinema sektörü yaşam süreci içerisinde bir çok kez Urfa’yı mekan olarak seçmiş ve Urfa Sinema tarihinde çok önemli yapıtlara mekan olmuştur. Urfa yer yer kültürü ve yer yer tarihi ile sinema tarihimize sıcak bir doku ve konu olmuştur. Sinema tarihinin son 60 yılına baktığımızda Türkiye’de İstanbul’dan sonra en çok film çekilen ilimizin Urfa olduğunu görebiliyoruz. Urfa’nın Türk sinemasındaki yerini idrak etmek için Urfa’da çekilen filmlerin sinema tarihinde hiç olmadığı düşünmek yeterlidir. Kısaca sinema tarihimizde önemli yer edinen ve Urfa’nın mekan olarak tercih edildiği filmlerden bir kaçına bakacak olursak; •Yılmaz Güney’in 1981 yılında meydana getirdiği YOL filmi Cannes Film Festivali’nde yurtdışın da en büyük başarıyı elde eden Türk filmi olmuş ayrıca 1995 yılında sinemanın 100. Yılı dolayısı ile tüm zamanların en iyi Türk filmi seçilmiştir. •Başrollerini Şener Şen ve Uğur Yücel’in paylaştığı Yavuz Turgul’un yönettiği EŞKIYA filmi Türk sinemasının yeniden doğuşu ve bir dönüm noktası olarak kabul edilmiştir. •1985 yılında yapılan Züğürt Ağa filmi birçok dalda ödül almış ve hala zevkle seyredilmektedir. •Hudutların Kanunu, Erkek Ali, Kaderim Böyle İmiş, Leyla İle Mecnun, Kan.. Liste bu şekilde uzayıp devam edecektir. Günümüzde ise Urfa hala birçok film ve diziye ev sahipliği yapmaktadır. Urfa dünya tarihini değiştiren Göbeklitepe’si, dünyanın en eski yemeklerinden olan Çiğköftesi, ülkedeki toplam üretimin %52 sini gerçekleştirdiği fıstığı ve sayılması uzun sürecek olan onlarca değeri ve zengin kültürü ile hem Türkiye’de hem Ortadoğu’da hem de Dünya’da çok kıymetli bir yere sahiptir. Fakat son yıllarda Urfa’nın, Urfalıların ve Urfa’yı sevenlerin yakındığı ve kaybettiğine inandığı ve sahip çıkamadığını düşündüğü Çiğköfte, Fıstık ve İsot başta olmak üzere birçok değeri vardır. Aslında Urfa bu değerleri gerçekten kendi deyimi ile kaptırmışmıydı yoksa kazanmaya çalışmıyor muydu burası gerçekten tartışılır. Ülkemiz de son 20 yılda özellikle yoğunlaşan ve yapıldığı yerin tanıtımına ve değerlerine sahip çıkmasında önemli rol alan bir festival furyası bulunmaktadır. Festival demişken, Türkiye’de İstanbul’dan sonra en çok film çekilen ya da filmlere konu olan Urfa’da neden bir film festivali olmasın? Bu film festivali neden şimdiye kadar yapılan ve yapılmaya devam eden diğer film festivallerine göre bir fark yaratmasın? Dünya tarihini değiştiren Göbeklitepe gibi film festivalleri tarihini değiştirecek bir festivalin Göbeklitepe Film Festivali adıyla ve hatta Uluslararası Göbeklitepe Film Festivali adıyla Urfa’da yapılması çok mu zor? Gibi soru işaretlerini düşünmeden edemiyor insan. Kısaca Urfa’da yapılacak olan bir Film Festival’inde neler olabileceğine bir bakalım. •Türkiye ve Dünya çapında filmlerin bu festivale katılması ile ulusal ve yerel halkın tek bir noktada buluşması •Festival içerisinde düzenlenecek olan kısa ev uzun film yarışmalarına tüm ülke çapından katılımların olması •İbrahim Peygamber döneminden günümüze gelen Çiğköfte’nin nasıl bulunduğunu anlatan bir kısa filmin çekilerek hem Urfa’da gösterilmesi ve akabinde diğer festivallere katılması •Günlerce sürecek festivalde şehrin farklı farklı noktalarında açık ve kapalı sinema gösterimleri. •Festival içerisinde dışarıdan gelen katılımcılar için profesyonel sıra gecesi organizasyonları ve yöresel müzik dinletileri •Gerçek sıra kültürünün işlendiği bir kısa film yapımı ve gösterimi •Sanatçı ve sanatsever katılımcılar için festival haftası boyunca düzenlenecek Göbeklitepe, Harran, Halfeti turları •Festival haftası boyunca düzenlenecek panel ve söyleşilerde Urfa’daki Fıstık, İsot ve diğer ürünlere dikkat çekilmesi Şeklinde bu listede uzayıp gidecektir. Şimdi Urfa’da kaptırıldığını düşündüğümüz değerlere tekrar dönelim; nasıl meydana geldiğini anlatan bir kısa film ile Çiğköfte’nin, nasıl ve ne şartlarda yetiştirildiklerinin ekonomik ve sosyal katkılarının ele alındığı panel ve söyleşilerde Urfa Fıstığı ve Urfa İsot’unun, Urfa kültür mozaiğinin anlatıldığı panel ve söyleşilerin yapıldığı bir organizasyonda, bu değerlerin gerçek sahibi ortaya çıkacak ve aslında kaptırdığımız şeyin sahip olduğumuz değerler değil bunları geri kazanma azmi olduğunu göreceğiz. Kim bilir belki bir Film Festivali ile başlar Fıstık Festivali ile devam eder bu hayal, gerçeğe dönüşüverir de Urfa gerçek değerlerine tekrar sahip olur.. Gelin Urfa’yı tanıtmak ve zengin değerlerini tekrar kazanmak için Urfa’yı Urfa’da Urfalılar ile tanıtalım. Festivaller ile şehri taçlandıralım..” Yazan: Enver Dursun