Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda, bakanlığının 2020 yılı bütçesinin sunumunda, suç ve yaptırım dengesini, toplumun adalet duygusunu tatmin edecek şekilde gözden geçirmeyi düşündüklerini belirtti. Kamu düzenini bozmayan, ciddi düzeyde mağduriyete yol açmayan suçlarda hapis cezalarına seçenek oluşturan yaptırımların süre ve tür yönünden kapsamının genişletilmesinin gündemlerinde bulunduğuna işaret eden Gül, ağır ceza mahkemeleri ile asliye ceza mahkemeleri arasındaki görev ayrımını da gözden geçireceklerini söyledi.

Gül, suça sürüklenen çocukların davalarının öncelikli görülmesinin sağlanacağını, çocuk adalet sistemini onarıcı adalet yaklaşımı üzerine kuracaklarını ifade etti.

Yargı Reformu Strateji Belgesi kapsamında yasal altyapıya kavuşan adli görüşme odalarının ülke genelinde yaygınlaştırılmasının amaçlandığını dile getiren Gül, kadına yönelik şiddete değindi. 

Kadına yönelik şiddetin çözümüne ilişkin yöntemleri değerlendirdiklerini aktaran Gül, "Gerek mevzuat düzenlemelerinde gerekse uygulamalarda bu fiilleri engelleyecek ve faillerin gerekli cezaları almalarını sağlayacak tedbirleri diğer kurumlarla işbirliği halinde almak kararlılığındayız." ifadesini kullandı.

"Yeni uygulama modelleri gündemimizde"

İnfaz sisteminin ıslah işlevine odaklı bir şekilde etkili, doğru çalışması üzerinde durduklarının altını çizen Gül, şöyle devam etti:

"Bu kapsamda şiddet içermeyen bazı suçlardan hükümlü olan yaşlı, hamile ve çocukların cezalarını, elektronik izleme merkezi aracılığıyla evde çekmesi alternatifi üzerinde duruyoruz. Hükümlü ve tutukluların yakınları ile görüntülü görüşmesi, elektronik dilekçe gibi yeni uygulama modellerinin geliştirilmesi de çalışma gündemimizde yer alıyor."

Hukuk yargılamalara ilişkin usul hükümlerinde de düzenlemeler öngördüklerini anlatan Gül, "Asliye hukuk ve sulh hukuk mahkemeleri arasındaki görev ayrımının yeniden belirlenmesi, küçük miktarlı talep ve davaların basitleştirilmiş ve hızlı bir yargılama usulüyle çözülmesi" gibi konuların çalışma başlıkları arasında bulunduğunu belirtti.

Gül, bazı çekişmesiz yargı işlerinde, belirli sınırlar altındaki delil tespitlerinde noterliklere de yetki tanınmasını hedeflediklerine işaret etti.

Noterliklerde parmak izi ile kimlik doğrulama sisteminin kullanılmasını sağlayacaklarını bildiren Gül, satış bedelinin, noterde işlem gerçekleşmeden satıcı hesabına geçmesini önleyecek bir finansal entegrasyon oluşturulmasının düşünüldüğünü kaydetti.

Abdulhamit Gül, "Noterlik harç ve masraflarının tüm bankaların kredi kartlarıyla ödenebilmesini de sağlayacağız." diye konuştu.

"Meslekten çıkarılan hakim ve Cumhuriyet savcısı sayısı 3 bin 926"

Bakan Gül, 15 Temmuz'dan bu yana meslekten çıkarılan hakim ve Cumhuriyet savcısı sayısının 3 bin 926 olduğunu kaydederek, FETÖ'nün 15 Temmuz akşamı başlayıp 16 Temmuz sabahı bastırılan bir tehlike olarak yorumlanamayacağını söyledi.

Yargının ideolojisinin adalet olduğunu belirten Gül, "Anayasamızda mahkemeler, 'şu grubun, bu zümrenin adına' demiyor, 'millet adına karar verir' diyor." şeklinde konuştu.

Hakim ve savcıların terfi sistemi

Gül, hakim ve savcıların terfi sisteminin liyakat ve performansı esas alacak şekilde yeniden yapılandırılacağını belirtti.

Uzun süren soruşturma ya da davalar için performans esaslı izleme sisteminin oluşturulacağını ifade eden Gül, Hakimler ve Savcılar Kurulu Teftiş Kurulu bünyesinde de yargıda performans ölçüm ve takip merkezinin kurulmasının planlandığını dile getirdi.

Dava ve soruşturmaların ne zaman biteceğine ilişkin bildirimde bulunulmasına ilişkin Yargıda Hedef Süre uygulamasında önemli başarı elde edildiğini söyleyen Gül, Adli Tıp Kurumunda da hedef süre uygulaması başlatılacağını bildirdi.

Hakimlerin ceza ve hukuk hakimi olarak ayrılmasını öngördüklerini aktaran Gül, ihtisas gerektiren çevre, imar ve enerji gibi alanlarda ihtisas mahkemelerinin kurulmasının hedeflendiğini kaydetti.

Gül, savunmayı yargının kurucu unsuru, avukatları da yargı ve adalet hizmetlerinin vazgeçilmez bir parçası olarak gördüklerine dikkati çekti.

"Hukuk Mesleklerine Giriş Sınavı getirildi"

Yargı Paketiyle avukatlık mesleğine giriş usulünün değiştirildiğini hatırlatan Gül, Hukuk Mesleklerine Giriş Sınavının getirildiğine işaret etti.

Adalet Bakanı Gül, "Stajyer avukatlarımızın staj süreleri boyunca sigortalı olarak çalışabilmelerini sağlayacak düzenlemeler de gündemimizdedir." ifadesini kullandı.

Alternatif çözüm yollarından uzlaştırma ve arabuluculukta önemli başarı elde edildiğini bildiren Gül, tüketici uyuşmazlıklarının da arabuluculuk sistemi kapsamına alınmasının hedeflendiğini söyledi.

"Nöbet hala devam etmektedir"

Fetullahçı Terör Örgütünün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimini hatırlatan Gül, Türk yargısının şehitlerin ve gazilerin emanetini unutmayacağını vurguladı.

Milletin cesareti, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın basiretli liderliğiyle hain girişimin başarısız olduğunu vurgulayan Gül, şöyle devam etti:

"FETÖ, 15 Temmuz akşamı başlayıp 16 Temmuz sabahı bastırılan bir tehlike olarak yorumlanamaz. Devletin 40 yıl hücrelerine sızmış bir terör örgütüyle karşı karşıyayız. '40 günde bu örgütle mücadeleyi bitirdik' demenin doğru olmadığını biliyoruz. Yargı mensuplarımız, 15 Temmuz akşamından itibaren gece gündüz adliye koridorlarında demokrasi ve adalet nöbeti tutmuştur ve bu nöbet hala devam etmektedir. 15 Temmuz'dan bu yana meslekten çıkarılan hakim ve Cumhuriyet savcısı sayısı 3 bin 926'dır."

Darbe girişimine yönelik açılan 289 davadan 270'nin karara bağlandığını aktaran Gül, FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'in iadesine ilişkin de 7 talepnamenin ABD'ye gönderildiğini anımsattı.

Gül, iadeye ilişkin ortaya konulan delillerin, iade hukuku bakımından yeterli ölçüde ve kesinlikte olduğuna dikkati çekti. 

Haziran ayında ABD'deki temaslarını anlatan Gül, iade konusunun üzerinde ısrarla durmaya ve her platformda talepleri tekrar etmeye devam edeceklerini söyledi.

Gül, Türkiye'nin yalnız FETÖ'yle değil, PKK/YPG ve DEAŞ gibi terör örgütleriyle de eş zamanlı olarak, aynı ciddiyet ve kararlılıkla mücadele ettiğini kaydetti.

DEAŞ ile en etkili mücadeleyi Türkiye'nin yaptığının altını çizen Gül, terörle mücadelede hiçbir politik seçiciliğin olmadığını, hiçbir terör örgütünün meşru ve mazur yanının bulunmadığını dile getirdi.

Bütün yargı mercilerinin Anayasa'nın kendilerine sağladığı bağımsızlık güvencesi altında iş gördüğünü, yargı yetkisinin kullanımının münhasıran yargı mercilerine ait olduğunu belirten Gül, yargı mercilerinin anayasal sınır içinde çalışmasına müsaade edilmesini, hata varsa bunun düzeltilmesini, eksik varsa tamamlanmasını yine yargının kendi olağan işleyişi içinde beklemek gerektiğini belirtti.

"Yargının emir alacağı yer Anayasadır"

Adalet Bakanı Gül, şunları kaydetti:

"Bize düşen bu işleyişi kolaylaştırmak, hak arama yollarını açık ve işler tutmak, adaleti sağlayacak kurumsal imkanları oluşturmak, bunun için gerekli politikaları geliştirmekten ibarettir. Vatandaş memnuniyetini artırıcı adımlarda, adalet hizmetlerinin toplumsal talep ve beklentiler doğrultusunda geliştirilmesinde bu fonksiyonel ayrıma dikkat etmek, saygı göstermek zorundayız. Yargının kendi doğal, yani anayasal mecra içindeki işleyişine karışamayız. Ama bu işleyişi sağlayan yasal ve kurumsal çerçeveyi geliştirmek, iyileştirmek için yürütme olarak bizim, yasama olarak yüce Meclis'in görev ve sorumlulukları bulunmaktadır. Yargının ideolojisi adalettir. Anayasamızda 'mahkemeler, şu grubun, bu zümrenin adına' demiyor, 'millet adına karar verir' diyor. Sadece millet adına. Çünkü yargımız, milletimizin yargısıdır. Yargı hiçbir yerden ve hiçbir kimseden emir almaz. Yargının tek emir alacağı yer, Anayasa ve kanunlardır."

Gül, adalet hizmetlerini en üst seviyeye yükseltme gayesi kapsamında hazırlanan 2020 bütçesinin hayırlı olması temennisinde bulundu.