Fırat, hem iktidara hem de muhalefete yakın medya kuruluşlarını kapsayan eleştirilerinde, gazetecilerin zaman zaman siyasi aktör gibi konumlandığını ve bunun gazeteciliğe zarar verdiğini ifade etti.
Yazısında, yurt dışındaki medya örneklerine de değinen Fırat, ABD ve Avrupa’da gazetecilerin ekranda yorum yaparken mesafelerini koruduklarını, Türkiye’de ise bu sınırın büyük ölçüde ortadan kalktığını savundu. Gazetecilerin, siyasi partilerin görüşlerini savunan bir pozisyona sürüklendiğini belirten Fırat, bu durumun hem medya hem de siyaset açısından sağlıksız bir tablo ortaya koyduğunu dile getirdi.
Hande Fırat, televizyon tartışma programlarında yer alması gereken asıl kişilerin siyasetçiler olduğunu vurgulayarak, “Partilerin görüşlerini anlatması gereken isimler ya programlara çıkmıyor ya da çağrılmıyor. Bu boşluğu ise gazeteciler dolduruyor” değerlendirmesinde bulundu. Bu durumun, gazetecilerin siyasi parti sözcüsü gibi algılanmasına yol açtığını ifade etti.
Köşe yazısının ardından medya kulislerinde çeşitli gelişmeler de gündeme geldi. Gazeteci Zafer Şahin’in CNN Türk ile yollarını ayırdığı yönündeki iddialar, söz konusu yazının ardından kamuoyunda tartışılmaya başlandı. Konuya ilişkin resmi bir açıklama yapılmazken, gelişme medya çevrelerinde yakından takip ediliyor.
Fırat, yazısının sonunda tartışma programlarına yönelik çağrısını yineleyerek, gazetecilerin etiketlenmediği, siyasetçilerin ise doğrudan görüşlerini savunduğu bir yayıncılık anlayışının benimsenmesi gerektiğini ifade etti.