Gümüş, Sağlık Bakanlığı'nın ''Dünya Antibiyotik Farkındalık Haftası'' etkinlikleri kapsamında düzenlediği ''4. Akılcı Antibiyotik Kullanımı ve Farkındalık Sempozyumu''nda yaptığı konuşmada, sağlıkta cihazların ve ilaçların doğru bir şekilde kullanılmamasının çok ciddi komplikasyonlara ve ölümlere sebep olduğunu belirtti.

Antibiyotiklerin gereksiz yere kullanıldığında hastalıklara karşı herhangi bir etki göstermediğini vurgulayan Gümüş, ''O hastalıkları tedavi etmeye kalktığımızda elimizdeki bütün silahlar etkisizleşiyor. Gelecek nesiller ve bizler için enfeksiyon hastalıklarının ölümlere yol açmaması amacıyla farkındalık yaratmaya çalışıyoruz. Enfeksiyon hastalıklarını yıllar önce antibiyotiklerle çok rahat tedavi ederken, bugün bazı illerimizde antibiyotik ilaçlarının yoğun kullanımı nedeniyle enfeksiyonlarda etkili olmadığını görüyoruz. Yani antibiyotiklere karşı bir direnç gelişmiş.'' diye konuştu.

Antibiyotik farkındalık mücadelesinin önemine işaret eden Gümüş, son 5 yılda farkındalık açısından ciddi aşamalar kaydedildiğini dile getirdi. Gümüş, antibiyotiklerin en çok yazıldığı alan olan üst solunum yolun enfeksiyonları için geçen yıl Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü'nce Hızlı Tanı Testi'nin sahaya sürüldüğünü ifade etti. 

- ''Antibiyotik kullanımı 23 milyon kutu azaldı''

Prof. Dr. Gümüş, şunları kaydetti:

''Son yıllarda antibiyotik kullanımında önemli bir azalma var. 2011 yılında 218 milyon kutu antibiyotik kullanmışken, 2016 yılında 195 milyon kutu antibiyotik kullandık. Yani yaklaşık 23 milyon kutu antibiyotik daha az kullandık. 2011 yılında ilaç için harcadığımız her 100 liranın 11 lirası antibiyotiğe harcanırken, 2016 yılında ise 6 lirasını antibiyotiklere harcadık. 2011 yılında her 100 reçetenin 35'inde antibiyotik varken, 2016 yılında 100 reçetenin 29'unda antibiyotik var. Dirençli enfeksiyonların dünyada yaygınlaşmaması için bu çalışmaları yapmaya devam edeceğiz.''

Sağlık Bakanlığı Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu Başkanı Dr. Hakkı Gürsöz de antibiyotiklerin bireysel özelliklere göre kullanılması gereken ilaçlar olduğunu vurgulayarak, bunların ağrı kesici ve ateş düşürücü ilaç olmadığını belirtti.

Antibiyotiklerin kendine has özellikleri olduğuna ve seçilmiş durumlarda kullanılması gerektiğine dikkati çeken Gürsoz, ''Antibiyotikler gelişigüzel kullanılmamalı, hekim tavsiyesinde, reçeteyle, eczacıların danışmanlığında kullanılmalıdır. Asla kimsenin ilacı bir diğerine uymaz. Çok yanlış bir uygulama ve davranış. Biz bunu değiştirmeye çalışıyoruz.'' diye konuştu. 

- En çok antibiyotik kullanan il Mardin

Antibiyotik kullanımını azaltmanın yanı sıra antibiyotiğin doğru ve bilinçli kullanımını sağlamaya çalıştıklarının altını çizen Gürsöz, bunların gereken durumlarda kullanılması gerektiğini söyledi.

Tüm reçete ve ilaç tüketim verilerini yakından izlediklerini belirten Gürsöz, ''Türkiye'deki illere göre duruma bakacak olursak, ilginç bir durum çıkıyor ortaya. Güneydoğu illerimiz en fazla antibiyotik tüketen iller. Antibiyotik kullanımı en çok olan iller sırasıyla Mardin, Şanlıurfa, Şırnak, Diyarbakır, Hakkari. En az kullanan iller ise Artvin, Edirne, Kastamonu, Yalova ve Ardahan. Güneydoğu illerinde kullanımın fazla olmasında iklim ve çevre koşullarının yanında sosyo ekonomik ve sosyo kültürel aktörler de etkili.'' değerlendirmesinde bulundu.

- ''Türkiye, enfeksiyon önleme ve kontrolde örnek ülke''

Dünya Sağlık Örgütü (WHO) Türkiye Ofisi Başkanı Pavel Ursu da antimikrobiyal direnç başta olmak üzere örgüt olarak uluslararası önem taşıyan kamu sağlığı konusunda Türkiye'yle iş birliği yapmaktan duydukları memnuniyeti dile getirdi. 

WHO'nun antibiyotik farkındalığı oluşturmak amacıyla enfeksiyonun etkili biçimde önlenmesi ve kontrol edilmesi yoluyla sağlık bakımı ortamlarında antimikrobiyal direncin yayılmasını önlemek için çağrıda bulunduğuna değinen Ursu, şunları kaydetti:

''WHO, enfeksiyon önleme ve kontrolü konusunda Türkiye'yi diğer ülkelere örnek göstermektedir. Etkili enfeksiyon önleme ve kontrolüyle ölçülü antibiyotik kullanımı bu küresel sağlık tedbirini ele almak için en güçlü silahtır. Önlenen her bir enfeksiyon aynı zamanda bir antibiyotik tedavisinin de önlenmesi anlamına gelmektedir. Neredeyse şu an mevcut tüm ilaçlara dirençli bakteriler dünyanın her yerinde hastanelerde ve yoğun bakım ünitelerinde yayılmıştır. Tedavi altındaki hastaların yüzde 10'unun herhangi bir zamanda en az bir kez sağlık bakım merkezlerinden gelen enfeksiyonlara yakalandığı tahmin edilmektedir.''

Gıda ve Kontrol Genel Müdür Yardımcısı Veli Gülyaz ise dünya nüfusunun hızla artmasının yanında gelişen teknolojiye bağlı olarak beslenme sorunlarının derinleşmekte olduğunu söyledi. Hayvan sağlığının temin edilemediği durumlarda birtakım hastalıkların insanlara ulaştığını, tedavi veya korunmada kullanılan ilaçlar sebebiyle gıda ve çevre kirliliğinin tehdit olarak ortaya çıktığını aktaran Gülyaz, ''Bu nedenle ilaçların dikkatli ve bilinçli kullanımı zorunlu hale gelmiştir. Ülkemizde kullanılan tüm antibiyotikler Avrupa Birliği'nde (AB) izin verilen antibiyotiklerdir. AB'de yasaklı bir ürünün ülkemizde kullanımına izin verilmektedir.'' ifadelerini kullandı.

Konuşmaların ardından Türkiye İlaç ve Tıbbı Cihaz Kurumu tarafından düzenlenen Akılcı İlaç Kullanımı Proje Yarışması'nda dereceye girenlere ödülleri takdim edildi. Ayrıca Türkiye'de antibiyotik kullanımı en düşük olan ilk 4 ilin koordinatörlerine teşekkür belgesi verildi.

''Antibiyotik Kullanımında ve Dirençte Ne Durumdayız?'', ''Antimikrobiyal Direnç ile Mücadele ve Antimikrobiyal Direncin Sosyo Ekonomik Boyutu'', ''Enfeksiyon Hastalılarından Korunma: Bağışıklama ve Hijyen'' gibi konuların ele alındığı sempozyuma, 81 ilin Akılcı İlaç Kullanımı İl Koordinatörlüklerinde görev alan temsilciler, hekimler, eczacılar ve diğer sağlık çalışanları olmak üzere yaklaşık bin kişi katıldı.

Sempozyum, gün boyunca gerçekleştirilecek oturumlarla devam edecek.