Gazeteci Burcu Çetinkaya, AK Parti Şanlıurfa Milletvekili adayı Faruk Çelik ile siyaset ötesi bir röpörtaj gerçekleştirdi. Çelik, hayat hikayesini Çetinkaya'ya anlattı. Nedim Atilla fotoğraflarıyla gerçekleşen o röpörtaj... Bir torunum var. Torun can simidi gibi; evlatlarınızla hızlıca geçen duyguları, yeniden yaşatıyor. Harika bir şey. Torunum arıyor ve “dedeciğim seni çok özledim” diyor. Onlar için her şeyi bir saat erteleyebiliyorsunuz. Bu haftaki röportajım siyasetin tam ortasında bir isim ile. Doğallığı ve herkese vakit ayıracak enerjisiyle hem Türkiye hem de Şanlıurfa siyasetine damgasını vurmuş bir isim Faruk Çelik. Ama siyasetin biraz perde arkasını aralayıp hayat hikayesini onun hem ciddi hem de ince esprili dilinden sizlere de aktarmak istedim. Yoğun seçim sürecinde Şanlıurfa’daki İşitme, Konuşma, Görme ve Bedensel engelli dernekleriyle bir araya geldiği kahvaltıda kendisiyle hoş bir sohbet ettik. Sohbet öncesi yaptığındaki konuşmasından hatıramda kalan ise “İnsanların bir uzuvunun olmaması engel değildir. Bizim kafalardaki engelleri kaldırmamız gerekiyor. Esas engelli kafasında takıntısı olan insandır. O kendisini sağlam zanneder ama esas engelli odur” sözleri oldu. - Çobanlık, ayakkabı boyacılığı, inşaat işçiliği gibi daha çocuk yaşta yaptığınız bir çok meslek var, nasıl deneyimlerdi bunlar, size neler kattı? Çocukluğum benim köyde geçti. Kırsalda sorumluluk dönemi 6-7 yaşında başlıyor. Öğretmenin bazen gelmediği, üst sınıftaki abilerin alt sınıftakilere öğretmenlik yaptığı bir okul dönemi yaşadık. Yedi ay kış yaşanan bir coğrafyada yaz aylarında hayvanları meraya otlatmaya götürdüğümüz süreçler yaşadık. Dolayısıyla 4-5 yıl hayvanlarla iç içe olduğumuz bir zaman geçirdik yazları. Daha sonra çok insanlarla iç içe olunca kuzuların, koyunların ne kadar masum olduğunu gösterdi. Çobanlık dönemimiz bize birçok şey kazandırdı. -İnşaat işçiliği ne zamandı? Daha sonra 11 yaşındayken Bursa’ya taşındık. Ortaöğrenim devam ederken babamız inşaat ustası olarak çalışıyordu. Biz de yaz aylarında amelelik yaptık. 6-7 yıl da böyle geçti. Beden gücüne dayalı bir iş ve o zaman çocuk işçi diyebileceğiniz yaşlardaydık. Ama ailemizin geçim durumu itibariyle o zaman ailenin her ferdinin bütçeye katkıda bulunması gerekiyordu. Geçinmek bir büyük şehirde çok zor. Biraz büyükçe bir bahçemiz vardı annem orada sebze, meyve ekerdi, kışa hazırlık yapardı. Yazın da meyve sebzelerle geçime katkı sağlardı. Biz de hem bahçede çalışır hem de o sebze meyveleri pazarda satardık. İnşaattan da babamız günlük 27 TL alırdı, biz de 13 TL yani neredeyse yarısı kadar katkıda bulunabilirdik. - O zamanlar bugünkü siyasi kariyerinizi hayal edebilir miydiniz? Mümkün değil. O zamanlar okulu bitirmek bile aklımızda değildi, hedefimiz bir ev sahibi olabilmek, kendi evimizde oturmak ve geçinebilmekti. Artvin’den Bursa’ya gelmiş bir aile olarak orada boğulmadan, kendi izzetiyle, şerefiyle geçinebilmek için birlikte mücadele eden bir aileden bahsediyorum. Akşamları da işten eve geldiğimizde el birliğiyle kendi evimizi inşa etmek için çalışırdık. - Kaç kardeşsiniz? Şimdi üç kardeşiz biz. Ama 10 kardeştik. 7’si hayatını kaybetti. Bunlardan üçü benim çok iyi hatırladığım, benden hemen sonra gelen 7, 4 ve 1 yaşında üç kardeşimizi 15 gün içerisinde kaybettik. Onu hiç unutamıyorum. Boğmaca, kuşpalazı diye bir hastalık vardı. Bugün bir antibiyotikle, ilaçla geçecek bir hastalık ama o gün doktora ulaşılamak için en az 10 saatlik yolumuz vardı Artvin’de. O 10 saati de yaya gitmeniz gerekiyordu. - Kaderiniz nerede değişti peki? Oklar siyasete nerede döndü? Anlattığım hayat tecrübelerinin çeşitliliğinin yanı sıra, Bursa’da oturduğumuz yer de enteresandı. Mahallenin adı Vatan Mahallesiydi, 20 yıl orada oturduk. Komşularımız arasında Bulgaristan, Yugoslavya göçmenleri, Tunceli ve Elazığ’dan gelen Alevi kardeşlerimiz ve Artvinliler vardı. Türkiye’nin mozaiği denebilecek bir mahallede yaşadık ve haliyle konuşurken herkesin hassasiyetlerine dikkat etmemiz gerekiyordu. Siyaset öncesinde bugünleri hayal etmiyordum, siyasete girdikten sonra da olanları hayal edemezdim. - Artvin, Bursa, Şanlıurfa hepsi sizi aday görmek istedi bu seçimlerde. Paylaşılamayan aday oldunuz… Şanlıurfa’dayız ama bugün burada 100 tane Bursalı var. Buraya geldiğim bir aydır yaklaşık 2000 kişi Bursa’dan ziyarete gelmiştir. Artvin’den de 1000 kişi gelmiştir. Yoğun çalışmadan dolayı görüşemiyoruz bazen ama arkadaşlar ağırlıyorlar. Ben de onları görmekten mutlu oluyorum. İş adamları, sivil toplum kuruluşları geliyor. - Yani aynı zamanda gönüllü turizm elçisi oldunuz. Şanlıurfa milletvekilliği döneminizde Urfa ile Bursa arasında farklı bir bağ kurulmuş muydu? 4000 üzerinde Bursalı vatandaşımız buraya gelmişti, isotla tanıştılar, kaçak çayla tanıştılar. Urfalılar sanayi şehrinin tüccarlarıyla ve sanayicileriyle tanıştılar. Buradan iş imkanları çıkaranlar da olmuştur diye tahmin ediyorum. Bursa ve Urfa’nın tarım, turizm, tarih şehri olmaları da ortak özellikleridir. - Hangi takımlısınız? 3 büyüklerden Galatasaray. - 5 büyüklerden? Bursaspor. Şu anlamda söyledim bazen 3 takımdan birini seçmemiz isteniyor. Yoksa biz zaten Bursasporluyuz çocukluğumuzdan beri Bursaspor maçlarıyla büyüdük. Stadyuma girebilmek için ne mücadeleler verdik. - Bursa ile Galatasaray maç yaparsa? Bursasporluyum. - Ya Şanlıurfaspor? Sorumluluğunu aldığımız il ve şu anda 1. ligde ve zaten Şanlıurfaspor’a desteklerimiz geçmişte de çok oldu ve destek vermeye devam edeceğiz. 2. ligden 1. lige çıktık, şimdi de Süper lige çıkması için elimizden geleni yapacağız. Şanlıurfaspor’u seviyoruz ama buradayız diye ben Şanlıurfasporluyum demeyi de doğru bulmuyorum. - Son günlerde çıkan “Oyuna Gelme” filmi çok konuşuldu ve sizin de sosyal medyadan filmin tam karar verilmeden yayınlandığına ve sorumluların araştırılacağına dair bir açıklamanız oldu. İşin aslı nedir? Filmle ilgili bir sorunum yok. Ama film gelişme aşamasındaydı. Ben öyle bir konuşma mı yapacaktım? Yoksa sayın Başbakan mı olacaktı? Ak Parti mi olacaktı? Detaylarda ayar yapılmasını isteyebileceğimiz ayrıntılar vardı . Filmin kurgusu, senaryosu doğru. Buralarda bir sorun yok. Verdiği mesaj da çok açık. Kardeş olmamız gerektiği ve bu oyunun kimler tarafından oynandığının uyarısı gibi. 14 milyonu aşkın izlenmiş. Fakat tepkim böyle korsan yayınlanmasınaydı. Bir kaç film daha var niye onları değil de bunu sızdırdılar anlayamıyorum. 150 kişinin 15-20 gün ciddi bir emeği neticesinde ortaya çıktı, o 150 kişiden bu işi sızdıran kimdi onun araştırmasını yapıyoruz şu an. - Geldiğinizden beri oldukça yoğun çalışıyorsunuz. Geceleri geç yattığınız, sabah erkenden koşturduğunuz konuşuluyor. Nasıl yetişiyorsunuz? Sizin hayatınız da hareketli, sizi de takip ediyorum. İnsan sevmekle, insanlara hizmet etmekle ilgili bir şey. Bizim inancımızda; “insanlara en faydalısı insanlara yardım edenidir” düsturu var. Dolayısıyla da ben insanların ihtiyaçlarına cevap verebilirsem, sorunlarını çözebilirsem dinlenebiliyorum. Geldiğimiz kısa zaman içinde Akçakale’nin hastanesinden  sınır kapısının açılmasına kadar bizim üzerimize düşen görevleri kısa süre içinde yaptık ve başka önemli hizmetler de gerçekleşiyor ve inşallah devam edecek. - Seçim süresinde evlere konferans ile bağlanıyorsunuz, teknolojiden de aktif faydalanıyorsunuz? Bu görüşmeler seçimler bitince de devam edecek mi? Süre dar ve Şanlıurfa büyük. Büyük bir alanda büyük bir nüfusa kısa bir zamanda hitap edeceksiniz. Uydu kanalıyla biz de hızlı bir şekilde 200 adet evde sohbet ettik. 5 bin, on bin vatandaşımız izliyor ve sorularını cevaplıyoruz. Belli dönemlerde vatandaşlarımıza bu hizmet verilebilir. - Sosyal medya hesabınıza bizzat siz mi bakıyorsunuz? Yorumları okuyor musunuz? Kızdığınız oluyor mu? İlgileniyorum ama ana konularla ilgili arkadaşlar istişare ediyorlar. Yorumların hepsini okuyorum. Bazı daimi müşteriler var onların görevi zaten ölçüsüz hitapta bulunmak, ideolojik veya başka amaçları var. Bazen de gözden kaçırdığımız ihtiyaçlar talepler oluyor ve o anlamda çözüm üretebiliyoruz, bu da katkı sağlıyor. - 4 çocuğunuz var, torun var mı? Bir tane var. Torun yeniden doğuş gibi birşey. Konuşulmaz yaşanır. Herkesi özlersiniz ama torun özlemi çok farklı bir şey. Çocuklar hızlı büyüyor ve sizden uzaklaşıyor, hayata atılıyorlar. Torun can simidi gibi, imdadınıza yetişiyor. Evladınızla yaşadığınız ve hızlıca geçen o hissi, torunla yeniden yaşatıyorsunuz. Aşık oluyorsunuz ve o da size aşık oluyor. Torunum arıyor ve “dedeciğim seni çok özledim” diyor. O zaman herşeyi 1 saat erteleyebiliyorsunuz. Harika bir şey. BAŞBAKANIMIZ DEVAM DEDİ ANNE VE BABAMIN RIZASINI ALDIM  Olaylı bir adaylık süreci oldu, Bursa oldu, Urfa oldu, istifa söylentileri dolaştı. Anne babanızın yaşlı olması ve sizlnle daha çok vakit geçirmek istedikleri, rızalarının olmadığı söylendi. Bugün buradasınız. Rızalarını aldınız mı nasıl ikna ettiniz? Bu dönem mola vermeyi düşünüyordum. Anne babam için. 90 ve 98 yaşlarındalar. Yan yana olmamız gereken dönemler, zaten uzun yıllardır siyasetteyiz. ‘Yeter oğlum, biraz da beraber olalım’ dediler. Genel merkez müraacatımı isteyince ben de Bursa’dan yaptım ve en azından akşamları görüşürüz dedim. Ama sayın Başbakanımız devam dedi, bu durumda söylenebilecek bir şey var mı? Biz de anne babamızın elini öptük, çantamızı topladık ve geldik. Sağolsun sayın Başbakanımız Bursa mitinginde anne babamızın evine uğradılar. Özlemlerini iletmişler, “madem böyle uygun bulunmuş biz de size dualarımıza devam ediyoruz” demişler. TECRÜBELERİMLE BUGÜNLERE GELDİM Lise 1 ve 3. sınıflar arasında bir el arabası alıp domatesleri, salatalıkları doldurup satan Faruk Çelik, çocukluğu süresince çobanlık, inşaat işçiliği, ayakkabı boyacılığı, pazarcılık derken, babasının açtığı mahalle bakkalı, beyaz eşyacılık, mobilyacılık, nakliye gibi bir çok farklı işte daha çalışmış. Kader nerde değişti diye sorduğumda; “bu kadar çok farklı iş yapınca inanılmaz bir insan ve iş tecrübeniz oluyor haliyle ve bugünkü yaşadıklarımda o tecrübelerin ve insanları çok iyi tanımanın çok payı var” diye cevap veriyor. BURSA’DAN ŞANLIURFA’YA 1956 yılında Artvin-Yusufeli ilçesinde doğan Faruk Çelik, siyasete gençlik kollarında başladı. Bursa İl Başkanlığı ve Fazilet Partisi Genel Başkan Yardımcılığı görevlerinde bulundu. 18 Nisan 1999 yılında yapılan seçimlerde 21. dönem Bursa Milletvekili seçildi. 2007 yılında yapılan seçimlerde 23. dönem Bursa’dan 3. kez milletvekili seçilen Faruk Çelik; 60. Hükümette Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı ve Devlet Bakanı olarak görev yaptı. 12 Haziran 2011 yılında yapılan 24. dönem Milletvekili seçimlerinde Şanlıurfa’da seçilen ve 61. Hükümette 2. kez Çalışma Ve Sosyal Güvenlik Bakanı olarak atanan Faruk Çelik evli ve 4 çocuk babasıdır. Şu anda da Şanlıurfa Ak Parti 1. sıra adayı. RÖPÖRTAJ: BURCU ÇETİNKAYA FOTOĞRAFLAR: NEDİM ATİLLA TÜRKİYE GAZETESİ İlgili Galeri