Türkiye'nin önemli küçükbaş hayvancılık merkezlerinden Şanlıurfa'da, ömrünü koyunlarına adayan 70 yaşındaki Ali Arat, tüm zorluklara rağmen mesleğini severek yapıyor.

Hayvanlarına verimli otlaklar bulmak için yılın farklı dönemlerinde göç etmek zorunda kalan, kış mevsimini daha sıcak olduğu için Şanlıurfa'da geçiren göçerlerden Ali Arat, 20 yaşında 30 koyunla başladığı işinde yaklaşık bin hayvana ulaştı.

Haliliye ilçesine bağlı Boztepe Mahallesi'nde eşi, çocukları ve torunlarının desteğiyle koyunlarına bakan Arat, hayvanları için gece gündüz mesai yapıyor. 

Ata mesleği hayvancılığı kendisine geçim kaynağı olarak seçen Arat, günün büyük bölümünü hayvanlarıyla geçiriyor.

Gece sık sık kalkıp kontrol ettiği hayvanlarını, henüz gün ağarmadan besleyen, gerektiğinde hasta koyunlarıyla ilgilenip ilaçlar veren emektar besici, gün boyu neredeyse hiç dinlenmeden işlerini titizlikle yürütüyor.

Hayvancılıktan kazandığı paralarla şehir merkezinden daire ve dükkanlar alan, 11 çocuk ve 51 torun sahibi Arat, buna rağmen kıl çadırda yaşamaktan vazgeçmiyor.

Arat, AA muhabirine yaptığı açıklamada, besiciliğin yaklaşık 300 yıllık dede mesleği olduğunu, kendisinin de babasından devraldığı mesleği sürdürdüğünü söyledi.

Tüm zorluklara rağmen işinden kopmayı düşünmediğini anlatan Ali Arat, çocuklarını okutamadığı için ise pişmanlık duyduğunu dile getirdi.

Arat, yaklaşık 50 yıl önce babasından ayrılınca 30 koyunla besiciliğe de başladığını belirterek, "Çobanlığa küçük yaşlarda babamın yanında başladım. Evlendikten sonra babam bana 30 koyun verdi ve işimizi ayırdı. Ben de başkalarının yanında çobanlık yaparak aileme bakmaya başladım. Hayvanlarımın sayısı artınca çobanlığı bırakıp kendi sürümle ilgilenmeye başladım. Neredeyse doğduğumdan beri bu işin içindeyim. Şu an bin civarında koyunum var." diye konuştu.

Hayvancılığın ve özellikle de göçerliğin çok zor olduğunu dile getiren Arat, "Dedelerim bu işi yapıyormuş, sonra babam devam ettirmiş, şimdi de biz sürdürüyoruz. Eskiden iş daha kolaydı, mera alanları genişti ama şimdi yer kalmadı, nereye gitsek para veriyoruz." dedi.

Arat, sürekli çadırda yaşadıklarını ve kış mevsiminde havaların soğuk olması nedeniyle biraz daha sıkıntı yaşadıklarını dile getirerek, hayvanların bebek gibi sürekli bakıma ihtiyacı olduğunu aktardı.

- "Sevgi olmasaydı çoktan bu işi bırakırdım"

Besicilikten elde ettiği gelir sayesinde şehir merkezinde ev ve dükkanlar satın aldığını dile getiren Arat, çok sevdiği koyunlardan kopamadığı için çadırda yaşamaya devam ettiğini söyledi.

Ali Arat, gün içinde çok yorulduğunu ancak hayvanları sayesinde huzur bulduğunu anlatarak, "Hava aydınlanmadan kalkıyoruz ve tüm gün hayvanlarla uğraşıyoruz. Saat 22.00 gibi uyuyoruz ama geceleri kalkıp 'kurt var mı, hayvanlar doğum yapmış mı' diye kontrol ediyorum çünkü hayvanlar bir bebek gibi sürekli ilgi istiyor." ifadelerini kullandı.

Hayvanların yemlerini güneş doğmadan verdiklerini, ardından kuzuları süt emmeleri için anneleriyle buluşturduklarını kaydeden Arat, sözlerini şöyle tamamladı:

"Kuzuları tek tek kontrol edip hangisi hasta, hangisi süt emmiyor diye bakıyoruz. Tüm aile çoluk çocuk hayvanlar için adeta seferber oluyoruz. Sevgi olmasaydı çoktan bu işi bırakırdım, Allah'a şükür durumum iyi. Şehirde evlerim var ama ben koyunlardan kopamıyorum, ata mesleğidir bununla büyüdük. Bu iş benim hayatım. Genellikle hayvansal ürünler tükettiğim için doktora neredeyse hiç gitmedim, sağlığım gayet yerinde. Allah ömür verdikçe işimden vazgeçmeyi düşünmüyorum."