Peşin peşin söyleyeyim; yel değirmenleri ile savaşmak gibi bir niyetim yok. Algıya ve bilinçaltına neredeyse çıkarılamaz şekilde yerleşmiş kalıp ve kavramlara karşı bir mücadelenin içinde de değilim. Sadece öğrendiklerimin, yaşadıklarımın ve bildiklerimin bana yüklediği bir sorumluluğu “tekrar” yerine getirmek istiyorum.

Bendeniz 50 yılı aşkın bir süredir Urfa Kültürü ile hep iç içeyim. Bütün nüansları en doğru kaynaklardan, her aşamayı hep ustalarından öğrendim. Her safhayı her fırsatta ve her ortamda hissettim, yaşadım, ifade ettim, paylaştım; her detayı ile konuştum ve her boyutunu yazdım. “Urfa Kültürü” ile ilgili pek çok bilgi, uygulama, örnek, detay ve unsur öncelikle Babam Tenekeci Mahmut Güzelgöz vesilesi ile geçmişten bugünlere yine en doğru şekilde taşındı. Bunların içerisinde adet ve gelenekler, deyimler ve atasözleri, masallar, türküler, gazel ve hoyratlar, makam geleneğinin bütün incelikleri, bilinmeyen yer isimleri, giyim kuşam, yemeklerimiz, geleneksel hususlar ve daha pek çok zenginlik var.

Biz de babamızdan öğrendiklerimizin üzerine farklı zaman, mekan ve insanlarla yaptığımız derleme ve araştırmaları koyarak; hep en doğrusunu bilmek, öğrenmek, en doğru şekilde korumak, arşivlemek, bugünlere en doğru şekilde taşımak amacıyla bunları sahiplendik, bu konuda her platformda konuştuk ve yazdık. Bu sebeple; popüler kültürün yozlaştırıp ticarileştirerek günümüze kabul ettirdiği geleneksel bir uygulama olan SIRA GECESİ gibi özel bir kavramla ilgili konuşmak ve yazmak hakkını kendimde buluyor ve bu hakla bu konuyu “yeniden” ele alıyorum.

Yine kestirmeden giderek açık ve çok net bir biçimde söyleyeyim:

Günümüzde televizyonlarda, Urfa gezilerindeki katılımlarda, yemek ve düğünlerde, otel ve konuk evlerinde, restoran ve lokanta gibi çeşitli mekanlarda şov amaçlı yapılan türkü ve eğlence gecelerinin hiç birisi otantik, orijinal, özgün ve gerçek SIRA GECESİ değildir. Bütün yeme içme malzemelerinin ortaya serildiği, çiğköfte yoğuranın leğenle akrobasi ve tavanı kirleterek çiğköfte kıvam testi yaptığı; vur patlasın çal oynasın türü eğlenilen, müzik icra edenlerin mutlaka şalvarlı, neçekli veya poşulu olduğu, davul zurnalı bahşiş toplama icraatı yapılan hiçbir gece SIRA GECESİ değildir. Evet böyle geceler vardır, olmalıdır da. Herkesin böyle gecelere katılma arzusu ve hakkı da vardır. Ancak bu gecelerin adına Sıra Gecesi demek bu geleneğin özgünlüğü, otantikliği ve orijinalliği bakımından son derecede yanlıştır. Çünkü gerçek Sıra Gecesi bu değildir!

“Ne Değildir?” kısmını bu kadarla geçelim isterseniz.

“Nedir?” kısmını anlatırsak zaten konu en iyi şekilde anlaşılacaktır.

SIRA GECESİ; yaşları, işleri, eşleri ve aşları birbirine denk erkek arkadaşların uzun kış gecelerinde her hafta “sıra ile” bir arkadaşın evinde toplanarak sohbet ettikleri, birbirlerinden haberdar oldukları sosyal ve kültürel bir etkinliktir. Okul arkadaşları, mahalle arkadaşları, meslektaşlar ve benzeri yaklaşık 8 ila 12 arası kişiden oluşan gruplar kendi aralarında bu geleneği on yıllardır sürdürür ve yaşatırlar. Urfa’da buna “Sıra Gezmek”, bu toplantıya gitmeye “Sıraya Gitmek”, buradan ayrılmaya “Sıradan Kalkmak”, bu birlikteliğe de “Sıra Arkadaşlığı” denir. Mesela o akşam Sıra Gecesi’ne gidecek olan bir grup üyesi başka bir yere davet edilirse “Bu gece gelemem çünkü benim sıram var.” diye cevap verir. Evinde sıra yapacak olan kişi de “Bu gece sıra bende…” der.

Şimdi siz bütün bu anlattıklarım içerisinde yukarıda “değildir” dediğim geceleri bulabiliyor musunuz? Özünü ve özgünlüğünü anlattığım gerçek sıra gecesinin sizin bildiğiniz sıra geceleri ile bir ilgisi var mı?

Devam edelim…

Her sıra grubunun bir başkanı vardır ve her kış sıra gezmeye başlanacağı zaman geçen senenin başkanının evinde ilk toplanma gerçekleşir. Hem yeni başkan seçimi yapılır hem de yeni sezonun sırası belirlenir. Aynı zamanda uygulamada bir farklılık olacaksa bunlar konuşularak karara bağlanır. Sıraya geliş ve kalkış saatleri belirlenir ve buna kesinlikle uyulur. Çok hayati bir gerekçe olmaksızın sıraya gitmemek mümkün değildir. Çünkü herkes o haftanın sırasını hevesle bekler, o geceyi iple çeker.

Sıra Gecesi önemli ritüelleri olan çok özel bir buluşma, kaynaşma, dayanışma, haberleşme, dinlenme; fincan saklama, tolaka, bulmaca, bilmece gibi ev içi oyunlarla ölçülü bir biçimde eğlenme toplantısıdır. Günün meselelerini ve memleketin, esnafın, mahallenin durumunu konuşmak, sohbet ve muhabbet ederek o birlikteliği değerli kılmak gibi gayeleri de olan Sıra Geceleri; arkadaşlar arasındaki birliği, dayanışmayı ve fedakarlığı arttıran önemli bir lobi hareketi ve güzel bir adet olarak yüzyıllardır sürdürülür. Urfa başta olmak üzere Ankara, İstanbul, İzmir, Bursa gibi Urfalıların yaşadığı şehirlerde bugün de bu özgün formatı ile ve otantik haliyle Sıra Geceleri yapılıyor yani Urfa deyimi ile sıra geziliyor…

Kaçak Elektrik Kullanımı Cezasız Kalmıyor Kaçak Elektrik Kullanımı Cezasız Kalmıyor

Sıra gecelerinde içecek olarak su, acı kahve (mırra), çay ve ayran sunulur. Yemek olarak da bu gecelerin olmazsa olmazı çiğköftedir. Yanında meyve veya hangi tatlının ikram edileceği ilk sırada kararlaştırılır. Buna herkes uyar. Katılımcılar arasında gösteriş, yarış veya abartılı bir ikram girişimi olmaz.

Sıra Gecelerinin mutlaka uyulması gereken çok özel kural ve kaideleri var. Sıraya belirli saatten geç gelmemek, sıradan zamanında kalkmak, önceden belirlenen ikramlardan fazla ya da eksik ikramda bulunmamak, ikramda israfa kaçmamak, gruptan izinsiz misafir çağırmamak, çayı geciktirmemek, çiğköfteyi tam zamanında ve kıvamında yapmak bunlardan bazılarıdır.

Bu gecelere genellikle ilim ve bilim adamları; sözü, sohbeti sevilen insanlar, bürokratlar, siyasetçiler, hatırı sayılan büyükler, şairler, edipler, fikir ve aksiyon insanları da (bazen) davet edilerek kendilerinden istifade edilir. Hangi sıra üyesi kimi davet edecekse bir hafta önceden sıra grubunu bilgilendirir. Başkanın ve grubun onayı alınır.  

Sıra Geceleri aynı zamanda sevgi, muhabbet, sanat, edebiyat, tarih ve aktüalite meclisleridir. Bu meclislerde günün gelişen siyasi olayları konuşulur, seçim dönemlerinde adaylar gruptan bir arkadaşı aracılığı ile ziyaret randevusu alır ve o sıraya katılıp konuşur, kendisine sorular sorulur. Misafir uğurlandıktan sonra genel bir istişare yapılır, gerektiğinde ortak kararlar alınır…

Sıra geceleri, arkadaş grubunun çocukları ve gençleri için de çok fıtri bir okul olma özelliği taşır. Mahalli bir halk mektebi niteliğini her detayında barındıran sıra gecelerindeki ”Sıra Arkadaşlığı” akrabalık derecesindedir ve bir ömür boyu sürer. Sıra arkadaşları her türlü acı ve mutlulukta birbirlerinin yanında olur.

Urfa’nın düşman işgalinden kurtuluşunda da çok önemli fonksiyonlar eda etmiş olan (konu ile ilgili video içeriğimizde bir örneğini anlattım) Sıra Gecesi etkinliği her yönü ile asla “sıradan” olmayan, bütün detayları ile orijinal ve özgün bir gelenektir.

Sıra Gecesi’nin müzikle bağlantısını da açıklayayım. Hani dedik ya “işleri birbirine denk” arkadaşlar da sıra gezer diye… İşte o arkadaşlardan müzik icra eden bir grup, kendi sıra gecelerinde bunu yapabilir. Bu şekildeki müzikli sıra gecelerinin bütün sıra geceleri içerisindeki oranı % 10’u bile bulmaz. Üstelik bu sıra gecelerinde de davul zurna olmaz. Şov yoktur. Bangır bangır müzik yoktur. Katılımcılarının müzik icra ettiği ve kendi aralarında meşk ettiği sıra gecelerinde kimse mahalli giysi diye tektip şalvar, kırk düğme yelek giymez. Neçek veya poşu takmaz.   

Bu gecelerde gösteriş, israf ve alkollü eğlence yoktur. Bu, Urfa’da alkol ve eğlence yoktur anlamına gelmez. Başka gecelerde isteyen istediği gibi çalar, söyler, içer, eğlenir, gösteri yapar, bahşiş dağıtır. Ama bütün bunların adı Sıra Gecesi olmaz! Çünkü Urfa’da Sıra Gecesi dışında eğlenilecek çok gece ve gün vardır; asbap gecesi, kına gecesi, boş gece, düğünler, özel müzik ahenkleri, davetler; bağ, bahçe, dağ ve kır eğlenceleri, konserler gibi…

Benim ifade ettiğim husus ‘orijinal sıra gecesi’ formatının; yardımlaşma, dayanışma, edebiyat ve kültürel sohbet ağırlıklı sosyal toplantılar olmasıdır. Benim işaret etmek istediğim konu sıra gecelerinin özü, esası ve yapısı ile ilgilidir. Ben, bir şehrin kültürünü, geleneklerini, geçmişini ve folklorunu ilgilendiren konulardaki isimlendirmelere dikkat edilmesi gerektiğine vurgu yaptım. Önemli olan bu noktaya dikkat edilmesidir.  

Gerisi size kalmış! İster tamamen ticarileştirilmiş, turistik şov ve eğlence gecelerine SIRA GECESİ demeye devam ederek katılımınızı sürdürürsünüz. İsterseniz bu gecelere başka uygun isimler bulur, bizim gerçeğini aktarmaya çalıştığımız orijinal, otantik ve özgün SIRA GECESİ’ni bu şekilde kabul edersiniz…

NOT: Konu ile ilgili video içeriğimizi izlemenizi ısrarla öneriyorum…