Açılışta hazır bulunan Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Prof.Dr. İbrahim Adnan Saraçoğlu, sağlık, psikoloji ve kişisel gelişimle ilgili açılışta ve sonrasında iş yerine gelen vatandaşların sorunlarını ve taleplerini bire bir dinleyerek not aldı ve cevapladı.

Bitkisel tedavi Türkiye'de 1960'lı yıllara kadar uygulandı

Ülke genelinde açtığı mağazalarında bitkisel destek, bakım, temizlik ve organik ürünlerin vatandaşlarımızın hizmetine sunulduğunu belirten Cumhurbaşkanı Başdanışmanı ve Cumhurbaşkanlığı Sağlık ve Gıda Kurulu Üyesi Prof. Dr. İbrahim Saraçoğlu, “Bitkisel tedavi Türkiye'de 1960'lı yıllara kadar uygulandı. 60'lı yıllarda bunlara 'çer çöp', 'kocakarı ilacı' dediler. O zamanlarda Osmanlı'nın otacı kültürü maalesef kaybolup gitti. Kaybolan kültürümüzü tekrar ayağa kaldırmaya çalışıyorum. Ecdadımızın kültüründe birim yapıyı korumak var. Yani bağ, bahçe evi ve tarlası olan köylülerin özellikle tarlaları üretimde kalmak ve sürdürülebilir olmakla yükümlüler. Birim yapılar da birbirine bağlanabiliyor. Bir ülkeyi ayakta tutan düzenli bir tarla kültürüdür. Geçmişte bunu yaptık. Bunu yine günümüze uyarlayarak uygulamaya alıyoruz. Bu arada Türkiye’nin ‘yerli tohum milli mesele’ anlayışıyla 2017 yılında başlattığı çalışmalar meyvelerini verdi. Tarımda tıpkı Osmanlı döneminde olduğu gibi kendi kendine yeten bir ülke olmak için çıkılan bu yolda önce halk ve çiftçiler ellerinde bulunan yadigar tohumları devletin güvenli ellerine teslim etti ve tohumlar toprakla buluştu” dedi.

Ata tohumlarımızı topluma geri kazandırmak zorundayız

2018 yılı Nisan ayında da Şanlıurfa’ya geldiğinde GAP Tarımsal Araştırma Enstitüsü Müdürlüğünü ziyaret eden Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Prof.Dr. İbrahim Adnan Saraçoğlu, TAGEM Genel Müdürü Gazi Kaya, BÜGEM Genel Müdürü Dr. Müslüm Beyazgül ve beraberindeki Heyet ile birlikte GAP Tarımsal Araştırma Enstitüsü Müdürlüğüne bağlı Talat Demirören ve Tektek Araştırma İstasyonlarında incelemelerde bulunduğunu ve tohumların koruma altına alındığını hatırlatarak, “Enerjisiz bir yaşam sürdürülebilir ama tohumsuz bir yaşam asla düşünülemez. Özellikle ata tohumlarımız bizim genetik kaynaklarımızdır. Bu genetik kaynakların çok iyi korunması gerekiyor. Bunlar paha biçilmez değerlerimizdir. Yapılacak şey bu tohumları genetik kaynaklarımızı ve biyolojik çeşitliliklerimizi kaynaklarında korumaktır. Şanlıurfa GAP Tarımsal Araştırma Enstitüsü Müdürlüğünce Nisan ayının sonunda ata tohumlarımız civardaki köylülerden toparlanarak koruma altına alındı. Bunlar sebze tohumu, tahıl tohumu ve baharat tohumlarıdır. Dolayısıyla Anadolu’yu arşınlayan yabancılar nice bitkilerimizi ve tohumlarımızı götürdüler. Artık buna bir dur demenin zamanı gelmiştir geç bile kaldık. Bir an önce bunları topluma geri kazandırmak zorundayız. Hele o sıralar Harran ovasını görünce o kadar duygulandım ki. Fatik ve Tektek dağları arasında genişliği 50 Km. uzunluğunda 70 Km. olan bir vadi, öyle yerler gördüm ki, derinliği 15 metre dünyanın neresinde var? Böyle güzel toprak dolayısıyla bunların kıymetini çok iyi bilmemiz lazım” diye konuştu.

Kaynak zenginliği açısından bitkisel tedavide Nobel Ödülü alınabilir

Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Prof.Dr. İbrahim Adnan Saraçoğlu, Çinlilerin geçen yıl bitkisel tedavi anlamında Nobel Tıp Ödülü aldığını ve ödülün, 3 bin yılık Çin el yazmalarını incelediği, araştırdığı ve sıtmaya karşı en etkili bitkisel tedaviyi geliştirdiği için, Tu Yoyo adında 87 yaşında bir kadına verildiğini, Osmanlının çok geniş bitkisel tedavi arşivine sahip olduğunu ve kaynak zenginliği açısından bitkisel tedavide Nobel Ödülü alınabileceğini söyledi.