Suriye'de Mart 2011'de başlayan ve kısa sürede ülkenin çeşitli bölgelerine sıçrayan barışçıl halk gösterilerine katılan yüz binlerce kişi, asılsız ithamlar sonucu tutuklanarak işkenceler gördü.

Hama'da 31 Kasım 2015'de 25 yaşındaki oğlu Yasir'le alıkonulan 51 yaşındaki Tarık Medeni, hikayesini AA muhabirine anlattı.

Medeni, "Rejim muhalifleri takip ederek yakalıyor. 2011 yılının başlarında devrim için koordinasyonları sağlıyorduk. Gösterilere katılıyor ve yazılı pankartları hazırlıyorduk. Medya ile iletişimi sağlıyorduk. Kamuda çalıştığım için devrim çalışmalarına gizlice katılıyordum. Gösterilerin silahlı mücadeleye dönüşmesinden önce rejimin sivilleri katletmesinin üzerine, şehit ailelerine yardıma koştuk. Rejimin saldırılarında yaralanan ve engelli kalanlara tıbbi destek sağlıyorduk." diye konuştu.

Rejim güçlerinin kendisine ulaşabilmek için önce oğlunu tutukladığını ifade eden Medeni, "Kız kardeşiyle yürürken oğlumu almışlar. Sonra da benim çalıştığım kırtasiyeye gelip beni sormuşlar. Beni bulamayınca oğlumdan beni aramasını istemişler. Güvenlikçiler oğluma, 'Babana bir askeri darbettiğini söyle.' demiş. Çağırdıkları birime gittim. Birimdeki rütbeli kişi bana askeri güvenlik şubesine gitmemizi, orada konuşup sorunu halledeceklerini söyledi. "

Medeni, muhaliflere silah sağlamak, gizli hücreler kurmak, yabancı güçlerle irtibata geçmek, teröre finans desteği sağlamak ve suikast düzenleme gibi suçlamalarla itham edildiğini belirtti.

Askeri güvenlik şubesinde bir ay boyunca günde 2-3 defa sorgulandığını anlatan Medeni, ithamların tümünü reddettiğini kaydetti.

Medeni, şöyle devam etti:

"Beni güvenlik şubesine götürdüklerinde şube sorumlusuyla görüşeceğimi umuyordum ancak o an ellerimi bağlayıp gözlerimi kapatıp beni bir tuvalete tıktılar. Bir saat sonra bütün kişisel eşyalarımı alıp bir araçla beni İşçiler Birliği binasına götürdüler. Orada bir bodrum kata götürdüler. Çok kötü kokular geliyordu. 15 gün orada kaldım. Ailem benden haber alamıyordu. Evdeki bütün telefonlara ve elektronik eşyalarıma el koyduktan sonra aileme Şam'a götürüldüğümü söylemişler."

"Ellerimi bağlayıp yüksek bir yere astılar. Oğluma da aynısı yaptılar"

"Oğlumun serbest bırakıldığını düşünüyordum." diyen Medeni, şöyle devam etti:

"Oğlumu karşıma getirdiler. Ona benim katil olduğumu itiraf etmesini söylediler. Oğlumla bizi buluşturduklarında gözlerimiz kapalıydı. Bize hakaret dolu aşağılayıcı sözler sarf ettiler. Oğlum göstericilere destek olduğumuzu itiraf edince ben de kabul ettim. Bunun üzerine bizi sorgulayan kişi bana 'Demek ki reddettiğin bütün suçlamalar doğru' dedi ve beni işkenceye aldılar. Sabahtan akşama kadar tekere bağlayıp darbettiler. Daha sonra ellerimi bağlayıp yüksek bir yere astılar. Oğluma da aynısını yaptılar. "

Medeni, sorgu sırasında kendisinden başka göstericilerin ismini istediklerini belirterek, "Benden gösterileri finansa eden birinin adını vermemi istediler. İşkenceden dolayı söyledim. Bunun üzerine beni onlardan (muhaliflerden) saydılar." diye konuştu.

"Gözlerim kapalı halde bir kağıda imza attırdılar"

İki ay boyunca 80 santimetrekarelik bir alana kapatıldığını söyleyen Medeni, "Boyum 1,85. Büzülerek ve yan yatarak uyuyabiliyordum. Hücrede ayaklarım ağrıdığında ayağa kalkıp biraz hareketleniyordum. Çok uzun süre ayakta duramıyordum." diye konuştu.

Askeri şubede 2 ay süren sorgudan sonra gözleri kapalıyken bir kağıda imza attırdıklarını belirten Medeni, "Burada yaklaşık 3 ay kaldım. Oğlumla farklı koğuşlardaydık. Bir koğuşta 85 kişi kalıyordu." dedi.

Medeni sorgu sırasında yaşadıklarını şöyle aktardı:

"Telefonda kız kardeşimle yazışmamda Maaretinuman ilçesine düzenlenen saldırıya ilişkin 'Allah'ın laneti zalimler üzerine olsun' diye bir ifade kullanmıştım. Bana 'Bununla Esed'i mi orduyu mu kastettin?' diye sorduklarında Rusya'yı kastettim dedim. Bu cevaptan da hoşlanmadıkları için 3 ay beni tekli hücreye attılar." ifadelerini kullandı.

Medeni, gördüğü ve duyduğu işkenceleri şöyle özetledi:

"Sorgu sırasında bağlı ellerle asılırdık. Tekere atılıp işkence görürdük. Tekere atılan tutuklunun her yerine vururlardı. İşkencelerden dolayı ayaklarım şişmişti. Sanırım kırılmıştı. Bir diğer işkence türü olan asma tekniğinde seni yerden yüksek noktaya astıktan sonra ayağının altına elektrikli ısıtıcı yerleştirirlerdi. Acıdan işlemediğin suçları bile itiraf ederdin. Ayıca tutukluları aç ve susuz bırakarak işkence ederlerdi. Kış aylarında tutuklar üzerinde soğuk su sıktıktan sonra işkence ederlerdi."

"3 kişiye günde 1 haşlanmış yumurta"

Rejim hapishanelerinde herkese kötü muamele edildiğini vurgulayan Medeni, alıkonulanlara ancak "ölmeyecekleri kadar" yemek ve içecek verdiklerini ifade etti.

Medeni, "Cezaevlerinde hijyenik olmayan ve çok kötü kokan yemekler gelirdi. Yemekler çok azdı. 3 kişiye günde 1 haşlanmış yumurta verirlerdi. Yemekler az pişmiş gelirdi. Yemekler sağlıksız olduğu için sürekli hastalıklar olurdu." diye konuştu.

Cezaevindeki kötü şartları anlatan Medeni, "İçeri girmeden önce 85 kilogram idim. 5 ay içinde 59 kilograma düşmüştüm. Oğlum beni gördüğünde çok korkmuştu." dedi.

Medeni, rejim içinde yaşanan yolsuzluklardan faydalanarak kurtulduğunu belirterek şunları kaydetti:

"Aracılar para verilerek bizi (Şam'daki) Adra'da sivil hapishanesine sevk ettiler. Mahkemeye çıktık. Oğlum berat etti. Bana gözüm kapalıyken imzaladığım ifade yüzünden teröre destek suçlaması yapıldı. Ancak rejimle ilişkisi olan avukatın talimatları ile suçlamaları reddettim. 2 ay Adra'da kaldıktan sonra serbest kaldım."

Yaşadığı en büyük acının hangisi olduğunun sorulması üzerine Medeni, "Oğluma işkence yapmalarıydı." yanıtını verdi.