TİM Genel Kurulu’nda konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, CHP liderinin yürüyüşü hakkında “Anayasanın hükümlerini ayak altına alacak şekilde vatandaşları sokağa çağırmak ve dökmek hiçbir zaman ne kendilerinin ne de ülkenin yararınadır. Rahmetli Demirel'i burada anmadan geçemeyeceğim, ‘Yollar yürümekle aşınmaz’ demişti… Eğer yargı bu tür baskılar altında kalırsa biz yargıdan adaleti nasıl bekleyeceğiz? Öyle elde ‘adalet’ pankartlarıyla dolaşmak da adaleti getirmez. Eğer adaleti arıyorsan adaleti aramanın makamı da yeri de Türkiye'de Parlamentodur” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Genel Kurulu’na katıldı. Grand Tarabya Otelde düzenlenen kurulda, Cumhurbaşkanı Erdoğan bir konuşma yaptı

“DIŞ TİCARET, BÜYÜMENİN LOKOMOTİFİ HÂLİNE GELDİ”

Dış ticaretin, büyümenin lokomotifi hâline gelmiş olmasından memnuniyet duyduğunu ve önümüzdeki dönemde hem ihracatın, hem dış ticaretin büyümeye katkısının artacağına inandığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, istihdamda da artış sağlandığına, 27,5 milyonun aşılarak 15 Temmuz darbe girişimi öncesindeki seviyesine ulaşıldığına dikkat çekti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “En kısa zamanda işsizlikte yeniden tek haneli rakamları göreceğimizden eminim. Ekonomideki diğer tüm göstergeler de hızlı bir toparlanmaya işaret ediyor” diye konuştu.

Tüm bu gelişmelerin, içeride ve dışarıda birilerinin ısrarla Türkiye aleyhinde hava oluşturmaya çalıştıkları bir dönemde gerçekleştiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, uluslararası kredi derecelendirme kuruluşlarının Türkiye ile ilgili tahminlerinin tutmadığına işaret etti ve “Bunların nasıl ideolojik yaklaştıklarının, nasıl Türkiye’ye yönelik sürekli bir kumpas gayreti içerisinde oldukları ortada” dedi.

“TÜRKİYE EKONOMİK BÜYÜKLÜK BAKIMINDAN DÜNYANIN 17. BÜYÜK EKONOMİSİDİR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Türkiye’nin gerçek potansiyelini, gerçek kapasitesini en iyi bizler biliyoruz, sizler biliyorsunuz. Yurt dışında yaptığımız gözlemlerle ülkemizin imkânlarını karşılaştırdığımızda, ekonomide bulunduğumuz yerin kesinlikle hak ettiğimiz yer olmadığını gördük, görüyoruz. Bugün Türkiye ekonomik büyüklük bakımından dünyanın 17’nci, satın alma gücü bakımından ise 13’üncü büyük ekonomisidir. Aynı şekilde kişi başına düşen millî gelir bakımından bulunduğumuz 64. sıranın da hiçbir şekilde gerçeği yansıtmadığını düşünüyorum. En basitinden Avrupa Birliği üyesi ülkeler inanın hepsi kâğıt üzerindedir. Ülkemin bulunduğu konumla onların aynı yerde olması mümkün değil.”

“İHRACATTA 500 MİLYAR DOLAR HEDEFİ, ULAŞILABİLİR BİR RAKAMDIR”

Türkiye’nin bunlara rağmen daha sistemli çalışarak, kayıtları daha ciddi tutarak, daha çok üretip ihraç ederek yakında asıl olması gereken sıralara da yükseleceğini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Onun için kayıt dışı, yastık altı, bunların hepsini özellikle hayata sokmanın, piyasaya sokmanın hepimiz millî bir davranış olarak, yerli bir davranış olarak gayreti içerisinde olmalıyız. Bu bakımdan 2023 hedeflerimiz çok önemlidir. İhracatta 500 milyar dolar hedefi bu ülke için kesinlikle erişilebilir, ulaşılabilir bir rakamdır” diye ekledi.

“Yaşadığımız onca badireye rağmen 14 yılda 3 kattan fazla büyüttüğümüz ülkemizi yeniden aynı şekilde 3 kat daha büyütmek bizlerin elindedir” diyen ve bunu gerçekleştirecek kadroların temsilcilerinin salonda olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin merkezinde yer aldığı coğrafyanın, dünyada kurulmaya çalışılan yeni düzenin siyasi, ekonomik ve askerî rekabet alanı durumunda olduğunu vurguladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu sebeple bir sorun bitmeden diğeriyle karşılaşıyor, onunla mücadele ederken bir başkasının kapımıza dayandığını görüyoruz. İşte Katar krizi bunun son örneğidir” ifadelerini kullandı.

“KATAR’A YÖNELİK İTHAMLARI VE AMBARGOYU HAKLI BULMUYORUZ”

Türkiye olarak Katar meselesinde en başından beri hakkaniyetli bir tavır içinde olmaya gayret ettiklerine değinerek Katar’a yönelik ithamların doğru olmadığını, bu ithamlardan hareketle başlatılan ambargoyu haklı bulmadıklarını açıkça söylediklerini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, yaşanan krizin çözümü için konuyla doğrudan ve dolaylı ilgili olduğunu düşündükleri herkesle görüştüklerini ve görüşmeye devam ettiklerini aktardı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan konu ile ilgili şu açıklamalarda bulundu: “Temennimiz, bu meselenin bayrama kadar çözüm yoluna girmesidir. Tabii bizim Katarlı dostlarımıza yapılan haksızlığa karşı çıkmamız başka bir şeydir, bölgedeki diğer dostlarımızla ilişkilerimiz başka bir şeydir. Bunlar kesinlikle birbirinin alternatifi veya zıddı olan hususlar değildir. Suudi Arabistan başta olmak üzere Körfez Bölgesindeki ülkelerin tamamıyla da çok yönlü ve çok güçlü ilişkilere sahibiz. Bu ülkelerle olan ilişkilerimizi mutabık kaldığımız şekilde her alanda geliştirmeye, güçlendirmeye kararlıyız. Ülkemizde yatırım yapan Suudi Arabistan ve diğer Körfez ülkelerinin vatandaşları müsterih olsun.”

“İSLAM DÜNYASININ İÇİNDE BU TÜR DARGINLIKLAR, KIRGINLIKLAR BİZE YAKIŞMIYOR”

Suudi Arabistan’ın Körfez’deki bu krizin adeta anahtarı konumunda olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Körfez’in büyüğü olarak, dün Dışişleri Bakanımızın kendileriyle görüşmeleri oldu, selamlarımızı gönderdik. Hadimul Haremeyn-i Şerifeyn olarak bu süreci süratle çözmeye muktedir olduğuna inanıyorum ve temennim odur ki bayrama kadar da bu iş çözülmelidir. Çünkü İslam dünyasının içinde bu tür dargınlıklar, kırgınlıklar bize yakışmıyor, bunları bizler diyalog yoluyla çözmeye muktediriz” dedi.

Karadeniz’in yaylalarına, Akdeniz’in, Ege’nin sahillerine, Türkiye’nin diğer bölgelerine tatil için Körfez’den gelecek olanların müsterih olmalarını isteyen ve “Türkiye siyasi görüş farklılıklarıyla ekonomik ve insani ilişkilerini aynı tutacak olgunluğa ve tecrübeye sahip bir ülkedir. Körfez Bölgesindeki bazı ülkelerle Katar konusunda yaklaşım farklılığına sahip olmamız, diğer hususlardaki iş birliklerimizi, hele insani münasebetlerimizi geliştirmeye kesinlikle mani değildir” sözlerine yer verdi.

“TÜRKİYE, KÖRFEZ’DEKİ BÜTÜN KARDEŞLERİMİZİN İKİNCİ EVİ OLMAYI SÜRDÜRECEKTİR”

Türkiye’nin çoğu Batı ülkesinden çok daha ileri düzeyde bir hukuk devleti olduğunun altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, pek çok eli kanlı terör örgütünün saldırısına maruz kalınmasına rağmen mücadeleyi hukuk dışına çıkmadan yürüttüklerini vurguladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları ekledi: “Burası darbe yapmaya kalkışmış ihanet çetesine dahi hukuk devleti ilkesinin dışına çıkmadan davranma erdemini gösteren bir ülkedir. Böyle bir ülkenin yatırımcılarına, misafirlerine farklı muamele edebileceği iddiaları; bühtandan, iftiradan, kara propagandadan ibarettir. Türkiye’nin aleyhinde yürütülen kampanyaların ne kadar haksız ve mesnetsiz olduğunu bu kardeşlerimiz de daha önceki pek çok örnekten biliyorlar. Bu meselede ortaya atılan ve hiçbiri akıl karı olmayan söylentiler de aynı şekilde mesnetsizdir, haksızdır. Türkiye, Körfez’deki bütün kardeşlerimizin ikinci evi olmayı sürdürecektir. Körfez Bölgesi başta olmak üzere hangi ülkeden gelirse gelsin tüm yatırımcılara, tüm ziyaretçilere gönlümüz de, kapımız da sonuna kadar açıktır.”

“HER ALANDA İLERİYE DOĞRU BİR GİDİŞİN İÇİNDEYİZ”

16 Nisan halk oylamasının başarıyla sonuçlanmasının, milletin geleceğe olan güven ve inancını artırdığını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2019 seçimlerine kadar geçecek 2 yıllık sürede tüm dikkatlerini ve enerjilerini ekonomiye, ihracata, yatırımlara ve sorunları çözmeye teksif edeceklerini vurguladı.

“İnşallah en kötüyü geride bıraktık. Her alanda artık ileriye doğru bir gidişin içindeyiz. Rabbim yar ve yardımcımız olsun” temennisinde bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, birlik ve beraberliğin, dayanışmanın önemine değindi ve “Eğer biz bir olursak, beraber olursak, iri olur, diri olursak Türkiye’yi kimse yakalayamaz” vurgusunda bulundu.

“VATANDAŞLARI SOKAĞA ÇAĞIRMAK NE KENDİLERİNİN NE DE ÜLKENİN YARARINADIR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Ama gel gör ki bakıyorsunuz bir taraftan ‘bizim hukuka saygımız var’, bir taraftan ‘biz Anayasa devletiyiz, Anayasamız var’, ama diğer taraftan da Anayasanın hükümlerini ayak altına alacak şekilde vatandaşları sokağa dökmek, sokağa çağırmak hiçbir zaman ne kendilerinin yararınadır, ne de ülkenin yararınadır. Rahmetli Demirel’i burada tabii anmadan geçemeyeceğim, ‘yollar yürümekle aşınmaz.’ demişti. Bunlar da yürüyerek eğer aşındıracaklarını zannediyorlarsa bu mümkün değil. İki; eğer bu yolla hukuk elde edeceklerini zannediyorlarsa bu da mümkün değil, çünkü hukukta böyle bir kaide yok, yasalarda da böyle bir kaide yok. Zira ortada bir vaka var, nedir o? O vaka işte meşhur MİT tırlarının özellikle FETÖ’cü yargı mensupları tarafından ki bunlar şu anda içeride, durdurularak dünyaya servis edilmesi ve bu işin içerisinde rol alan kişinin bu rolünü bir başka meslektaşıyla paylaşmak suretiyle attığı adımlar ve bunun neticesinde ülkede ciddi bir skandalın yaşandığı süreç vardır. Ve şimdi bütün bu olaylar olurken bazı STK’ların, sivil toplum kuruluşlarının kalkıp da yargının bu zatla ilgili vermiş olduğu karara adeta destek çıkıyormuş gibi Anayasanın 138. maddesini çiğniyor olmasının hiçbir izahı yoktur. Eğer yargı bu tür baskılar altında kalırsa, biz yargıdan adaleti nasıl bekleyeceğiz?”

“ELDE ADALET PANKARTLARIYLA DOLAŞMAK ADALETİ GETİRMEZ

Yargıya baskının, adaletin gelişini sağlamayacağını dile getirerek, “Öyle elde adalet pankartlarıyla dolaşmak da adaleti getirmez” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, devamında şu değerlendirmelerde bulundu: “Eğer adaleti arıyorsan, adaleti aramanın makamı da, yeri de Türkiye’de Parlamentodur. Ve Parlamentoda kürsüde ne diyeceksen adalet uğruna de, orada dile getir, söyle. Ama istediğin adalet kadar sen de adaletle davran. Acaba başında olduğunuz kurumda ne kadar adalet var, önce ona bak. Bütün bu olanlar sevgili dostlar, Türkiye’de kendi içimizde bu tür bazı sıkıntıları meydana getirmek ülkeye bir şey kazandırmaz. Çünkü biz bir şeyi konuşuyoruz; yasama, yürütme, yargı. Bu üç grubun, üç farklı kurumun birbiriyle olan ilintisi-dayanışması ülke için çok önemli. Kuvvetler ayrılığı derken, eğer kuvvetler ayrılığına bizler saygı duymazsak, sivil toplum kuruluşlarımız saygı duymazsa, o zaman biz bir yere varamayız. Ve bu konuda söylenecek bir şey varsa bunu söylersiniz. Ama baskı unsuru olma gayreti içerisine girerseniz, unutmayın ki 138. madde sadece siyasetçiler için çalışmaz. 138. madde A’dan Z’ye herkes için çalışır ve yargı yarın eğer sizi de bir yerlere davet ederse şaşmayın.”

“DÜRÜST OLMAYANLARLA BİR YERE VARILMAZ”

Dayanışmanın ve birliğin önemli olduğunu, kimsenin bunu hırpalamaya hakkı olmadığını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ramazan ayı içinde milleti sokağa dökmek için bu tür bir yürüyüşe başlamak doğru bir şey olmadığını dile getirdi ve “15 Temmuz darbe girişiminde Atatürk Havalimanına gelip oradan hemen bir araçla Bakırköy Belediye Başkanına sığınan ve onun evinde o gece misafir olan kişi, ‘ben tankların üzerine çıkarım, tankların önünde dururum’ derken o gece neyin üzerine çıktığı belli olmuştur, nereye sığındığı da belli olmuştur, birbirimizi aldatmayalım, gerçekçi olalım. Orada millet tavrını ortaya koydu, millet tankların üzerine çıktı. Helikopterlerden, F16’lardan gelen bombalar karşısında nasıl bir duruş olacağını gösterdi, bunun aksi yalandır. Ve dürüst olmayanlarla da bir yere varılmaz” şeklinde konuştu.

Konuşmasının sonunda TİM’in 24. Olağan Genel Kurulu’nun ülke ve sektör için hayırlı olması dileğinde bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan sözlerini, dünyanın dört bir yanında ter döken, emek veren, risk alan, mücadele eden, gayret gösteren tüm ihracatçılara teşekkür edip çalışmalarında başarılar dileyerek tamamladı.