Sakarya Üniversitesi (SAÜ) Tıp Fakültesi Üroloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Gökçe, AA muhabirine yaptığı açıklamada, "11 ayın sultanı" olarak adlandırılan ramazanın sağlık için de önemli bir fırsat olduğunu söyledi. Vücudun 11 ay boyunca çalıştığını, bunun için fizyolojik açıdan dinlenmeye ihtiyacı olduğunu aktaran Gökçe, "Aslında bu bedensel ve zihinsel koşuşturmacaya ara vermek için ramazan ayı değerlendirilebildiği takdirde çok iyi bir fırsat. Ramazan ayı aslında aç kalma, aç kalmayı becerebilme ayı. Aç kalmamaya çalışma ayı değil. 'İftarla sahur arasında tıka basa yiyip gündüz de açlık hissetmeyelim' mantığı yanlış. Ramazanda açlığı hissetmemiz gerekiyor. Açlığı hissederken de hem zihnen hem ruhen de arınmaya çalışmalıyız." diye konuştu. Gökçe, ramazanda doğru sıvı tüketiminin önemine işaret ederek sadece iftar ve sahur vakitlerinde yoğun sıvı tüketiminin yanlış olduğunun altını çizdi. İftar ile sahur arasında sıvı tüketiminin yavaş yavaş yapılması gerektiğini anlatan Gökçe, "İftarda ve sahurda biraz yavaş davranabilmek önemli. Sıvı tüketimini aşama aşama iftar ile sahur arasına yayarsak vücudumuz için gerekli sıvıyı tüketirsek ramazan ayı çok iyi bir fırsat. Doğru şekilde değerlendirilebilinirse sağlık açısından da çok yararlı bir ay." ifadelerini kullandı. "Günde 8-10 bardak su tüketilmeli" Ramazanda kliniğe ürolojik hastaların başvurularının artığına dikkati çeken Gökçe, özellikle böbrek taşı rahatsızlığı olanların sıkıntı yaşamaması için bu ayda doğru sıvı tüketimine özen göstermeleri gerektiğini vurguladı. Gökçe, rahatsızlığın önüne geçebilmek için iftar ile sahur arasında 2-2,5 litre, yaklaşık 8-10 bardak su tüketilmesi gerektiğini dile getirerek şöyle devam etti: "Bu sıvının da özellikle çay, kahve, meşrubat, gazlı veya asitli içecekler yerine su olması önemli. Bunu da bir anda içerek, arka arkaya 3 bardak su içerek değil, iftarla sahur arasına yayacak bir şekilde tüketmek gerekiyor. Bu şekilde sıvı miktarını yeterli seviyede alırsak ve kademeli şekilde vücuda birden yüklenmeden tüketimi gerçekleştirebilirsek hiçbir sıkıntı yaşanmaz, o zaman ramazan sağlıklı yaşam için aslında bir fırsat ayına dönüşür. Sıvı tüketimi dediğimiz zaman özellikle hastalardan gördüğümüz kadarıyla su çok ön planda değil. Suyun dışındaki sıvı tüketimleri daha fazla ön planda olduğu için bu anlamda alışkanlıklar bize fizyolojik ihtiyacımız olan suyun bunun yerine geçmesini engelliyor. Yemeğin hemen arkasından çay ve kahve tüketimi, özellikle bunun miktarının çok ve demli olması aslında ters etki yapar, yani vücudun sıvı atılımını da artırır. Bir taraftan sıvı alıyormuşuz gibi olur ama aslında istediğimizin aleyhine bir durum söz konusu oluyor." Yeni tip koronavirüs (Kovid-19) tedbirleri kapsamında evlerinden çıkmayanlara her gün fiziksel aktivite yapma tavsiyesinde de bulunan Gökçe, "İftardan en az iki saat sonra olmak kaydıyla egzersiz yapılmalı. Dolu mideyle egzersiz tavsiye etmiyoruz. Teravih bu anlamda önemli. Egzersiz yaptığımız zaman doğal olarak su ihtiyacımız olacak. Doğruyu bilmek yetmiyor, uygulamak da gerekiyor. Uygulamada sıkıntı olursa ramazanda özellikle böbrek taşı rahatsızlığında artış oluyor." değerlendirmesinde bulundu.