''Başlığımızı birkaç defa okuyun lütfen… Az sonra size soracağım bazı sorulara uzun süreli düşünmeden ama net, açık ve dürüst cevap vermenizi istiyorum. Şimdi derin bir nefes alın. Odaklanın; bu arada çayınızı kahvenizi içebilirsiniz. Çünkü yazının devamını okumadan önce bu testi mutlaka yapmalı, cevaplarınızı gözden geçirmelisiniz. İşte sorularım:

Ömrümüz koşturmaca içerisinde geçiyor. Hep bir yerlere, bir şeylere, birilerine yetişme

telaşındayız. “Başımızı kaşıyacak zamanımız yok” gibi… Zaten kaşımıyoruz da! Çünkü bu koşturmaca ve telaş kendimizi bize unutturuveriyor. Enerjimizin, zamanımızın, imkânlarımızın hepsini “buna değdiğine inandığımız” şeyler veya kimseler için harcıyoruz.

Birileri bize kendimizi değerli hissettiriyor. Birileri bizim için çok önemli ve öncelikli.

Birilerinin imdadına “iki elimiz kanda da olsa” yetişmek istiyoruz. Çoğumuz hem bunu böyle yapıyor hem de (genellikle) “Niye her şeyin sonu böyle oluyor ki?” diye de şikâyet ediyor. İyi ama kimse sizi buna zorlamıyor ki! Karar sizin.

Siz kendi tercihlerinizin güzergâhında yürüyorsunuz.

Hayatınızın sahibi de sorumlusu da sizsiniz.

Kararları siz veriyorsunuz.

Artık yazımızın başına tekrar dönebiliriz. Bu yazımızın ana teması ve soruları şuydu aslında:

“Siz kendiniz için önemli ve değerli misiniz?”

“Siz kendiniz için ne kadar önemli ve değerlisiniz?”

Hemen heyheylenmeyin! “Elbette ben değerliyim!” diyerek köpürmeyin.

Acele etmeyin! Yazının başında sorduğum sorulara verdiğiniz cevaplara bakın. Bu “Değer Testi” uygulamamıza verdiğiniz cevaplara yani o sorulara cevap olarak yazdığınız önemli, değerli ve öncelikli kişilere bakınca göreceksiniz (aslında çoktan gördünüz) ki herkes sizin için çok ama çok değerli. Ancak siz kendiniz için değerli değilsiniz. Bunu ben söylemiyorum. Sizin cevaplarınız böyle söylüyor. Bu testi uyguladığım yüzlerce insan kendini değerli, önemli ve öncelikli kişiler arasına yazmadı nedense. En azından ilk anda “kendim değerliyim” demek aklına gelmedi. Şimdi bu gerçekten yola çıkarak daha açık söyleyelim:

 “Siz kendiniz için değersizsiniz!”

Bakın! “Siz değersizsiniz!” demiyorum. Çok ince bir nüans var orada. Bu ince ayrımı bize “Kendiniz için”  ifadesi açıklıyor zaten. Yani siz kendinizi, kendinize değerli hissettirmiyorsunuz. Sizin için kendiniz çok değerli ve önemli değilsiniz. Hayatınızdaki öncelikli kişiler arasında kendiniz yoksunuz. Size değer ve önem verdiğine inandıklarınız arasında da isminize rastlamadık. Kendinize hak ettiğiniz kadar veya en azından olması gerektiği kadar değer vermiyorsunuz.

Hayatınızın, işinizin; aile ve arkadaş ilişkilerinizin, kişisel diyaloglarınızın tam da merkezinde bu gerçek yok mu? Kararlarınızı bu bilinçaltı kalıplarınız yönetmiyor mu? Kendinizi önemsemediğinizin ya da yaşamınızın merkezine koymadığınızın farkına ne zaman varacaksınız?

Şimdi bu denli koşuşturma; herkesi memnun etme, herkesin bütün açıklarını kapatma, herkesi tamamlama, herkese kendinizi unutacak kadar zaman ayırma telaşındaki size “Bi dur!” diyoruz. Bi dur ya! Sakin ol. Derin nefes al. Kendinle baş başa kal biraz. “Kendin için ne kadar değerli olduğunu” bi düşün. Kimsin? Hayat amacın ne? En çok neyi başarmak istiyorsun? Sana bahşedilmiş en muhteşem armağan olan hayatın hakkını vermek üzere şu anda neredesin? Bu anlamda hedefin ne? Nereye gitmek istiyorsun?  

SEN; acaba gerçekten bu sen misin? Potansiyelinin farkında mısın? Yoksa dişlilerinin her gün seni paraladığı bir hayat çarkında mısın? Kendini, kendine değerli ve önemli hissettiremediğin zaman da başkalarına kendilerini değerli hissettirmek seni mutlu ediyor mu?

Sorular… sorular… daha beter sorular…

Cevabı sizde olan; benliğinizde, potansiyelinizde, sahip olduğunuz kaynaklarda olan özel sorular… Bunu fark edebilmek iki kelimenin arasına koyacağınız o bir “tıklık” boşluğu görmek ve araya minicik bir virgül koymakla mümkün sadece:

Kendiniz için DEĞERSİZSİNİZ!

Kendiniz için DEĞER, SİZSİNİZ…

Buyurun; TERCİH SİZİN…