Hattat ve Arapça öğretmeni bir baba ile resim öğretmeni bir annenin yetenekli kızları Hibe ve Elmas’ın azmi göz dolduruyor. Suriye’den kaçarak ülkemize sığınan bu ailenin yaşadıkları bize savaşın acımasız yüzünü bir kez daha gösterdi.

Bu hafta sizlerle; Elmas, Hibe Hüsam El Hüseyin ve değerli ailesinin hikâyesini paylaşacağım. Bayramın son günü Troia Rallisi’ne katılmak için Çanakkale’ye doğru yola çıkarken, onlarla bayramlaştık. Bu güzel aileyle beni tanıştıran Şanlıurfa Bahçeşehir Koleji Yöneticisi Essum Saatçi Aslan oldu. Ona da teşekkürü bir borç bilirim. Hattat ve Arapça öğretmeni bir baba, resim öğretmeni bir anne, müzisyen erkek çocukları ve yetenekli kızları Hibe ve Elmas... Bir gün Elmas’ı dünyaca ünlü bir ressam olarak göreceğimize emin gibiyim. Misafirlerimizi “Suriyeli” diye ötekileştirme savaşı veren bazı insanlar varken çözüm üretmeye yönelik enerji harcayan insanlara saygım çok. Çözüm derken dilenmeye değil üretmeye teşvik etmeyi kastediyorum. Birçok mülteci çocuk okul dönemleri savaş ve kaçış dönemlerine denk geldiği için okul ortamına, arkadaşlıklara, sosyalliğe yabancı olarak sonradan okula gitmeye çalışıyor. Şu anda 9-10 yaşında olan çocukların çoğu hiç okul yüzü görememiş. Bunlar çok acı gerçekler. Elmas’ın ve Hibe’nin başarıları birçok başka yetenekli gence örnek olabilir. Çocukların umutlu olması ise zaten anne babaların da ümitlerinin yeşermesi demek. Elmas ve Hibe’nin annesinin mutluluk gözyaşları hepimizi ağlattı. İnşallah beğenir, hatta yıllar sonra daha başka iyi haberlerini okursunuz. İyi pazarlar…

- Essum Hanım minik Elmas’la nasıl tanıştınız?
Suriyelilerle ilgili “Umut Projesi” (Project Hope) adında bir proje yürütüyorduk. Bahçeşehir Üniversitesi, Bahçeşehir Koleji, New York Üniversitesi ortak projesiydi. Şanlıurfa İl Millî Eğitim Müdürlüğünün ve Eyyübiye Belediyesinin de desteği olan projemizde çocuklara “Minecraft” oyunu üzerinden Türkçe eğitim ve rehabilitasyon eğitimi verdik. Bu proje uygulanırken Elmas’ın ailesi bizi duymuş, onu resimleriyle birlikte bize getirdiler. Rehber öğretmenimiz Baki Vuran, 9 yaşında hiç eğitim almamış Elmas ile bizi tanıştırdı ve ne yapabileceğimizi konuşmaya başladık. Sonra Demet Sabancı’nın eşi vesilesiyle Ahmet Güneştekin’e ulaştık. Dünyanın en ünlü ressamlarından olan Güneştekin, Elmas’ın çok yetenekli olduğunu ve kesinlikle 18 yaşına kadar bir resim eğitimi alması gerektiğini söyledi. O yaştan sonra da yurt dışında özel bir okula gönderebileceğimizi tavsiye etti. Biz de Elmas’ı burslu olarak Bahçeşehir Koleji’ne aldık. Tüm gücümüzle de arkasındayız.

Ne kadar teşekkür etsek azdır
Birçok kapı bize Türkiye’de açıldı

Erdoğan’ın bir çocukla olan resmini Hibe çizmiş. Elmas ise farklı bir çizimini geçenlerde Harran’da Cumhurbaşkanımıza hediye etmiş.

-  Okula alışabildi mi? Türkçe ne kadar konuşabiliyor?
Sınıf öğretmenlerimizden birisi Arapça biliyor ve o Elmas’a haftada 5 ders Türkçe öğretiyor. Okulunu çok seviyor, alıştı. Elmas’a nasıl yardımcı olabiliriz diye düşündük ve üstün zekâlı çocuklara yönelik kaynaklar da önerdik. E-posta yoluyla bu kaynakları öğretmenlerimize, oradan da Elmas’ın ailesine ilettik. Çünkü böyle üretken bir çocuğun zihinsel olarak da beslenmesi gerekiyor. 
Elmas henüz çok akıcı Türkçe konuşamadığından abisi aracılığıyla iletişim kuruyoruz. 

 - Elmas bu resimleri çizdiğinde kaç yaşındaydı? Kaç kardeşsiniz, hepiniz resimle ilgileniyor musunuz?
 8-9 yaşındaydı. Biz 4 kardeşiz; 2 erkek, 2 kız kardeş. Sadece kız kardeşlerim resim çiziyor. Ben müzik çalışıyordum ama şimdi savaştan sonra zor. Her yerde kâğıt kalem bulabilirsiniz ama her yerde org bulup çalmak zor. 

- Nasıl geçiniyorsunuz?
 Annemiz evde terzilik yapıyor, dikiş dikiyor. Babamız da ona destek oluyor.

- Türkiye’ye ne zaman ve nereden geldiniz?
Deyr ez Zor’da yaşıyorduk. Savaş çıkınca önce Rakka’ya geçtik. Orada 4 sene kaldıktan sonra Türkiye’ye sığındık. 1,5 yıl oldu Türkiye’ye geleli. 

- Ne hissettiniz Türkiye’ye gelince?
Çok sıkıntı çekmiştik. Savaşta çok zorluklar gördük. Türkiye’ye gelince sevindik. Mutlu olduk uzun bir aradan sonra. Elmas ilk defa okula gidebildi. Elmas’ın okul dönemi savaşa denk geldiği için 9 yaşına kadar okula adım atamamıştı. Türkiye bunlara vesile oldu. 

- Burada Elmas’ın annesi söze giriyor. Essum Hanım da ona Elmas’ın eğitimi ile ilgili söz veriyor. 
Allah Türkiye’den razı olsun. Elmas Türkiye’de okula gidebildi. Sonra da kızımı alıp daha iyi bir okula getirdiler, Allah onlardan da razı olsun. Suriye’de hayat zordu, okula gönderemedik savaş şartlarından. Evde bir şeyler öğretmeye çalıştık. İnşallah çocuklarımız daha iyi yerlere gelirler. Biz dua ede ede buraya gelebildik. Sonra Elmas sürekli namaz kıldı. 

- Şanlıurfa dışına hiç çıktınız mı? 
Elmas ile Hibe bir resim sergisi için İzmir’e gitmişlerdi. 

- Okul dışında boş zamanı nasıl geçiyor Elmas’la Hibe’nin?
Burada çok arkadaşları yok. O yüzden genelde resim çizerek geçiyor. 

- Elmas resimleri bakarak mı çiziyor, yoksa hayalden de çizebiliyor mu?
Bakarak daha iyi çiziyor. Ama hayalden de çizdiği resimler çok. 

- Suriye’de resim çiziyorlar mıydı?
Evet, ama burada daha iyi oldular. Her gün daha da ileriye gidiyorlar. 

- Elmas kaç yaşından beri resim çiziyor?
5 yaşından beri çiziyor. Resim çizmeyi bize babam öğretti. Kardeşlerime hat öğretti. Annemiz de resim öğretmeni. Babamız da hem hattat hem de Arapça öğretmeniydi Suriye’de.

- Türkiye’de hiç kötü bir tavırla karşılaştınız mı? 
Hayır. Herkes bize kardeşimiz gibi davrandı. Komşularımız, patronlarımız, yoldan geçen adamlar herkes bize iyi yaklaşıyor. Ne kadar teşekkür etsek az. Birçok kapı bize Türkiye’de açıldı.

- Evinizi özlüyor musunuz?
Çok özlüyoruz. Ama savaş bitmeyecek gibi. 

- Orada akrabalarınız kaldı mı? 
Akrabalarımız Rakka’da kaldı. Bazen onlarla WhatsApp aracılığıyla haberleşiyoruz. Ama Deyr ez Zor’da hiç kimse yok. Orası tamamen savaş alanı. 6 senedir hem şehirden hem de evimizde hiç haber alamıyoruz. 

- Evinizi özlüyor musunuz?
 Deyr ez Zor’da her şeyimiz vardı. Özlüyoruz tabii ki.

RÖPÖRTAJ: BURCU ÇETİNKAYA BUCAK

FOTOĞRAFLAR: NEDİM ATİLLA

TÜRKİYE GAZETESİ.