- Terör örgütü DEAŞ'ın Halep'e bağlı Ayn el Arap bölgesine saldırdığı sırada ailesiyle Türkiye'ye sığınan ve çadır kentte muhtarlık yapan iş adamı Abdo, çatışma olmamasına rağmen PYD'li teröristlerin çocuklarını almasından korktuğu için evine dönemiyor
- Abdo: 
- "Evlenme çağında 2 kızım ve 2 oğlum var, ben oraya döndüğüm an kızlarımı elimden alıp erkeklerle birlikte cepheye yollarlar, mevzide genç erkeklere nöbet tuttururlar, ben kabul edemem"
- "Allah'ın izniyle Türkiye'ye sığındık ve burada güvenli bir hayatımız var. Çadırda da yaşasak evlatlarımız, namusumuz güvende"

Terör örgütü DEAŞ'ın Halep'e bağlı Ayn el Arap bölgesine saldırdığı dönemde ailesiyle Türkiye'ye sığınan ve Şanlıurfa'nın Suruç ilçesindeki çadır kentte muhtarlık yapan iş adamı Züreyk Abdo, çatışma olmamasına rağmen PYD'li teröristlerin çocuklarını almasından korktuğu için evine dönemiyor.

Yaklaşık 3 yıl önce terör örgütleri DEAŞ ve PYD arasındaki çatışmalardan kaçan çoğunluğu kadın ve çocuklardan oluşan yaklaşık 35 bin Suriyeli Kürt, Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığınca (AFAD) oluşturulan Suruç Çadır Kenti'nde yaşamlarını sürdürüyor.

Yeni yuvalarında kendilerine sunulan imkanlardan dolayı Türkiye'ye minnet duygularını dile getiren Suriyeli Kürtler, topraklarında çatışma olmamasına rağmen, terör örgütü PKK'nın Suriye'deki uzantısı PYD'nin bölgede uyguladığı baskılar nedeniyle evlerine dönemiyor. 

Çadır kentte yaşayan sığınmacılardan 52 yaşındaki iş adamı Züreyk Abdo ise ev, işyeri ve ve arazilerini bıraktığı Ayn el Arap'a PYD'li teröristlerin çocuklarını almasından korktuğu için gidemiyor.

Geçmişte bölgenin otomotiv ticaretine yöne veren iş adamlarından olan savaş mağduru Abdo, şu anda eşi ve 6 çocuğuyla çadırda yaşıyor. 

Çadır kentteki bir mahallenin muhtarlığını yapan Kürt sığınmacı Abdo, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türkiye'de gelmeden önce Ayn el Arap'ta araç alıp sattığını ve durumlarının çok iyi olduğunu ifade etti.

Terör örgütü DEAŞ bölgeye saldırana kadar her şeyin yolunda gittiğini ancak çatışmaların yoğunlaşması üzerine birçok hemşehrisi gibi çareyi Türkiye'ye sığınmakta bulduğunu anlatan Abdo, bölgede çatışmaların bittiğini öğrendiklerinde sevinçten uyuyamadıklarını ancak PYD'nin tutumu nedeniyle sevinçlerinin kursaklarında kaldığını vurguladı. Abdo, şöyle konuştu:

"Onlar saldırınca biz geldik ama evim, arabalarım ve iş yerim, arazilerim onlar gittiğinde de duruyordu. Çatışmalar bittiğinde ise PYD/PKK onları talan etti. Dükkanım arabalarım kalmadı. Çatışma olmamasına rağmen evimize gitmememizin nedeni ise evlenme çağında 2 kızım ve 2 oğlum var, ben oraya döndüğüm an kızlarımı elimden alıp erkeklerle birlikte cepheye yollarlar, mevzide genç erkeklere nöbet tuttururlar, ben kabul edemem. Orada evimiz, tarlamız her şeyimiz var. Tarlamızı ektiğimiz takdirde aç kalmayız zaten ama bu durum nedeniyle dönmüyoruz. Bu bir zulümdür. Bizler namusumuza düşkün insanlarız, bu tür ilişkileri kabul edemeyiz. Allah'ın izniyle Türkiye'ye sığındık ve burada güvenli bir hayatımız var. Çadırda da yaşasak evlatlarımız, namusumuz güvende. Türkiye bizi olduğumuz gibi kabul etti, hiçbir baskı görmüyoruz. Allah'a şükür burada mutluyuz, vatan özlemi dışında hiç bir sıkıntımız yok, her türlü ihtiyacımız gideriliyor."

PYD'nin son dönemlerde insanlara çok kötülük yaptığını anlatan Abdo, şunları kaydetti:

"Şu anda Kobani'de PKK var ve her şeyi onlar yönlendiriyor, önceden PYD insanlara zulmetmiyordu, şimdi yakaladıkları ve kendilerine tabi olmayan kişileri sorgusuz benzin döküp yakıyorlar. Cani dedikleri DEAŞ'tan bir farkları yok, ikisi de katliamlar yapıyor, vicdan, insanlık yok onlarda. Uzun süredir orada çatışma falan yok ama yapılan zulümler Esed'in yaptıklarından daha kötü. Kobani'de özgürlük mücadelesi diye bir şey yok, PKK'nın zulmü var. Bu caniler orayı terk etmediği sürece biz evlerimize dönemeyiz. Yabancı güçlerin bu örgütleri artık desteklememesi gerekiyor. Zaten bu teröristler ve destekçileri olmasa Suriye'deki savaş da bitmişti."