Avukat Mehmet Sıddık Demir, yaptığı açıklamada, ülkenin güçlü ve saygın meslek örgütü olan Türkiye Barolar Birliğinin, Başkan ve yönetim kurulu üyeleri üzerinden maksatlı ve haksız bir kampanya ile yıpratılmaya çalışıldığını belirtti.

Bir kısım baro başkanlarının, seçimli olağanüstü genel kurul talebiyle başlattıkları kampanyayı, Sertaç Eke, Fırat Arığ, Mehmet Tahsin Tanrıkulu ve Turgut Gerçek'in de yer aldığı 50'ye yakın avukatın imzasıyla kabul edilir bulmadıklarını aktaran Demir, sürecin bu şekilde yıkıcı bir dille tartışılmasının meslek saygınlığına zarar verdiğini; baroları ve özelinde meslektaşları kutuplaştırdığını, bu tür tavırlara hemen son verilmesini gerektiğini düşündüklerini bildirdi.

"Kampanyanın avukatlık mesleğinin vakarına yakışmayacak üslup ve tehditkar söylemlerle yapılmasını doğru ve sağlıklı bulmuyoruz. Kendilerini yüzde 72'nin temsilcisi olarak görenlere bu yüzde 72 içinde olmadığımızı bildirir ve seçildikleri kongrede aldıkları oy oranını hatırlatırız. İki yıllığına seçilen birlik delegelerinin dört yıllığına seçilen Barolar Birliği Başkanını ve yönetim kurulunu olağanüstü seçimli genel kurula davet etmelerini meslek etiğine uygun bulmadığımız gibi yönetimlerin sağlıklı çalışmalarının imkanlarını da sabote edici bir kalkışma olarak görmekteyiz." ifadelerini kullanan Demir, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Türkiye Barolar Birliği'ne ve barolara siyasi parti misyonu yüklemek doğru olmadığı gibi kabul de edilemez. Meslektaşlarımızın iradeleriyle baroları temsil etmek için seçilen baro başkanlarının, bulundukları makamı şahsi çıkar ve siyasi ikballeri için kullanmalarını ve kullanmaya kalkışmaları kabul edilebilir olmadığı gibi özü itibarıyla hukuki de değildir. Başlatılan bu kampanyanın saiki, hukukun üstünlüğünün savunulması değildir. Kolaycı, toptancı bir yaklaşımla Birlik Başkanını ötekileştirip bütün olumsuzlukların faili gibi gösterilmesi asla doğru değildir. Baro başkanlarının öncelikli görevleri meslektaşlarının sorunlarının çözümü için yol ve yöntemler üretmesi, meslek ahlakının yerleşmesi için gayret sarf etmesi, hukukun üstün kılınması için çabalamasıdır. Baroların siyasal partilerin birer arka bahçesine dönüşmesine seyirci kalan veya bizzat kendileri arka bahçeye dönüştürme çabası içerisinde olan baroların Birlik Başkanı ve yönetimine karşı takındıkları tavrı hukuki değil siyasi bulmaktayız. Siyasi tavır alan baroların kendi üyeleri olan meslektaşlarının siyasal düşüncelerini hiçe sayan bir totaliter anlayışla hareket ettiklerini de belirtmek gerekir." 

"Yargı reformu strateji belgesinin içeriğinin tartışılması tabiidir. Ancak yapılan eleştiriler Birlik Başkanının, reforma ilişkin desteğini hedef alarak yürütülmektedir. Bizler yargı reformunu destekliyor ve olumlu görüyoruz. Seçimli olağanüstü genel kurul talebinde bulunan bir kısım baro başkanlarının bu kampanyaya harcadıkları mesaiyi ve enerjiyi, reform belgesi içeriğinde yer alan henüz yasalaşmamış mesleği geliştirecek yasal düzenlemelerin bir an önce TBMM gündemine gelmesi ve hayata geçmesi için harcamalarını tavsiye ediyoruz." diyen Demir,  şunları kaydetti:

"Yasama ve yürütme organlarının, hukukun üstünlüğüne ve mesleğin icrasına ilişkin düzenlemeler yaparken meslektaşlarımızı temsile yetkili kişi ve organlarla diyalog kurmalarının eleştirilmesini sağlıklı olmadığı gibi siyasal iktidara olan sert muhalif tavrın bir yansıması olarak görmekteyiz. Bir somut örnek olarak, Diyarbakır'da mahkeme yerleşkelerinin taşınması kararlaştırılmışken, Diyarbakır Baro Başkanının Adalet Bakanı ile yaptığı görüşme sonrası mahkemenin taşınması kararından vazgeçilmesi tüm meslektaşlarımız tarafından olumlu karşılanmış ve mesleğimizin icrasını kolaylaştırmıştır. Temsilcilerimizin yasama ve yürütme organları ile diyalog kurması kaçınılmaz bir gereklilik olup, bu durumun eleştirilmesine anlam verememekteyiz. 80 baro başkanının kendi aralarında aynı fikirde olmadığı bilinmekte iken Barolar Birliği Başkanının 80 baro başkanı ile aynı fikirde olması beklenilemez."

Demir, kampanyaya tepkisini dile getirerek, "Kampanyayı yürütenler bilmelidirler ki; Barolar Birliği Başkanı ve baro başkanlarının gittiği yerler, katıldığı toplantılar, görüştüğü kişiler, desteklediği belgeler seçimli olağanüstü genel kurul gerekçesi olamaz. Kaldı ki; yeni seçilen Barolar Birliği Başkanının ve baro başkanlarının nereye gideceği, nereye gitmeyeceği, hangi toplantıya katılıp, hangilerine katılamayacağı, kiminle görüşüp görüşemeyeceği sınırlandırılamayacağı gibi bu konularda kendilerinden noter onaylı taahhütname de alınamaz." şeklinde konuştu.

Bu kampanyanın, birliğe ve mesleğin saygınlığını zedelemekten başka bir amaca hizmet etmediğini aktaran Demir, "Adalete, hukukun üstünlüğüne inanan avukatlar olarak bu olumsuz sürecin bir an önce gündemden çıkarılması, birliğin güçlendirilmesi, yeniden işbirliği ve dayanışma zemininin kurulması için kişisel hırs, heves ve siyasal tavırdan kaynaklanan dayatmalardan vazgeçerek hep birlikte hukukun üstünlüğü için eş güdüm ve koordinasyon içinde diğer paydaş kurum ve kuruluşlarla çalışacağımıza inancımız tamdır." ifadelerini kullandı.