Davetlilerin Ramazan ayını tebrik edip; tuttukları oruçların ve yaptıkları ibadetlerin kabul olması temennisinde bulunarak konuşmasına başlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, yarın İstanbul’un fethinin 564. yıl dönümü olduğunu hatırlatıp, Fatih Sultan Mehmet’i ve ordusunu rahmet ve minnetle yâd ettiğini belirtti.

“RAMAZAN AYININ İSTANBUL’U BİR BAŞKA GÜZEL OLUYOR”

Vazifesi gereği gittiği 100’ün üzerindeki ülkenin hiçbir şehrini İstanbul ile mukayese edemeyeceğini, her şehrin kendine mahsus dikkat çekici yönlerinin olduğunu; ancak bir bütün olarak İstanbul’dan daha güzelini henüz görmediğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hele Ramazan ayının İstanbul’u bir başka güzel oluyor. Dünden itibaren şehrimizin her köşesinde kurulan iftar sofralarıyla, camilerimizde kılınan teravih namazlarıyla, düzenlenen etkinliklerle adeta Ramazan-ı Şerifin hakkını vermek için yarışan bir İstanbul var. Yaşadığınız, hizmet ettiğiniz şehrin kıymetini lütfen çok iyi bilin” diye konuştu.

Şairlerin en güzel şiirlerini; romancı, hikâyeci ve denemecilerin en güzel eserlerini İstanbul’a adadığına, mimarlarımızın en güzel projelerini bu şehir için çizip mühendislerin en güzel tekniklerini bu şehir için geliştirdiğine işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Sosyologlarımız en güzel analizlerini bu şehir için yapmışlardır. Siyaset bilimcilerimiz en güzel teorilerini bu şehirde kurmaya, bu şehri çözümleyerek başlamışlardır. Özlemlerin de, ayrılıkların da, kavuşmaların da mekânı hep bu şehir olmuştur. Hele hele sanatçılarımız için abide şehir herhâlde İstanbul’dan başkası değildir. Velhasıl, ‘İstanbul’da bir güzel, İstanbul kadar güzel’ denilerek güzelliğin en üst ölçüsü hâline getirilmiş bir şehir var karşımızda” diye ekledi.

“İSTANBUL HER ANLAMDA ÜLKEMİZİN VİTRİNİDİR”

İstanbul’a hizmet etme şerefinin dahi başlı başına bir iftihar, bir itibar sebebi olduğunu belirterek, Âşık Veysel’in, ‘Seversen olayım yârin İstanbul’ dizesini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İşte bizim de bu şehri sevmemiz yetmiyor, kedimizi de ona sevdirmemiz gerekiyor, İstanbul böyle bir şehir. Buradaki arkadaşlarımız için kendilerini İstanbul’a sevdirmenin yolu, ona en iyi hizmeti vermekten geçiyor. Ama unutmayınız, her güzel gibi İstanbul da nazlıdır, gönlünü etmek için çok çalışmak, çok emek vermek, çok fedakârlıkta bulunmak gerekir. Bu şehrin hizmetine talip olmak, öyle haftada 5 gün çalışarak, günde 8 saat mesai yaparak mümkün değildir. Yılın her günü, 24 saatinizi bu şehre vermezseniz bu işin altından kalkamazsanız” şeklinde konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan şunları söyledi: “Sizler mülki idare görevlerinde ve belediyelerde bu işe talip olmuş arkadaşlarımızsınız. Türkiye’nin tamamının Cumhurbaşkanı olmakla birlikte, ilk göz ağrım İstanbul’un yeri bende ayrıdır. Dikkat ederseniz, haftalık mesaimin en azından yarıya yakınını bu şehirde geçirmeye çalışıyorum. Ankara’da Devlet Konukevinde ikamet ederken, burada genellikle kendi evimde kalıyorum. Bunun için İstanbul’da atılan her adımı, yaşanan her gelişmeyi yakından takip ediyorum. Şu bir gerçektir: Ankara Türkiye’nin Başkentiyken, İzmir Ege’nin incisiyken, Antalya ve Muğla gibi şehirlerimiz turizm markalarıyken, İstanbul her anlamda ülkemizin vitrinidir. Bu vitrin ne kadar güzel olursa, göz alıcı olursa, Türkiye’nin tamamı bundan o derece kazançlı çıkar, kârlı çıkar.”

“İSTANBUL’A HİZMET ETMEK TÜRKİYE’YE HİZMET ETMEKTİR”

Zaman zaman kendisini ‘hep İstanbul’u anlattığı’ için eleştirenler olduğunu aktaran ve devamında “Hâlbuki ben İstanbul’u anlatırken aslında Türkiye’yi anlatıyorum” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları ekledi: “İstanbul, Türkiye’nin özetidir. Türkiye 80 vilayetinin tamamının da İstanbul’a insani ve fiziki bağlantısı vardır. Öyleyse, evet, İstanbul’u anlatmak Türkiye’yi anlatmaktır, İstanbul’a hizmet etmek de Türkiye’ye hizmet etmektir. Biz İstanbul’dan aldığımız ilhamla diğer 80 şehrimizin tamamına eğitimden sağlığa, ulaşımdan toplu konuta, kültür-sanattan spora ve sosyal yardımlara kadar her türlü hizmeti götürdük, götürüyoruz. Milletimize hizmet yolunda çıraklık ve kalfalık aşamalarını İstanbul’da geçtik, ustalık beratımızı da burada aldıktan sonra tüm Türkiye’ye açıldık. Ülkemizi 14 yılda getirdiğimiz yer ortada. Bundan sonra da İstanbul’la birlikte ülkemizin tamamına aynı heyecanla, aynı sevdayla, aynı şevkle, aynı kararlılıkla hizmet etmeyi sürdüreceğiz.”

Dünyanın yeniden yapılanma sancılarını çektiği bu süreçte, Türkiye’ye ve onun vitrini olan İstanbul’a çok önemli görevler düştüğünü vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu durumun farkında oldukları için demokraside ve ekonomide yeni bir atılım döneminin hazırlıklarını yaptıklarını, bunun için de öncelikle 2019’a kadar olan dönemi en verimli şekilde kullanmaları gerektiğini söyledi.

“İSTANBUL HAK ETTİĞİ KÜRESEL KİMLİĞE YAVAŞ YAVAŞ KAVUŞUYOR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “2023 hedeflerimiz bizi muasır medeniyet seviyesinin üzerine taşıyacak önemli bir eşiktir. Bugüne kadar olduğu gibi, bundan sonraki hedeflerimizin de lokomotifi yine İstanbul olacaktır. Bu şehrin altyapısını, üstyapısını ne kadar güçlendirir, içinde yaşayanların hayat kalitesini ne kadar yükseltirsek, İstanbul da kendi üzerine düşen görevleri o derece rahat yerine getirecektir. İnşası süren yeni havalimanı, evet, dünyada ilk 3’ün içinde olacak. Otoyollar, metro hatları ve kentsel dönüşüm projeleri gibi çalışmalar bu bakımdan çok önemlidir. İstanbul, ülkemizin sınırlarının ötesine geçerek dünya çapında hizmet veren, eğitim, sağlık, kültür-sanat, spor kurumlarıyla hak ettiği küresel kimliğe yavaş yavaş kavuşuyor.”

BEŞİKTAŞ FUTBOL TAKIMININ SÜPER LİG ŞAMPİYONLUĞU

Konuşmasında Beşiktaş futbol takımının Süper Ligde Türkiye şampiyonu olduğunu hatırlatarak futbol kulübünü ve takımını tebrik eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Artık bu şehri yönetmek için büyük düşünmek, vizyonuna uygun projeler üretmek ve bunları dirayetle uygulamak gerekiyor. İstanbul’u herhangi bir şehir gibi yönetmeye kalkmak, bu şehre de, ülkemize de ihanettir. Elimizdeki hazinenin kıymetini bilmek ve ona göre hareket etmek mecburiyetindeyiz” dedi.

Bu yüzden önümüzdeki dönemde çok önemli projeleri hayata geçireceklerini ve önemli adımları atacaklarını açıklayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Tüm bunları sizlerle birlikte gerçekleştireceğiz. Başarılı arkadaşlarımıza destek vererek, verim alamadığımız arkadaşlarımızın yerine yenilerini görevlendirerek, önümüzdeki zamanı en iyi şekilde değerlendirmenin gayreti içinde olacağız” sözlerine yer verdi.

TERÖR ÖRGÜTLERİ İLE MÜCADELE

FETÖ, DEAŞ ve PKK başta olmak üzere terör örgütlerinin İstanbul’a verdikleri zararları ortadan kaldırarak, onları bir daha bu şehre el uzatamayacak hâle getirecek çalışmaları süratle tamamlayacaklarını sözlerine ekleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun öğle saatlerinde kendisini Kato Dağı’ndan, bölücü terör örgütüne karşı yürütülen operasyonda yer alan Türk Silahlı Kuvvetleri mensupları ile birlikte oldukları bölgeden aradığını aktardı ve şunları kaydetti: “Ne yaptılar orada? İnlere girdiler ve o girdikleri inlerin tepesinden aradılar. Orada birçok teröristi biliyorsunuz etkisiz hâle getirdiler. Şehitlerimiz oluyor; ama o şehitlerimizin, evet, ne ahı, ne kanı yerde kalmıyor. İşte son günlerde elhamdülillah 1’e 10 gidiyor, bedelini bu kadar ağır ödetiyoruz, ödetmeye de devam edeceğiz. Çünkü o şehitlerimizi, evet, öyle kuru kuruya onlar bu vatan için, bu millet için şahadete yürümediler, onun için bu teröristler de bunun bedelini ödeyecekler.”

İşlerinin daha bitmediğini ve daha yapacak çok işlerinin olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, milletin huzurunu sağlayana, Güneydoğu ve Doğu bölgeleri ile İstanbul dâhil 81 ilin tamamının, herkesin 24 saat bulunduğu yerde rahatlıkla gezip dolaşacağı bir yer hâline gelene kadar terör örgütleri ile mücadelenin devam edeceğinin altını çizdi.

“BİRLİĞİMİZİ, BERABERLİĞİMİZİ GÜÇLENDİRDİĞİMİZ GÜN, BU MİLLETİ KİMSE YIKAMAYACAKTIR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle tamamladı: “Bu duygularla Rabbime dua ediyorum, ya Rab, bizleri nasıl Ramazan-ı Şerife kavuşturduysan aynı şekilde bizleri Ramazan Bayramı’na da kavuştur. Birlik, beraberlik içinde, dayanışma içerisinde, birbirimizi sadece Allah için sevmenin mutluluğu içerisinde geleceğe yürüyelim. Çünkü bu vatanın, bu milletin inanın sevgi, saygıya çok ihtiyacı var. Bunu başardığımız gün, birliğimizi, beraberliğimizi güçlendirdiğimiz gün bu milleti kimse yıkamayacaktır ve zaten birileri de bu milleti yıkamamanın sancısını çekiyor. İşte bu aralar biliyorsunuz yoğun yurt dışı seyahatlerim oldu, gittiğim yerlerde hep bunu gördüm. Hamdolsun, Türkiye artık örnek alınan, kıskanılan bir ülke konumunda. Ama dayanışma içerisinde olacağız, ama birlik, beraberlik içerisinde olacağız ve birbirimizi de hakikaten sevelim diyeceğiz ve bu şekilde de bu yolda yürüyeceğiz.”