İSTANBUL (AA) - Afet ve Acil Durum Yönetimi (AFAD) Başkanı Mehmet Güllüoğlu, Suriye krizinin bu kadar büyüyeceğinin tahmin edilmediğini belirterek, "İlk kamplardan itibaren insanlar buraya gelmişse ve burada kalacaklarsa en iyi hizmeti almaları gerektiğini düşündük. O yüzden kamplar iyi kamplar olarak planlandı ve öyle devam etti. Öncelikle sınırdaki illerdeki, sonra bütün Türkiye'deki Suriyeliler, Sağlık Bakanlığı hastanelerine gidip tedavi olabilme imkanına kavuştu. Her ne kadar bazen lisandan veya başka sebeplerden kaynaklı zorluklar olsa da kemoterapiden ameliyatlara kadar çok ciddi hizmetler Suriyelilere ücretsiz verildi, verilmeye de devam ediyor." dedi.

Kadın ve Demokrasi Derneği (KADEM) ile Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) iş birliğiyle hayata geçirilen "Sığınmacı Kadınlar Sosyo-Ekonomik Araştırmalar Merkezi"nce "Türkiye ve Suriye Kültür Buluşması" programı Altunizade Kültür ve Sanat Merkezi'nde yapıldı.

Program kapsamında düzenlenen "Başarılı Uyum Modelleri" panelinin moderatörlüğünü yapan KADEM Genel Başkanı Sare Aydın Yılmaz, yerinden edilen 5 milyon Suriyeli'nin yaklaşık 3,5 milyonunun Türkiye'de yaşadığını kaydetti.

KADEM ve AFAD iş birliğindeki projeler kapsamında çeşitli faaliyetler yaparak iki ülkeye de hizmet edildiğini dile getiren Yılmaz, Suriyelilerin ülkelerine döndüğünde Türkiye'de tecrübe sahibi olup, bilgi ve birikimle gideceğini söyledi.


- "Yürütülen projenin önemli bölümü dil eğitimi oluşturuyor"

Mehmet Güllüoğlu da 2011'de Suriyeliler Türkiye'ye gelmeye başladıktan sonra Hatay'da, Şanlıurfa'da, Gaziantep'te ve Kilis'te kamplar kurulduğunu hatırlatarak, şu bilgileri verdi:

"Bu krizin bu kadar büyüyebileceğini, milyonlarca insanın ülkesini terk edeceğini, bu kadar şiddetli bir krize dönüşeceğini tahmin etmiyorduk. İlk kamplardan itibaren insanlar buraya gelmişse ve burada kalacaklarsa en iyi hizmeti almaları gerektiğini düşündük. O yüzden kamplar iyi kamplar olarak planlandı ve öyle devam etti. Çok geçmeden sağlık konusunda hizmetler ve ihtiyaçlar öne çıktı. Öncelikle sınırdaki illerdeki, sonra bütün Türkiye'deki Suriyeliler, Sağlık Bakanlığı hastanelerine gidip tedavi olabilme imkanına kavuştu. Her ne kadar bazen lisandan veya başka sebeplerden kaynaklı zorluklar olsa da kemoterapiden ameliyatlara kadar çok ciddi hizmetler Suriyelilere ücretsiz verildi, verilmeye de devam ediyor."

Eğitim konusunda geç kalınsa da 600 binden fazla Suriyeli öğrencinin okula gittiğini anlatan Güllüoğlu, "Bunun artması lazım. Çocuklar için eğitim sadece gidecekleri bir yer değil, bütün geleceklerini şekillendirmek için çok önemli. Bunun için Milli Eğitim Bakanlığı, AFAD ve ilgili kuruluşlar olarak çalışıyoruz." dedi.

Güllüoğlu, Türkiye'nin, dünyada Suriye'deki krizin insani kriz olduğunu anlattığını ve anlatmaya devam edeceğini belirtti.

KADEM tarafından yürütülen projenin önemli bölümünü dil eğitiminin oluşturduğuna değinen Güllüoğlu, iki ülke insanının hayat tarzları arasında ciddi fark bulunmadığını, dil problemi karşılıklı olarak çözüldüğünde daha güzel sonuçlar ortaya çıkacağını söyledi.


- "Nitelikli iş gücünün ekonomiye katkı verir hale gelmesi, toplumsal kabulü destekler"

KADEM Akademik Kurul Üyesi Prof. Dr. Ayşegül Çıtıpıtıoğlu ise Türkiye'de 3 milyon 250 bin, İstanbul'da 500 binin üzerinde Suriyeli bulunduğunu, Suriyelilerin yaklaşık 1,5 milyonunu kadınların oluşturduğunu kaydetti.

Suriyelilerin temel sorun alanlarını, "dil engeli", "psikolojik sorunlar", "eğitimle ilgili sorunlar", "sosyal hizmet alanındaki sorunlar", "istihdam sorunları" şeklinde sıralayan Çıtıpıtıoğlu, "Bu sorunlar aslında göç yaşanan bütün ülkelerin sorunları. Bugün Türkiye'de devlet, STK'lar, akademi, el ele vererek bu başlıklarda yaşananları aşmaya, misafir olarak olarak ülkemize gelen insanların uyum sürecini olumlu şekilde inşa etmeye çalışıyoruz." ifadesini kullandı.

Çıtıpıtıoğlu, eğitimin önemine işaret ederek, "Kız çocuklarında eğitimin desteklenmesi, 18 yaşından önceki evlenme oranlarının düşürülmesinde, yüksek öğretime devam etmelerinde önem taşıyor. Eğitime erişimi olmayan kız çocuklarıyla erişimi olan kız çocuklarını kıyasladığımızda 18 yaş öncesi evlenme oranlarında 3 kat fark görüyoruz. Yeni bir ülkeye gelindiğinde o ülkedeki maddi şartlar, yoksulluğun ön plana çıkması, kültürel farklar gibi pek çok nokta kız çocuklarının eğitimden geri kalabilmesine yol açıyor." diye konuştu.

Ev sahibi topluma katılım, hayata tutunabilme, güvenlik, yeni gelir artışı konularında eğitimin doğrudan faydasının görüldüğünü belirten Çıtıpıtıoğlu, şunları söyledi:

"KADEM ve AFAD'ın yürüttüğü proje kapsamında dil kursları veriliyor. İstihdam açısından da diploma, denklik, gerekli izinlerin alınabilmesiyle ilgili süreçlerde haklarını ve sağlanan kolaylıkları bilmelerine yönelik eğitimler planlıyoruz. Nitelikli iş gücünün ülke ekonomisine katkı verir hale gelmesi, toplumsal kabulü de destekleyen bir durum. Özellikle yüksek öğretimi yarıda kalmış Suriyelilerin eğitimlerine devam edebilmesine yönelik yasal düzenlemeler mevcut. Bu noktada da bilgilendirmeyi önemli buluyoruz. Eğitim ve istihdamın desteklenmesi her iki toplumun da geleceği açısından çok önemli. Başarılı uyum süreci, hem yeni gelenlerin hem de ev sahibi toplumun ortak bir yaşam inşa edebilmesinin anahtarı."


- "Türkiye'nin yaptığı bu iyiliği asla unutmayacağız"

Suriyeli sığınmacı Dina Ziyada da Türkiye'nin Suriyelilere vatan gibi sarıldığını söyledi.

Dilin önemini fark ederek, Türkçe öğrenmeye başladıklarını dile getiren Ziyada, "Başlangıçta her şey zordu ama yavaş yavaş ilerledik, halkla iç içe olmak için çalıştık. Çocuklarımızı okullara, üniversitelere gönderdik. Festivallere katıldık ve tarihsel yerleri gezdik. Birçoğumuz çalıştı ama bazılarımız dil yüzünden çalışmadı. Bu nedenle burada yaşamak zor. Türkler Suriyelilere, Suriyeler de Türklere iyi davranmalı ve bazı hatalarını görmezden gelmeliler. Türkiye'nin yaptığı bu iyiliği asla unutmayacağız." diye konuştu.

Panelin ardından iki ülkeyle özdeşleşen yemekleri tanıtmak ve tattırmak amacıyla, Suriye ve Türk mutfağından örneklerin sunulduğu ikramlar katılımcılara sunuldu.