Suriye’deki savaşın en zalim aktörü sayılan İŞİD, savaşın ilk yarısından sonra ortaya çıktı. İnsanlara yaptıkları zulüm, infazlar ve göçe zorlamaların yanı sıra en korkunç özelliklerinden biri de dünya mirası olan ve medeniyetin ilk ortaya çıktığı Mezopotamya’nın kadim uygarlıklarından kalan eserleri vandalca yok etmeleri oldu. Suriye’nin tam ortasındaki her şeyden uzak Palmira’ya saldırmalarının başlıca nedeninin Roma döneminden kalan çok iyi korunmuş kalıntıları yok etmek olduğu düşünülebilir. Bütün bu kayıpları geri getirmek mümkün olmamasına rağmen en azından bir bölümünün arşivlenmek amacıyla 19. yüzyıl sonuyla 20. yüzyıl başı arasındaki dönemde yapılan araştırmalar sırasında fotoğraflanmış olması ve bu fotoğraflara erişilebilir olması önemli. Bu arşivler, kayıpları geri getirmeyi sağlamasa da, onların tamamen hafızalardan ve araştırmacıların ilgisinden silinmesini önlüyor. Özellikle Garstang’in sergisini gezenler arşivin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha keşfetmişlerdir. Bununla birlikte “Cereyan”ın kendi içinde tutarlı bir iş oluşunun dışında, farklı bir şekilde de olsa arşivle ilgili olduğunu söylemek mümkün. Urfa’nın tarih boyunca topraklarında biriktirdiği hikâyelerin, kökü o topraklara dayanan genç bir sanatçı tarafından yeniden keşfedilmesi ve belki de bugüne kadar olmadığı kadar geniş bir şekilde  belgelenmesinin de geleceğin arşivini oluşturmanın bir biçimi olduğunu düşünüyorum. Hâlâ yitip gitmekte olan, üzerinde yeterince çalışılmamış, yakınındaki köyden başka çok az kişinin bildiği tarihi yerler var olsa gerek Türkiye’de. Belki kıymetli eserleri define kazıcıları tarafından kaçırılıp bir taş öbeği olarak bırakılmış ve bu bağlamda hafızası çalınmış yerler de vardır. Bu kadar zenginliğin içinde o kadar da önemli olmadığı düşünülerek kazı yapılmamış alanlarda nasıl bilgiler saklı olduğunu bilmiyoruz ancak meraklı ve takıntılı arkeologlarını bekleyen bu tepeciklerde yapılmayan araştırmaların, Göbeklitepe kadar sansasyonel olmasa da başka hafızaları barındırdığını umabiliriz. Yanı başımızdaki görkemli Palmira gibi yok edileceklerine toprağın altında kalmaları daha hayırlıdır mutlaka, ama ortaya çıkarılmış ve belgelenmişlerse düzgün tutulmuş bir arşivle en azından fotoğraflarına erişmek mümkün olabilir. Tabii fotoğraflarına bakıp hayıflanmanın ruhumuzda meydana getirebileceği kırıklıklara katlanabilirsek...