Prof. Dr. Ahmet Emre Bilgili, köşe yazısında Şanlıurfa’nın Göbeklitepe stratejisine ihtiyacı olduğunu söyledi.

Sosyal medya hesabından ünlü yazar Alfa Yayın yazarı İskender Pala’ya da çağrı da bulunan Bilgili ‘’Bu yılın romanını İskender Pala Göbeklitepe ile ilgili yazmalı’’ dedi.

''Minetter oluruz''

Yazar Osman Güzelgöz ise Prof. Dr. Ahmet Emre Bilgili’nin paylaşımına ‘’İskender Hocam bunu kaçırmaz bence... Biz de bütün Urfa olarak minnettar oluruz kendisine ve Alfa Yayın Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Faruk Bayrak'a’’ ifadelerini kullandı.

(Okuyucularımıza not: Bir yanlışlık yok, fotoğraftaki Kılıçdaroğlu değil. İnsan insana benzer :)

Prof. Dr. Bilgili’nin İTOHABER’de yayınlanan Göbeklitepe ilgili o yazısı…

''Urfa’nın Göbeklitepe stratejisine ihtiyacı var

Kadim şehir olarak Urfa, tarihsel ve dini özellikleriyle bütün ülkeyi ilgilendirir bir boyuta sahip. Göbeklitepe’nin keşfi ile birlikte küresel bir merak buraya yönlenmiş görünüyor. Halkın ve kültürün dilindeki Peygamberler Şehri sıfatı bizlerin bu şehre kalbi bağlılığını ifade eder. Bu kısa mukaddimeyi İstanbul’dan ‘neden Urfa yazısı’ denmemesi için sarf ettik. Vakıa şudur: Urfa’da Göbeklitepe’nin keşfinden ve ardından Unesco Dünya Mirası Listesi’ne girmesini, Cumhurbaşkanı tarafından 2019’un Göbeklitepe yılı ilan edilmesini müteakip bütün dünyanın gözü buraya çevrilmiştir. Çünkü keşif; özellikleri itibariyle dünyanın en eski dini yapısı yani aslında tarihin sıfır noktasıdır. Şimdi kısaca bir takım hususiyetleri belirtip meramımızı ortaya koyalım.
Göbeklitepe ile ilgili ekte derlediğimiz bilgilere göz atıp üzerinde düşünelim.

•    Burası doğal değil yapay bir tepedir, eşi benzeri olmadığı için şimdilik kıyas kabul etmez.
•    Burası; insanlığın doğduğu yer yani Adem ile Havva’nın gönderildiği yer olabilir.
•    Yapı olarak 11 bin 500 yıl öncesine tarihlendirildiği için daha eskisi olmayan önemli bir özelliğe sahip.
•    Burasının üzerinin bir zamanlar neden ve nasıl kapatıldı türünden Göbeklitepe efsanelerinin devam etmesinde cazibe için yarar var.
•    Göbeklitepe, gök cisimlerinin hareketlerini takip etmek ve onlara tapınmak için yapılmış da olabilir.
•    Göbeklitepe’nin insanoğlu tarafından seçilen ve yaratılan büyük bir buluşma merkezi olduğu, günlük yaşama yönelik mekanlarla değil, törensel amaçlı inşa edilmiş, anıtsal yapılarla kaplı olduğu görüşü hakim görüş olabilir.
•    Göbeklitepe’yi kimin ne amaçla inşa ettiğinin yanında asıl önemli tarafının; tarım toplumuna geçiş bilgilerimizi alt üst ettiği için önemli oluşudur.
•    Kültürel devrimin tarım toplumundan önce gerçekleşmesini mümkün gören bir bulgu olabilir.
•    Önce tapınak mı vardı şehir mi?
•    Burasına Göbeklitepe denmesinin sebebi veya sırrı ne idi?
•    Burasının bir toplanma yeri yani aslında döneminin Hac yapılan bir mekan olabilmesi de mümkün.
•    Kendisi de Harranlı olan Hazreti İbrahim’in atalarının Göbeklitepe’yi yapmış olması da ihtimal dahilinde.

Şimdi bu türden örnekleri artırmak mümkün. Fakat niyetimiz bu değil. Niyetimiz; bütün bu dolaşan fikirler üzerine bir şehir politikası olarak Urfa’nın bir stratejiye sahip olup olmadığıdır. Bunu önermenin tam zamanı olduğunu düşünüyoruz. Aksi; şehre bu anlamda bir karmaşanın hakim olmasıdır. Akılcı bir strateji ile bunların tümü şehir kazanımı haline getirilebilir.

Yapılması gereken; işin ehlinden sağlam bir ekip kurup Urfa’da iki günlük sonuç odaklı bir çalıştay yapmaktır. Burada arkeologların olmasından daha çok arkeolojinin bulgularını şehir siyaseti çerçevesi içinde yorumlayacak kişilere ihtiyaç var. Bunlar; dinler tarihçileri, şehir çalışan akademisyenler, edebiyatçılar, felsefeciler, kültürel antropologlar, stratejistler olmalıdır. Bir de erken yol almak için; mesela ünlü edebiyatçımız İskender Pala bu yılın romanını mutlaka Urfa ile ilgili yazmalıdır. Urfa’nın yeni seçilen Büyükşehir Belediye Başkanı Zeynel Abidin Beyazgül bu iş için kolları sıvamalı. Urfa Ticaret Odası’nı da dahil etmeli. İki günlük sonuca odaklı bir çalışma olmalı. Bunun için de bu süreci yönetecek küçük ama ehlinden bir ekip kurulmalı. Kısaca, Urfa; bu stratejiyi iyi bir şekilde oluşturmaya mahkumdur ve en güzeli de bunun mümkün oluşudur''