Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, "İslamiyet'te malı, serveti ve zenginliği reddeden bir ayet ya da hadis yoktur. Ancak İslamiyet'te mala ve servete mahkum olmak reddedilmiştir. Serveti kalbe hakim kılmak reddedilmiştir." dedi.

Görmez, Gaziantep Üniversitesinde düzenlenen "Zekat Sohbetleri" panelinde yaptığı konuşmada, devlet ve milletin diyanet işleri teşkilatıyla bu güzel sohbet programında yer almaktan dolayı mutluluk duyduğunu belirtti.

Müslümanlar tarafından çokça unutulan büyük bir ibadeti konuşmak için bir araya geldiklerini dile getiren Görmez, "Herkes şu anda burada. Zekat konusunu karşılıklı konuşarak, sorular sorarak, cevaplar alarak işleyelim dedik. Bu konuda bugün burada olmamızı sağlayan Allah'a hamdüsenalar olsun." dedi.

Görmez, şunları anlattı:

"Öncelikle Rabbimizle olan ilişkimizi. Sonradan tüm insanlarla ilgili olan ilişkilerimiz. Fakat üçüncü bir ilişki var ki tüm vahiyler ve peygamberler üzerinde çok fazla durmuşlardır. İnsanın dünya ile ilişkisi. İnsanın parayla, maddeyle olan ilişkisi. Bu üçüncü ilişkiyi kaybedenler, insanlarla olan ilişkilerini de kaybediyor ve Allah'la olan ilişkilerine de gölge düşüyorlar. Bu üçüncü ilişki çok önemli. İnsanın dünya ilişkisi, insanın para ile olan ilişkisi son dece önemli. İslamdan önce iki büyük tecrübe görünüyor. İkisi de insan eliyle tahrip edilmiş. Yahudilikte cenabı Allah'ın İnsan-servet, insan-dünya, insan-mal ilişkisiyle ortaya koyduğu ölçüler insanın lehine tahrif edilerek dünyevileşme dinin merkezine yerleştirildi. Madde, para ve servet, dinin merkezi haline getirildi. Daha sonra Hristiyanlıkta ise bunlara tam tepki olarak dünyayı kötüleyen, malı ve serveti neredeyse haram eden tepkisel başka bir anlayış ortaya çıktı. Aslında ikisi de ilahi dinlerin muradının yanlış yorumlanmasından kaynaklandı. Sonra İslam geldi. İslam, insanın dünya ile servet ile ilişkisini öyle bir dengeli tanzim etti ki her gün duamıza yerleştirdi. Dedi ki 'Allah'ım dünyada da ahirette de güzellikler ver'."

Görmez, İslam'da dünyayı, dünya olduğu için kötüleyen bir hadis veya söz olmadığını belirterek, "Ahireti yok sayarak dünyaya tapınmak, dünyevileşmek reddedilendir. İslamiyet'te malı, serveti ve zenginliği reddeden bir ayet ya da hadis yoktur. Ancak İslamiyet'te mala ve servete mahkum olmak reddedilmiştir. Serveti kalbe hakim kılmak reddedilmiştir. Malın ve servetin mutlak sahibi olarak hareket etmeyi, mutlak sahibi olarak hareket etmeyi reddetmiştir." diye konuştu.

Malın aynı zamanda hayır ve Allah'ın ikramı olduğunu aktaran Görmez, şunları kaydetti:

"Ticaret kötülenen birşey değildir. Ticaret İslamda övülür. Allah'tan korkarak ticaret yapacaksın. Haram işlemeyecek, helal lokmanın peşinde koşturacaksın. Sizler ticareti risk olarak değerlendirirsiniz. Risk, ekonominin en önemli kavramları arasındadır. Bu da cesaret ister. Size verilen tüm zenginliğin Allah'ın emaneti olduğunu bileceksiniz. Emin ve güvenilir olacaksınız. Üretirken rahmet ile muamele edeceksiniz. Mümin, bal arısına benzetilir. Bal arısı, hep güzel şeyler yer, güzel şeyler üretir. Bal arısı çiçeğin özünü yer. Bal üretir. Fakat bal arısı her yere konar hiçbir yeri kırmaz, zarar vermez. Rahmetle üretir. Gerçi biz bal arısının Müslümanlığına da müdahale ettik. Gittik bizi zehirleyen şekeri ona ikram ederek, balı da bozduk. Şimdi GDO'lu ürünlerden bütün dünya muzdarip. En büyük zulme tohumun genleriyle oynayarak başladılar. Tohumun genlerini bozdular."